the targaryen | daemon return

3K 132 74
                                    

Kraliçe Aemma'nın doğum yapmasına günler kalmıştı. Henüz erkek bir varise sahip olmayan Kral Viserys I. ise bir oğlu olacağından çok umutlu görünüyordu. Baskılar yoğundu. Fakat sarayda, defalarca kez doğum yapmış olan ve her seferinde bebeğini kaybeden Kraliçe'nin sağlığını düşünen sadece iki kişi vardı.

"Tek işinin bebek doğurmak olduğunu düşünüyorlar." dedi, Rhaenyra. Biraz kızgındı. Annesi için endişe ediyordu. Geldiğinden beri Mhyris'in odasında dolanıyor, endişelerini sadece onun yanında dile getirebiliyordu. "Otto bu konuda sürekli konuşuyor ve babam oğlu için turnuva ilanı yaptı bile!"

"En az ben de senin kadar Kraliçe'yi düşünüyorum, Rhaenyra. Fakat biraz sakin olmalısın. Annen seni bu halde görse daha çok hastalanır."

"Onu ziyarete gideceğim."

Önündeki kalın ve kahverengi kapaklı kitabı kapatan Mhyris, yerinden kalktı. "Küçük konseye geç kalırsın."

"Çabuk olurum."

Mhyris, kitabını geniş masanın üzerinde bıraktıktan sonra pencerenin kenarında duran ve sıkıntıyla saçını parmağına dolayan Rhaenyra'ya ulaştı. "Onların yanında da bu kadar korktuğunu belli etme." dedi, sakin ses tonuyla. Küçük prensesin omuzlarını tuttu ve ona yaslanmasına izin verdi. "Kraliçe güçlü bir kadın."

"Biliyorum." Rhaenyra, sırtını yasladığı Mhyris'i taklit ederek nefesini kontrol altına aldı. İkisi birlikte bir süre başkenti izlediler. Ardından Rhaenyra ona baktı. "Sence yine kız olursa ne yaparlar?"

Mhyris onun uzun ve düz saçlarını okşadı. "Varis sen olursun, Rhaenyra."

"Bunu çok kolay söyledin." dedi ve yeniden pencereye döndü.

Ellerini taş sütuna koyarak biraz derin nefes alan Rhaenyra, konseyden önce annesine gitmesi gerektiğine emindi. Fakat önce Mhyris, Rhaenyra'yı elinden tutarak aynalı masasının önüne götürdü ve sandalyeye oturmasını istedi.

"Leydi Alicent nerede?" diye sordu, Mhyris.

"Muhtemelen bahçededir."

Rhaenyra aynada kendisine bakarak biraz gülümsemeye çalıştı, en azından annesi için. Mhyris onun saçlarını taramak için üzerinde ejderha işlemeli gümüş tarağı eline aldı. Rhaenyra küçükken, her sabah ondan saçlarını taramasını isterdi ve bu alışkanlık ikisi için bir çeşit bağ kurma aracı olmuştu. Mhyris, hâlâ onun saçlarını tarayarak neşesini yerine getiriyordu. Rhaenyra ise genelde ona akşam yemeklerinde eşlik ediyor ve boyu biraz daha uzayınca, Mhyris'in kıyafetlerinden birini ödünç almayı bekliyordu.

"Aranız iyi mi?"

Saçları taranırken, Rhaenyra aynaya yansıyan Mhyris'i izliyordu. "Elbette. Neden sordun ki? Alicent ile küs gibi mi görünüyoruz?"

"Hayır." diyen Mhyris, küçük prensesin yüzüne düşen saç tutamlarını geriye doğru taradı. "Ama genelde bu saatlerde onunla vakit geçirirsin. Yanıma gelmiş olman beni şaşırttı."

"Alicent ile şu sıkıcı kitabı bitirmeye çalışıyoruz sadece."

"Biliyorum."

"Onu senden daha çok sevmiyorum."

Mhyris gülümsedi.

"Gerçekten." diye ısrar etti, Rhaenyra. Çocukluğunda Mhyris'e duyduğu sevgi, gün geçtikçe bir hayranlığa dönüşüyordu. Onun bir gün evlenip, aptal bir lord ile beraber saraydan gitmesini istemiyordu.

"Arada bir onu da akşam yemeğine davet etmelisin." dedi, Mhyris.

"Mutlu olur."

Mhyris, özenle Rhaenyra'nın saçını toplamaya başladı. Bunu yaparken ise Rhaenyra'ya Kraliçe Aemma'nın yanına gittiğinde, biraz gülümsemesi gerektiğini hatırlatıyordu. Küçük prenses tam anlamıyla bir söz vermiş sayılmazdı ama deneyecekti. Ejderha sırtında uçarken güzel görüneceğini bildiği saçlarına son bir kez daha aynada baktıktan sonra Mhyris ile birlikte odadan çıktı. Yolları ise bir süre sonra ayrıldı. Rhaenrya, ejderha sırtına gitmek için dışarıya çıkarken, Mhyris büyük salona yürüyordu.

Red Targaryen ☾ Daemon Targaryen Where stories live. Discover now