herkese selammm 40. bölüme hoş geldinizz efenimmm. buraya kadar bana katlandığınız için teşekkür ederim sdashksjdh :)) bu arada beğenilerinizi ve enn çok yorumlarınızı görmek benim için ufak bir hoşgeldin hediyesi olur :)))) keyifli okumaalaarrrrr <3

.

Kayra derin bir nefes verdi.

K: Önce bir şeyler içelim mi gerçekten çok ihtiyacım var.

E: su ya da soda içebilirsin sadece.. (kayra alkolden bahsetti sanıyor sjdakjsdhk)

B: şurda büfe var ben alıp geliyim

İkisi de kafalarını sallamakla yetindiler.

Efe suçlu suçlu Kayra'ya yaklaştı.

E: şuradaki banka oturalım mı?

K: olur dedi fısıltı gibi. İkisi de banka yöneldiler.

E: koluna girmemi ister misin?

K: gerek yok.

Kayra'nın sesindeki soğukluk Efe'yi 30 derecede bile üşütmüştü. Efe takip olayına dair Kayra'nın her şeyi bildiğini ve bunun onu ne kadar kızdırdığını görebiliyordu. Banka oturduklarında Buğra gelene kadar sessizliklerini sürdürdüler. Ne Kayra ne de Efe söze girebiliyordu. Birbirlerinin yüzlerine bile bakamıyorlardı. Buğra elinde 3 su 1 de maden suyuyla geldi. Suları uzattı. Kayra suyundan bi yudum aldı. O sırada Buğra bi Efe'ye bi Kayra'ya bakıyordu. Boğazını temizledi konuya girmeye çalışırken.

B: ee şey. Ben.. şimdi napıyım? Yani yanınızda mı kalıyım? gidersem daha mı rahat konuşursunuz??

Efe Kayra'ya baktı. Kayra omuzlarını silkti

K: istiyorsan kalabilirsin. Bu kadar hengameye girdin madem nedenini de bil.

Buğra kafasını sallayıp sessizce bankın yakınındaki kaldırıma oturdu. Kayra tekrardan derin bir nefes verdi.

K: Buğra sana zahmet bi soda verir misin bana. Hislerim hemen mideme yansıyor maalesef..

Buğra hemen kafasını sallayıp bir soda uzattı. Kayra bir yudum aldı.

K: pekala, en baştan başlamam gerekecek sanırım. Biliyorsunuz ki annemi bi süre önce kaybettik. Kaybetme sebebimiz de rahim kanseriydi. Dolayısıyla ben de denetim altındayım yıllardır. Lonra dönüşü midemin bozulduğu, sürekli istifra ettiğim gün doktora gitmiştik hatırlarsan. Yaptıkları testlere dayanarak hamile olduğumu söyledi. O an söylemek istemedim. Korktum. Takip altındaki bir kanser adayı olarak çocuk sahibi olabilme ihtimalim çok çok düşüktü çünkü.

Efe dolu dolu gözlerle Kayra'ya baktı. Sözünü kesmek istemiyordu ama şu an hem kendi eşekliğine kızıyor hem de ona çok fena sarılmak istiyordu. Buğra'ya göz değdirdiğinde ise onun da kaldırım taşına gözünü dikmiş hüzünle dinlediğini gördü.

Kayra suyundan bir yudum aldı.

K: mümkün olsa bile.. (yutkundu) birimizden biri yaşayabilirmiş. İkimizin de yaşayabilmesi çok düşük bir ihtimalmiş. Gerçi bu çocuğu isteyip istemediğim de başlı başına bir muammaydı da... Her neyse. Sana söylemek istemedim bu nedenlerden dolayı. Ne tepki vereceğini kestiremedim de diyebilirim. Ya sen de korkup kaçacaktın benden ve doğması düşük ihtimal olan çocuğumuza..

E: şunu söylemeyi keser misin?

Kayra ellerine diktiği gözünü Efe'ye çevirdi.

K: neyi?

E: ihtimalleri. Seni kaybedeceğim hiçbir ihtimale girmem ben Kayra. Bu ne olursa olsun. Duydun mu beni?

Kayra tepkisizce baktı ve anlatmaya devam etti.

K: ya da... neyse yine ihtimaller. İşte dediğim gibi bazı sebeplerim vardı senden saklamak için. Hatta aldırmayı bile düşündüm. Ama.. yapamadım. Yani.. elimi kana bulamaktan korktum. Bu her ne kadar henüz bezelye kadar bile olmayan bi şey olsa bile. Kliniğe senden habersiz gittim. Çünkü bu konuda bi karar vermem gerekiyordu. Bu kararı danışacağım kişi de Yeşim hanımdı. Bana nedir ne değildir her şeyiyle anlattı. Ama sonrası o kadar kaotikti ki düşünmeye vaktim bile olmadı.

Sodasından bir yudum daha aldı. Efe'ye döndü.

K: bu arada dedi olabildiğince ciddi biçimde

K: telefonumdaki o uygulama senin eserin miydi?

E: evet. Ama benim de sebeplerim vardı.

K: bana bu kadar güvenmemeni gerektirecek ne olabilir gerçekten merak ettim.

E: gizli telefon konuşmaları, sabaha karşı kalkıp balkonda konuşup geri gelmeler... Ama bana sadakatsizlik yaptığını düşünmedim yemin ederim. Sadece benimle konuşamayacak kadar büyük nasıl bi derdin olabilir diye düşündüm. Büyük eşeklikti. Yaparken kendimden bile utandım. Ama dediğim gibi, yapılma amacı sana güvensizlik değil sadece senin anlatamadığın şeyleri sen anlatmadan anlamaya çalışmaktı.

K: anladın mı bari bi şey dedi duygusuz ve alaycı bi sesle

E: Kayra çok pişmanım. Gerçekten.

Kayra Efe'nin gerçekten üzgün gelen sesini görmezden gelip devam etti.

K: Barış olayına da gelince. Annemin yıllar önce anlattığı hikayelerin kötü kahramanı Diana gerçek biriymiş. Barış da onun yardımcısıymış. Benimle konuşmak için onu kullanmış.

Efe rahatsızca yerinde kımıldanırken kaşlarını çattı.

E: bi şey yapmadılar dimi sana?

Kayra gözlerini devirdi.

K: yapsalar neden beni aldıkları yere geri bıraksınlar? Konuşmamız gerekiyormuş konuştuk ve geri de getirdiler. Usulüne uygun çağırılsaydım daha iyi olurdu ama kendisi de pişman oldu zaten.. Sahi, bugün ne çok kişi pişman oldu. Sen de pişman mısın Buğra? Dedi gülümseyerek. Buğra'nın ciddiyetini biraz hafifletmeye çalışıyordu.

B: ben bu eşşeğe uyduğum için pişmanım yenge. Kusura bakma.

Kayra yarım ağız gülümsedi.

K: çok iç açıcı bi sohbet değildi. İçinizi kararttım kusura bakmayın. Her neyse olanı biteni anlattığıma göre..

Ellerini dizlerine vurdu ayağa kalkmadan önce.

K: ben kaçar.

Efe ayağa kalktı

E: nereye?

K: evime?

E: konuşmamızın bitmediğinin farkında mısın? Karnında taşıdığın... çocu... şeyin babas... her neyse işte benim de bi parçam o şey. Ne yapacağımızı nasıl adımlar atacağımızı konuşmamız gerek.

K: yapacağıMIZ mı? Dedi gülerek. 

Efe şaşkınlıkla kaşlarını çattı. Kayra Efe'yle konuşma süresince de şimdiki gibi asla göz teması kurmamıştı. Sesinin ciddiyetinden ödün vermemesine dikkat ederek alaycı bir ton da ekleyerek konuştu.

K: içinde güven olmayan bir ilişkinin geleceğinin olacağını düşünmen ne komik.

.

ayy noluyo noluyooooooo

Rebellin | DJARTZWhere stories live. Discover now