SON4

7.9K 630 49
                                    





#SavasaSon4

Önce ki bölümde beni kırmayıp yorum yapan herkese çok teşekkür ederim. Genelde Josephe yönelik kızgınlık belirtileriydi ama olsun. Bu bölümde de öyle bir çılgınlık yaparsanız kuduruklar gibi sevineceğim. Garip bir benzetme ama olsun. İyi okumalar!

"Bilemiyorum, bu biraz saçma geliyor. Kimi bekliyorduk?" Lofas ailevi meselelerimizi sonraya ertelemek istemişti. Bu durumdan ne kadar işgillensem de bir şey dememiştim. Şu an ise bize yardımı dokunacağını düşündüğü birini bekliyorduk.

"Neona'dan yeteri kadar nefret eden birini." Bu cevap bana yetmişti. Nedense ona karşı benimde içimde bir nefret vardı. Belki de bir şeyler hissettiğim adamı, bana oyun oynaması için ikna etmesiydi bunun sebebi.

Birden aklıma Joseph'le olan konuşmamda o an duygusallıktan atladığım ancak şu an dank eden bir gerçek düştü. Üçüncü bir meleze ihtiyaçları olduğunu söylemişti. Şu an işlek bir caddenin, ara sokaklarından birinde bulunan az biraz müşterisi olan cafelerinden birindeydik. Hemen aklımı kurcalayan soruyu Lofas'a da sordum;

"Lofas, biz Joseph'le konuşurken bana üçüncü bir meleze ihtiyaçları olduğundan bahsetti. İkincisi kim biliyor musun? Biri Neona olduğuna göre?" Kaşlarını çatarak düşünmeye başladı. Şu an onun düşüncelerinde gezinebilmek için her şeyimi verebilirdim. Ancak ne kadar çabalarsam çabalayayım Lofas'ın zihninde bir kalkan vardı ve onu aşamıyordum.

"Bir fikrim yok. Yani melezlerin temelleri melekliktir. Melek kanı taşıyan insanların mutasyona uğrayışları. Mesela vampirler, melek kanı taşıyan bir insanları ısırırlarsa, melez vampirleri üretmiş olurlar. Daha önce rastlamadım ve istemem de çok tehlikelidirler," Gözlerimi devirdim ve "Sadede gel?" dedim.

"Yani şu ki, herhangi bir melez türü olabilir kurt, vampir, peri. Ama bildiğim kadarıyla iki adet melez var. Biri sen, biri Neona. Tarih boyunca bir kaç tane daha olmuş ama pek umrumda değil."

"Sadece Joseph üç adet olduğunu söyledi..." dediğimde gözlerimin içine baktı "Joseph ona güvenmen gerektiğini de söylemişti." Ve bu söylediğine hiç bir cevap bulamadım. Ona anlattığım için, her şeyi biliyordu. Tabi öpücük detaylarına girmemiştim. Yani, herhangi bir şekilde kan bağımız olma ihtimali vardı. Bu utanç vericiydi. Ama tahmin ettiğini düşünüyordum.

Aslında, beyaz bir yaratığa dönüşmediğinde oldukça yakışıklı biriydi. Acaba hayatında biri var mıydı? Ne bileyim hissiyatları olduğu biri?

Kahve fincanını kafasına dikti ve sertçe masaya bıraktı. Ardından dudaklarını kıvırdı.

"Eee, senin birileri var mı?" diye sorduğumda şaşkınlıkla gözleri açıldı "Seninle bu konuşmayı yaptığımıza inanamıyorum. Aşk hayatımı mı merak ediyorsun?" dediğinde omuzlarımı silktim. Evet, ediyordum.

"İmkansızı kovaladığımı düşündüren birisi," Merakla kaşlarımı kaldırdım ve dirseklerimi masaya koydum, ardından çenem avuç içlerimde ki yerini aldı. "Adı Amelia. Ve bir avcı."

"Sanırım avcılara çekilmek genlerde olan bir şey." dediğimde kahkaha attı. "Genlerimizin ortak olduğunu düşündüğünü dile getirdin."

"Hiçte bile." dedim.

Sahte bir öksürük sesi bizi Lofas'ın aşk hayatından uzaklaştırdı. Kafamı kaldırdığımda hayatımda gördüğüm en güzel gözler vardı. Simsiyahtı. Çocuğun bakışları insanı delip geçiyordu. Çelimsiz duruşu, bembeyaz teni ve ona uyan siyah saçları. Oldukça... Gizemli bir havası vardı.

Melez CADIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin