III

174 7 1
                                    

Kendine doğru dönmüş kameraları yok sayarak hızlı adımlarla garaja döndü. Garajın kendi bölümünü boydan boya kaplayan ekrandan yarışı takip etmeye başladı. Kimse yanına yaklaşmadı. Sanki hiçbir şey olmamış gibi yarış bitesiye kadar yarım saat boyunca ekran karşısında durdu ve sonrasında sessizce kendine ayrılmış odasına döndü. Odaya girdiğinde Heidi'nin bakışları karşıladı onu.

"Daha erken geleceğini sanmıştım. Röportajlar uzun mu sürdü?"

-Hayır daha röportaj vermedim.

"Ne yapıyordun, mühendisinle görüşmen mi vardı bunu yarış bittiğinde Lando ile beraber yapıyorsunuz sanıyordum."

-Hayır o da yoktu, sadece yarışı izliyordum.

Ve izlerken içimi kıpırdatan hiçbir şey olmadı diye düşündü. Ne bir heyecan ne bir aidiyet. Resmi bir karar vermedim belki ama artık kendimi buraya ait hissetmiyorum. O sırada içinden gelen koşarcasına adımlarla medyaya gidip emekli olacağını duyurmaktı. Ama yapmadı. Bırakın medyayı bu düşünceleri Heidi'ye bile söylemedi. O anda Martin odaya girdi. "Üzgünüm, dostum. Ama artık yarış bittiğine göre hızlıca işlerini hallet de gidelim buradan."

Daniel yaslandığı duvardan destek alarak ayağa kalktı ve medyanın yolunu tuttu.

-----------------------------------------------------------------------

İbiza'nın koylarında geçirdikleri üçüncü gündü. Herkes kamaralarına çekilmiş uyuyordu. Daniel, rüyasında yaşadığı kaza ile nefes nefese uyandı. Solukları düzene girerken çıkıp biraz temiz hava almaya karar verdi. Zaten kaçan uykusu kolay kolay geri geleceğe benzemiyordu. Yanında uzanan Heidi'yi uyandırmamak için yavaş hareketlerle yataktan kalktı. Çocukken kabus görüp anne babasının yatağına giderken ses çıkarmamak için yaptığı gibi parmak uçlarında dışarı çıktı. Soğuk demirlere ellerini dayayıp önünde uçsuz bucaksız duran denize baktı. Ve esen rüzgarın kendisini rahatlatmasına izin verdi. Havanın ılıklığı hoşuna gitti ve yukarı kattaki sofaya yöneldi. Basamakları çıkarken yukarıdaki soluk ışığı gördü. Yukarı ulaştığı gibi Martin'in normal ses tonunun aksine fısırtı halindeki sesini duydu.

"Hoşgeldin Daniel. Seni de mi uyku tutmadı?"

- Öyle de denebilir.

"Ah anlıyorum denizde, hafif de olsa bu sallantıda uyumak kolay değil benim midemi bulandırıyor."

Aralarında birkaç dakikalık sessizlik oldu.

-Sohbetine de doyum olmuyor Martin.

İkisi de gülümsedi. Aralarındaki gülümseme, sessizlikteki gerginliği yok etti. Ama sessizlik bir süre daha devam etti. Bu sessizlikten güç alan Daniel sır gibi sakladığı düşüncelerini Martin'e açmaya karar verdi.

"Monza da yarış dışı kalınca yarışı izlemeye karar verdim. Normalde çok sevdiğim bu sporu izlerken sadece aklımdan bunların turlayan arabalar olduğu ve bunlardan birini sürmenin benim görevim olduğu geçti. Başka da hiçbir şey hissetmedim. Ve daha menajerimle konuşmamış olsam da galiba bu spordaki zamanım doldu."

Martin, yüzü ay ışığında aydınlanan Daniel'a döndü. Bunları söylerken yüzünde hüzünden çok eski bir dosta veda ediyormuş gibi bir ifade vardı. Martin o zaman Daniel için doğru olanın sporu bırakmak olduğunu anladı. Yine de nedenlerini öğrenmek, kararının kesinliğinden emin olmak için sordu.

-Artık bu sporu sevmiyor musun?

"Sorun sevmemek değil sorun rekabeti içimde hissedememek. Eskiden kazanabileceğime inancım vardı şuan ise belki yaşımdan belki performansımdan belki her ikisinden dolayı kendime inanmıyorum. Röportajlarda kazanabileceğine hala inancın var mı diye sorduklarında, izleyecekleri inandırmak için kameradan gözlerimi ayırmadan hala inancım olduğunu söylüyorum ama bunu aslında kendimi inandırmak için yapıyorum. Çünkü içten içe bu işin benden geçtiğini biliyorum."

-Buna ne denir bilmiyorum Daniel. En iyisini sen bilirsin. Her kararında seni destekleyeceğim.

"Sen ne düşünüyorsun Martin."

- Galiba bırakırdım. Ama elindeki teklifleri bilmiyorum. Hiç içine sinen bir proje yok mu?

"Düşük performansımdan dolayı istediğim teklifler almadım. En iyisi Mercedes'in yedek pilotluk teklifi."

- Bu senin için uygun bir teklife benziyor hem sürekli pistte olmazsın hem hala sporun içinde olursun. Ama spora sevgin kalmadıysa emekli olmak daha uygun gibi.

"Bilmiyorum, bir şeyleri sonuca bağlamış olsam da aklım hala çok karışık. Hem spordan ayrılsam bile ne yapacağım ki ben araba kullanmaktan başka iş bilmem."

Martin, Danile'ı yavaşça ittirdi. Ve ekledi.

-Ne demek bilmem, sen robot musun?

"Değilim ama bilmiyorum."

-Daniel sen müzikle ve modayla uğraşmayı seviyorsun değil mi? Hali hazırda kendi markan var. Şarabın var. Bunlarla ilgilenirsin. Bunlar iş değil mi? Aaa adama bak iş beğendiremiyoğğğruz.

Martin esnemesine hakim olamadı. Sofada hareketlendi. Sonrasında dizleri üzerinde Daniel'ın omuzlarını tutup sarsarak

- İyisiyle kötüsüyle bir karar varmana sevindim ve bunu daha detaylıca konuşmak isterim ama uyudum uyuyacağım. O yüzden ya bana müsaade ya da biraz kaykıl ki burada yatayım.

Daniel koltukta kendini biraz daha köşeye doğru çekti ve Martin'e yastığı uzattı. Martin iyice yerleşip hareketi kesince Daniel sordu.

-Martin son bir soru peki ben bundan sonra ne yapacağım?

Martin gözlerini normal hayatın akışında hem ışıktan göremediği hem de bakmak aklına gelmeyen yıldızlara dikti.

"Bilmiyorum Daniel ben hiç bir yıldızın sönüşüne şahit olmadım."

Gözleri usulca kapandı. Daniel bir süre daha bunları düşündü. Yarım saat sonra aklında bir yığın düşünce ile uyuyakaldı.

Bir Yıldızın SönüşüWhere stories live. Discover now