BÖLÜM 64• GÜN 92

Start from the beginning
                                    

Yalnız değillerdi.

Ölüm bile yalnız değildi.

Ama kendisi yalnızdı.

Her gün birinin ölümünü gerçekleştirecek emri birilerine iletmek zorundaydı. Kötü insanlara şantaj yapacak sırlarını elinde tutup bir grup kaçığa liderlik etmek zorundaydı. Kuzeni onu daha kötü şartlarda zorla hayatta tutmasın diye sessizce dediklerine boyun eğmek zorundaydı. Dark Web'in derinliklerinde, her bir sekmede akıl sağlığını kaybetmediğine kendini ikna etmek zorundaydı.

Kendini ikna etme konusunda çok başarılı değildi.

Anne tarafında genetik olan delilik, onu son iki yılda hayatta tutan şeydi.

Ve tüm o korkunç işleri tam da bu yüzden yapıyordu.

Tutsak 7'ye planlarını mahvettiği için kızgındı fakat ona hak vermiyor değildi. İlk başlarda kendisi de Kıyı'ya ölmek için defalarca yalvarmıştı. Yalvarışları cevapsız kalmıştı. Konuştuğu kişinin Kıyı değil de, bir başkası olduğunu kabullenmesi uzun sürmemişti. Kuzeni derinlerde bir yerlerdeydi. Ona sadece bir, iki kere ulaşabilmişti.

İlk tutsakla birlikte 13 Numara'yı kuşatan kameraların görüntüleri odasındaki ekranlara verildiğinde, Kıyı'nın düşündüğünden de kötü halde olduğunu anlamıştı. Eve yeni tutsaklar gelmeye başladığında ise bundan emin olmuştu. Çünkü...

Kesin olan şeyler şunlardı: Kuzeni delirmişti. Ağır bir kişilik bozukluğu vardı ve asıl kişiliği, Ölüm'ün ellerinde tamamen baskılanmış- yok edilmiş- bile olabilirdi.

Ölüm, kadını öldürmemekte ısrarcıydı. Bu da onun kurtulmak istiyorsa ölmek için yalvarmak dışında başka şeyler denemesi gerektiği anlamına geliyordu.

Sadece sesiyle insanları kontrol edebilirken kurtuluş planı yapması çok da kolay değildi.

Tüm dünyası olan odası, Ölüm'ün kendisine yaptığı odanın bir kopyasıydı. Ekranlar her yerdeydi ve odada ekrandan başka bir şey yoktu. Masanın üzerinde her şeyi kontrol etmesini sağlayan bir mikrofon vardı. Elleri oturduğu sandalyeye zincirlenmişti ve bileklerinin etrafında sızlamasına alıştığı kırmızı halkalar vardı. Eskiden zincirlerle derisini kanatacak kadar mücadele ettiği olmuştu.

Ellerini yavaşça kaldırıp maskeli yüzüyle zincirlerine bakmakla yetindi. İncecik kalmış kolunda sanki zincirler kemiğine ağır bir darbeydi.

Gerçi bu artık en ufak sorunlarından biriydi. Daha önemlisi...

Kadın, neredeyse adını unutmak üzereydi.

İnsanlar ona bir zamanlar hangi isimle sesleniyordu?

Ada.

Ada Altunlar.

Annesinin ona bu isimle, genellikle azarlamak için seslendiğini çok net hatırlıyordu. Fakat adının onun sesinden nasıl çıktığını hatırlayamıyordu. Annesinin sesi nasıldı ki? Onu doğuran kadın zihninde bir hayalete dönüşmüştü.

OYUNBAZ 7 TUTSAK 1 ÖLÜ (+18)Where stories live. Discover now