**Büyük Hata**

137 13 59
                                    

LÜTFEN MANTIK ARAMAYIN! KURUM, KURULUŞ, İŞLERİN İŞLEYİŞ ŞEKLİ GİBİ KONULARDA PROSEDÜR DİKKATE ALINMAMIŞ, KEYFİNCE YAZILMIŞTIR!

Feza güne kapı sesiyle uyanmıştı. Üzerinden örtüyü sıyırıp gözlerini ovuşturarak kalktı ve yan tarafındaki gözlüğünü taktı. Kapıya vardığında kapıdakinin bir kadın olduğunu gördü. "Buyurun."

"Sabahınız hayrolsun, doktor hanım."

"Sizin de öyle olsun."

"Size yemek getirdim." dedi kadın yöresel ağızda.

"Ne gerek vardı?" dedi çekinerek Feza. Hiç de sevmezdi böyle jestleri.

"Olur mu öyle şey? Siz bizi iyi etmeye gelmişsiniz, bizim hazırladığımız bir tas yemek ne olacak ki?" Ne yapsa bilemedi ilk başta, Feza. Emin olamasa da tabağı aldı ve istemeyerek kadını içeri davet etti. Kadın ise isteksizliğini görmesine rağmen içeriye girdi.

"Kusura bakmayın, ben de yeni taşındım. Pek bilmiyorum ne var ne yok, varsa çay içer misiniz?" Sabah sabah yaşadıklarına kendi de inanamıyor, sanki üçüncü bir şahıs gibi izliyordu olan biteni.

"Olur, doktor hanım."

Tabağı alıp mutfağa götürdü ve masanın üstüne koydu. Mutfakta çay arayıp biraz bulunca sevindi. Hemen çaydanlığa bakındı ve onu da halledince çay için su koydu.

İçeriye gidip kadınla oturdu.

"Tekrardan hoş geldiniz." dedi.

"Asıl sen hoş geldin, doktor hanım. Ben şu taraftaki evde oturuyorum." diyerek sol tarafı gösterdi.

"Anladım. Adınız neydi?"

"Behice ben. Benim bir de sıpam vardır, Halil. Azıcık da hergeledir. Ses, gürültü yapar. Kusura bakmayasın. Senin adın ne?" Kadının hızlı hızlı konuşması komiğine gitse de yüz ifadesini tuttu.

"Ben de Feza. Sağlık ocağına atamam oldu."

Kadın anladım dercesine kafasını salladı. "Bilirim. Haberin bize çok önce geldi. Bina da kötüydü, onu düzelttiler. Tabii çok mataf bir şey olmamıştır ama idare eder zahir bizi."

"Daha görmedim." Dudaklarını birbirine bastırdı.

"Görürsün, görürsün. Senin adın da garipmiş. Tutamadım aklımda. Tekrar desene bi'."

Kadının bu filtresiz hâli gülümsemesine sebep oldu. Sürekli konuşması da iyiydi. Zira gürültüden ne kadar hoşlanmıyorsa sessizlikten de bir o kadar hoşlanmazdı.

"Feza. Uzay demek."

"Feza..." diye tekrarladı Behice. "Güzeldir ha, doktor hanım. Senin gözler de mavi mavi maşallah."

Utangaç bir tebessüm gönderdi kadına. Fokurtu seslerini duyunca da çay için kalktı. Misafirine çay ikram ettiği vakitte kadının köy hakkında söylediklerini dinledi ve ilçeye gitmek için hazırlandı.

Günde sadece bir kez olduğunu öğrendiği otobüsü kaçırmadığı için kendisini çok şanslı saydı genç kadın. İlçeye gidip belgelerini teslim etti ve ne yapacağı ile ilgili bilgi aldı. Sağlık ocağında şu anlık tek kişi olduğunu öğrenince büyük hayal kırıklığına uğrasa da yapacak bir şey olmadığı için bir an önce işe koyulma kararı aldı. Bizzat kendisi ihtiyaç listesi yapacak ve teslim edecekti. Bu işleri nasıl yapacağını da bilmiyordu ama sağlık biriminden yardım alabileceğini bilmek içini rahatlatıyordu.

Büyük Hata | Askıda Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum