SİHİR

13.8K 882 58
                                    


•Yazım hataları için özür dilerim. Biraz dolu kafayla yazmanın sonucu. En kısa zamanda düzelteceğim. İyi okumalar.•


"Biraz daha kendini vermelisin." dediğinde Cassandra, kafamı kaldırarak onu onayladım.

Suyun içinde yüzdüğümü hissetmeye çalıştım. Bu olay, ateşle oynamaya göre daha zordu. Satın cadılarımız,önce elementlerden başlamak istemişti. Yanık evin ilerisinden itibaren bir orman başlıyordu ve orada bir nehir vardı. Buraya kadar gelmiştik. Olivia ve Joseph hararetle bir şey tartışıyorlardı, biz de çalışıyorduk.

"Bunu Joseph'le yaparken daha az zorlanmıştım." diye itiraf ettim denemeyi bıraktığım an.

"Genelde avcıların yanında güçlerimizi daha da dengede tutabiliyoruz. Sebebini kimse bilmiyor." tek kaşımı kaldırdım ve Olivia ile Joseph'e baktım.

"Evet, Olivia baya dengede şu an." dedim homurdanarak. Cassandra çok şirin bir şekilde güldü ve bu kısa saçlarının önüne düşmesine sebep oldu.

"Bir geçmişleri var. Olivia hala takık sadece." dediğinde dikkatimi çekmişti işte. Ne? Her kızın içinde olan bir histi bu. Onu tabii ki de tehdit olarak görmüyordum. Ama o davranışları bana çok batmıştı. Hakkında bir şeyleri bilmek istemem suç muydu?

"Ne gibi bir geçmiş?" umurumda değil ama anlatsan da olur gibi bir ses tonu kullanmıştım ama itiraf etmek gerekirse kuduruyordum. "Yakında anlarsın. Çalışmalıyız." dedi ve nehire eğildi. Eli suyun içerisindeyken birden gözlerini açtı ve güzelim ela gözleri su mavisi olmuştu. Gözlerimi pörtleterek ona baktım. Nehiri kaynatıyordu. Fokurdamalara odaklanmıştım. Ve açıkcası yapmak için sabırsızlanıyordum.

Bu ormanda çok vakit geçirecek gibiydik. Sıkıntı etmemiştim, çok güzel bir atmosferi vardı.

"Elementleri halledersek diğer şeylerde daha az zorlanırsın. Elementler her cadının kabusudur. Avcılar bu konuda daha başarılı inan."

"Gözlerin neden mavi oldu?" sesim o kadar heyecanlı çıkmıştı ki. Cadılar bayramında şeker alırken ki gibi. Bu arada son cadılar bayramında cadı kılığına girdiğimden bahsetmiş miydim?

"Göz renklerimiz değişkendir. Su büyüsünde açık mavi olur, hava da koyu. Toprakta kendi renginden koyu bir renge dönüşür."

"Peki gri?" diye sordum.

"Gri melek kanı taşıyanlarda olabiliyor. Ya da etrafında melek soyundan biri bulunan avcılarda." bu kendi gözlerimi bir ara gri görme sebebimdi. Ve Joseph'in geçen gece ki gri gözleride bu sebepten olabilirdi. Yani hemen karşı çekyatında melek yatıyordu bir zahmet gözleri de gri olacaktı.

"Şimdi suya daha da yaklaşmalısın." dediğinde nehre ilerledim ve çömelerek elimi suyun içerisine soktum.

O an, o su baloncuğunu ellerime almak o kadar istemiştim ki. Etrafta ki kuş cıvıltıları bile yok olurken suyun akıntısıyla baş başa kalmıştım. Sihirin bedenimi istila etmesine izin verdim. Suyun içime aktığını ve içimdeki ateşi söndürdüğünü hissettim. Bu su, beni ateşten daha çok yakmıştı.

"Aman Tanrım." Cassandra bunu söylediğinde gözlerimi açtım ve etrafıma baktım. Büyülenmiştim...

Bütün ormanı su baloncukları kaplamıştı. Mükemmeldi. Bunu ben yapmıştım. Bu... İyi hissettirmişti.

Joseph ne düşünüyordur diye merak ettim ve gözlerimi o ve Olivia'nın olduğu yere çevirdim.

Olivia, Joseph'in dudaklarına yapışmıştı.

Onlara romantik bir ortam sunmuştum. Bunu kendi ellerimle yapmıştım. Kendi gücümle. Ama o gördüğüm dikkatimi o denli dağıttı ki, bütün baloncuklar yere düştü. Bunun üstüne hepimiz dehşet derecede ıslanmış olduk. Ne olduğunu anlamamış gibi Joseph ve Olivia odak noktalarını sömürdükleri dudaklarına karşın bana çevirmişti.

Melez CADIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin