******Büyük Hata******

136 10 26
                                    

İyice soğuyan havalar Feza'nın içini daha da karartıyor, burayı sevmemek için kocaman bir sebep veriyordu.

Feza soğuktan nefret ederdi.

Kışı sevebilmesinin imkânı olduğunu düşünmüyordu. Moraran elleri, kıpkırmızı yüzü, hareket kabiliyetini kısıtlayan kat kat giysiler ve ne yaparsa yapsın yine de bir türlü yenemediği soğuk, kıştan nefret etmek için yeterliydi.

Buradaki kışın Ankara'daki kısa benzemeyeceğini düşünerek alışverişe çıktı o hafta sonu. Getirdiği kışlıklara ek olarak birkaç parça aldı. Güzel ve kaliteli bir eldiven bulunca havalara uçtu.

Alışverişini hızla bitirip evine dönme planları kurduğu sırada Uygur ile karşılaştı. Ne yapacağını düşündüğü birkaç saniyeden sonra kısaca baş selamı verdi.

Daha ne yapacaksın sanki?

Adam da aynı şekilde kısaca bir selam verip geçmişti.

Konuşup konuşmamak arasında gitti geldi Feza. Tüm hafta bunu düşünmüş olmasına rağmen ne diyeceğini bilemediğinden sessizce geçti gitti.

İnsan yıllar sonra tanıştığı abisine ne derdi ki?

Feza'nın hiçbir fikri yoktu.

Zaten sana da hoş bakmıyor.

Ailenin kan bağı ile olmadığını bu yaşına kadar öğrenmişti Feza. Babasındansa Behice kendisine çok daha fazla aileydi kısa süreye rağmen. Yasemin'in, tüm huysuzluklarını çektiğini göz önünde bulundurursa ailesine karısı olarak giriş yapması lazımdı.

Peki ya şimdi Uygur?

Bir yanı ona acıyordu, daha doğrusu Küçük Uygur'a.

Feza acıma duygusunu kötü olarak algılamazdı diğer insanların aksine. İnsan acırsa merhamet ederdi ve Feza'ya göre en kutsal duygu merhametti bu hayatta. Merhamete çıkan bu yolu da kötü görmezdi.

Uygur'a baktığında gördüğü tek şey vahşet saçmaya çalışan bir erkek değildi artık, ki o adama benzediğini fark ettiğinden beri durum böyleydi kısmen. Küçücük bir çocuğun yalnız kalışı yüreğine batıyor, ağlama isteği duyuyordu.

Elbette bu hayatta insanların ne şartlarda yaşadığını biliyor, duyuyordu ama şimdi o bir hayat, ete kemiğe bürünüp karşısına çıkmıştı.

Her şey çok farklı olabilirdi.

Annesi zaten yıllardır durumun farkındaydı.

Feza bile farkındaydı, kadın nasıl olmasındı?

O lanet adam söyleseydi annesi o çocuğu kendi çocuğu gibi bile büyütebilirdi. Annesine istediği takdirde tabii ki gösterirdi ama o lanet adam bir bebeği kucaklayıp getirse ve "Bu çocuk benim çocuğum, ona aslanlar gibi bakacaksın." dese Yeşim'in itiraz edeceğini hiç zannetmiyordu Feza.

Diğer yandan ise öyle bir çocuğun böyle bir adam tarafından zehirlenebileceğini düşünüyordu.

Belki böylesi daha iyi olmuştu.

Böyle bir Dünya'ya doğduğu için bir kez daha lanet etti Feza gözyaşını silerken.

💀💀💀

"Feza abla, Feza abla!" diye nefes nefese konuşan çocuğa baktı Feza. Elinde minik bir kedi yavrusu tutuyordu.

"N'oldu, Halil? Ne bu?" dedi masasından başını kaldırıp.

"Kedinin teki yiyecekti, anca bunu kurtarabildim." Halil'in elindeki yavruya baktı Feza.

"Aç kalmıştır." diyen Deniz hemen çocuğun yanına gitti. "Minik daha bayağı."

Büyük Hata | Askıda Where stories live. Discover now