.

Kayra gözlerini açtığında kafası sersem gibiydi. Nerdeyim ben? Nasıl geldim buraya? Neler oluyor??

Önce kendini kontrol etti. Bir sandalyede oturtulmuştu. Elleri ayakları bağlı değildi. Elini vücudunda gezdirdi. Kanayan veya ağrıyan herhangi bir yeri yoktu. Sonra etrafına bakındı. Siyah, simsiyah, tavandaki tek ışıkla aydınlatılmaya çalışılmış kasvetli bir odadaydı. Duvarlarda çerçeveler vardı ama yetersiz ışıktan içleri gözükmüyordu. Odada gözlerini gezdirmeye devam ederken köşede insana benzeyen hareketsiz bir gölge gördü. Yüz hatlarını seçebilmek için gözlerini kıstı.

K: merhaba?

Gölgedeki kişi sandalyeden kalktı. Yavaşça Kayra'ya doğru yürümeye başladı. Kayra'nın kalbi daha hızlı atmaya başlamıştı. Ama korku duymuyordu. Nedensiz bir güven hissi hakimdi iç dünyasında. Tavandan sarkan lambanın alanına girene kadar Kayra'nın tek gördüğü gölgeydi. Kendisine yaklaştıkça küçülen bir gölge. Sonunda gölgenin suratını görebilmişti Kayra. Tanıdığım birisi değil diye geçirdi içinden. Sarışın 45-50 yaşlarında orta boylu derli toplu güzel bir kadındı. Arkasında olduğunu bilmediği biri Kayra'nın sandalyesinin karşısına bir sandalye koydu.

X: merhaba kızım. Habersiz getirttiğim için binlerce kez özür dilerim senden. Ama sana anlatacağım şeyleri kendi iradenle dinlemeye gelmeyeceğinden adım gibi emindim.

K: anlayamadım? Ne konuşacağız?

X: beni yalnızca dinlemeni istiyorum. Tarafsız olamayacağının farkındayım. Yer yer kızabilirsin. Bunu gayet normal karşılarım. Ama benim tarafımdan da dinlemeni istiyorum bu hikayeyi.

Kayra kafasını sallamakla yetindi.

K: pardon, isminiz neydi?

Kadın gülümsedi. Duyduğunda Kayra'nın yüzündeki ifadeyi her ne kadar görmek istemese de "Diana" dedi gözlerinin içine bakarken. Kayra'nın gözleri büyüdü, yüzündeki şaşkınlık ifadesi saniyeler geçtikçe artıyordu. Bir süre sonra Kayra kendini toparlamıştı.

K: diana hanım. Keşke önce benimle konuşmayı deneseydiniz. Birilerini aracı yapmadan.

D: hakkımda duymuş olman muhtemel şeyleri tahmin edebiliyorum Kayra. Cesaret edemedim desem bana kızar mısın?

K: beni kaçırmanız daha az cesaret gerektiren bir şeydi sanırım

Diana derin bir nefes verdi

D: haklısın. Tekrar özür dilerim

K: sizi dinliyorum

Diana'nın dudaklarında bir tebessüm belirdi.

D: ailen ne kadar güzel yetiştirmiş seni. Çok zarif bir kadın olmuşsun. Öncelikle üniversite yıllarımızdan başlamamız gerek sanırım. Babanla 

dedi yanağının iç tarafını ısırdı.

Babanla üniversitede sınıf arkadaşıydık. Ara sıra kantinde veya çimlerde denk geldiğimizde selamlaşırdık. Çok centilmen ve beyefendi birisiydi. Başından beri dikkatimi çekmişti. Bir grup ödevi için aynı gruptaydık. O ödevden sonra artık daha yakındık birbirimize. Sevgiliydik de denilebilir. Biz birbirimize bunu söylemiyorduk. Ama aşıktık birbirimize. Ya da ben öyle sanıyordum.

Diana elindeki peçeteyi ağzına götürürken bir iki kere öksürdü. Geri çektiğinde peçetedeki birkaç damla kanı gördü Kayra.

2. Sınıfta annen okulumuza geldi. Başka fakültedendi ama aynı binadaydık. Dolayısıyla birbirimizi bazı derslerde ve kütüphanede görebiliyorduk. Babanla birlikte ortak alanlardaysak önceki yıllardan farklı davranıyordu artık. Önceden elimi tutardı, sarılırdı ya da sevgililer napıyorsa onu yapardık. Ama 2. Sınıfta bir şeylerin değiştiğini farketmiştim. Onunla bunu defalarca konuştum. Herhangi bir şey olmadığını söylüyordu. Samimiyetine inandım. Annenle ilk defa kantinde boş yer kalmadığı için yanına oturduğumuzda konuştuk. İdealist, zeki bir kadındı. Çoğu yaşıtımız gibi boş konuşmuyordu. Sonrasında denk gelişlerimizde selamlaşmalarımızdan başka bir iletişimimiz olmamıştı. 27 Eylül...

Rebellin | DJARTZWhere stories live. Discover now