*Büyük Hata*

273 11 38
                                    

MANTIK ARAMAYIN!

Ekrandaki yazıyı okurken bile kriz geçirmek üzereydi genç kadın. Ne Şırnak'ından bahsediyordu bu aptal alet?

Kalbi deli gibi çarparken ne yapacağı hakkında en ufak bir fikri yoktu. Göreve gitmek istemediğinden emindi, zira gitse de orada kesin bir şekilde ölürdü. Burada kalıp çalışmak kesinlikle en doğrusuydu. Ne işi vardı terörün göbeğinde?

Canı tamamen askerlere emanetti...
Erkek olan askerlere...
Sadece sivillere de bakmayacaktı, askerlere de bakacaktı, belki de çatışmanın ortasında...

Feza'nın kalbi bu kadar sağlam değildi.

Damarlarında kan değil de fobi dolaşırken ölse görev yapamazdı orada.

Ölse...

💀💀💀

"Neymiş sonuç?" diye hevesle soran annesine ne cevap vereceğini düşündüğü bir anda, içindeki şeytan yalan söyle diye diretince "İstediğim yer olmuş." deyivermişti.

Aklını kaçırmıştı! Aynen öyle olmuştu.

Şimdi bindiği bu dolmuşta ilerlerken kalbi çıkacak gibiydi. Delirecekti. Annesine doğruyu söylemeliydi!

Yanındaki adamın bakışları boğazına ok gibi saplanıyordu. Çığlık atmamak için tırnaklarını etine geçirdi. O acıya odaklanıp diğer dikkat dağıtıcılardan kurtulacaktı ama olmadı. Dışarıdan gelen sesler, acısına odaklanmasına izin vermedi.

Silah ve bağırtılar arttı bir an ve sonra silah sesleri kesildi. "Çık dışarı, çık!"

Kendisine doğru gelen maskeli adamı görünce gözleri büyüdü.

Hayır, bu olmamalıydı!

Kalbi, vücudunu tüm gücüyle döverken bir şeyler nefes borusunu tıkıyordu sanki.

"Hayır," dedi içinden. "Nefes alıyorum. Şu an sadece korktuğum için öyle oluyor. Sakin olup dediklerini yapmalıyım. Hayır, dokunması büyük bir sorun değil." Güçlü ve can atıcı bir şekilde kolundan tutulup indirilirken "Hayır, sorun değil. Sorun değil. Sorun değil!" diyerek içinden sayıklıyordu.

Adam kendisini çöp torbası gibi atınca yere çöktü ve vakut kaybetmeden eliyle kafasını korudu. Tekrar ederken silah seslerini duymaya başlamıştı bile. "Sıkıntı değil."

Etrafındaki sesleri duymak hiç iyi hissettirmiyordu. Bağıran insanlar... En baskın olan da erkek sesleriydi.

Erkekler hep böyle değil miydi? Daha güçlü ve vahşi?

"Tayfur, Zeki! Siviller sizde."

Hah! Askerler de geldi.

"Sorun yok ki." dedi genç kadın.

Koluna dokunan kişi ile çığlık attı. Gözlerini kapattığı için görebildiği hiçbir şey yoktu. "Güvendesiniz, hanımefendi. Şu tarafa geçmeniz lazım."

"Dokunma bana!" dedi aksi bir şekilde ve yavaşça gözlerini açtı.

Gördüğü ile nefesi kesildi. Erkek olduğunu anlayacak kadar zekiydi ama görmek pek iyi gelmemişti.

"Şu taraftan..." diye yol gösterdiğinde ilerlemeye başladı.

Çok fazlalar...

"Ama ben güvendeyim."

Onlar yanındayken mi?

"Asker güvendir."

Saçmalama! Erkek değiller mi?

Büyük Hata | Askıda Där berättelser lever. Upptäck nu