Bölüm 58 🍷

5.3K 337 49
                                    

Hellloooo ❣️

Nasılsınız, ne var ne yok, havalar nasıl oralarda? 😬

Beni hiç sormayın zaten, hastalıktan başımızı kaldıramıyoruz. Birimiz iyileşiyor, öbürümüze geçiyor, o iyileşiyor ondan sekip diğerine geçiyor.😬

Muntazam bir döngü içerisinde dolu dizgin bir grip serüvenine tabii tutulduk, hayrola inşallah, bi okuyun, üfleyin kendimize gelelim yahu 😬😬

Neyse, bir diğer aksilik ise akşamdan beri kolaj yükleyemiyorum bölüme. Çok fazla zorlamadan atıyorum artık bölümü. Eksikler, hatalar, gözden kaçanlar için affınıza sığınıyor, yanaklarınızdan ısırıyorum 🤗❤️

Keyifle okuyun, yorumlarda buluşalım. Ve tabiii oy vermeyide unutmayın çiçeklerim,

Sizi çook seviyorum! ❤️
_____________________________________

Bölüm  58  🍷
_______________________

"Birbirimizle savaştığımıza göre.." dedi, dudaklarının arasından çıkardığı parmaklarını göğüslerime indirerek. "Artık sevişsek iyi olur değil mi?" diye sordu.

Hissettiğim arzu yoğunluğu heyecanımı ayaklandırırken başımı hızla onaylar şekilde aşağı ve yukarı salladım.

"O zaman.." dedi, biraz sonra keyifle. Koyu karartıları aynanın üzerinden bakışlarımı bulduğunda dudaklarını bir kez daha araladı. "O zaman şimdi seninle küçük bir oyun oynayacağız sarışın.."

Dudaklarından dökülen kelimeler bir bir tüm ruhumu ele geçirdi. Heyecan ve zevkin doruklarında geçen birkaç dakika sonunda kendimi söylediği şeye adapte etmeye çalıştım.

"Nasıl?" diye sordum hızla. "Oyun mu oynayacağız? Şimdi mi?" diyerek devam ettim.

Francesco, aynada birbirine değen gözlerimizin ilişkisini kestiğinde omuzlarıma yerleştirdiği elleriyle bedenimi kendisine çevirdi. Başımı hafifçe ona doğru kaldırdım. Göz göze gelmemiz saniyeleri bulurken onun bakışları rotasını ezbere biliyormuşçasına gözlerimden göğüslerime kaydı. Bakışlarındaki karanlık geçen her dakika mümkünmüş gibi daha da kararıyordu. Biraz sonra başını sormuş olduğum soruya cevap verir gibi aşağı yukarı salladı. Bunu yaparken de aynı zamanda alt dudağını dişlerinin arasına almış, dolgun etini sertçe sıkıştırmıştı.

"Şimdi oyun oynamanın zamanı mı?" diye sordum, içimde hissettiğim tüm arsızlıkla. Francesco, sanki onun yüzünden bu hale gelmemişim gibi iştahla gülümseyip en az benim hissettiğim yoğunlukta bir arsızlıkla arzu yüklü bir kahkaha attı.

"Neyin zamanı peki?" dedi, kıstığı göz kapaklarının ardından. Elleri omuzlarımdan aşağıya usul usul kayarken içimin ürperiyor olması umurumda bile olmadı. Bir insanın dokunuşuna bile aç olmak ne demekti Francesco sayesinde iliklerime kadar öğrenmiştim.

Dokunuşu tenimi titretirken dudak büktüm, "Bilmiyorum.." dedim, durumu toparlamaya çalışarak.

Büyük elleri, ellerime ulaştığında sol elimi avucunun içine alarak yürümemizi sağladı. Adımlarımız kıyafet dolabının olduğu küçük odayı bulurken bakışlarımla beni sakince çekiştiren adamı izledim. Ben nasıl ki üzerimde hiçbir parça kalmayana dek çıplaksam o da sanki bir o kadar üzerinde kat kat kıyafet varmış gibi oldukça giyinikti. Dolabın köşesinde kalan geniş çekmecelerin olduğu yerde durduğumuzda bakışlarım içinde ne olduğunu bildiğim yere odaklandı.

ÇÖL ÇİÇEĞİ  +18Where stories live. Discover now