"Küçük bir kız çocuğu gibi bana kafa tutuyorsun.. Ama bedeninin bana verdiği tepkileri görmekten deli gibi kaçıyorsun.. Söylesene Lillian, beni kışkırtmaya çalışıyor olmaktan hiç korkmuyor musun?"
"Ben küçük bir kız çocuğu değilim!" dedim dişlerimi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm 45 🍷 ______________________________
...
"Hayır, üzülmedim.."
Banyonun soğuk fayanslarında yankılanan sesini geride bırakarak arkasına bile bakmadan çıkıp gitmişti. İçinde bulunduğum küvetin ılık suyu tenime buz kestirirken birkaç saniye arkasından bakakaldım. Düşüncelerimi toplayıp söylediği şeyi idrak ettiğimde ellerimle küvetin taşından yardım alıp ayağa kalktım. Ani hareketlerim yüzünden sızlayan kasıklarım canımı yakarken o an ruhumun çektiği acının fiziksel acımdan üstün geldiği için buna pek fazla aldırış etmedim.
Bedenimden süzülen su ayaklarımda toplanırken zeminde küçük bir birikinti oluşturmuştu. Düşmemeye özen gösterip hemen kenarda duran açık raftan krem renkli bir havluyu alarak bedenime sardım. Havlunun fazlalık kenarını göğüs hizamda katladıktan sonra attığım yavaş adımlar ile banyodan çıktım.
Koridoru bitirerek salona vardığımda Francesco'yu boydan boya olan camın önünde elinde tuttuğu viski bardağıyla şehri izlediğini fark ettim. Bulunduğumuz yükseklik tüm şehri neredeyse ayaklarımızın altına sererken dikkatini verdiği trafiği izlerken bulmuştum onu.
Ürkek ve biraz da tedirgin adımlarımla hemen soluna geçtim. Konuşmak istediğim şey bu zamana kadar konuştuğumuz diğer birçok şeyden belki de daha önemliydi. İşin aslı üzüldüğünün farkındaydım ama bunu içine açıtıp görmezden geliyor olması yaşadığımız hiçbir şeyi geride bırakmıyordu. Biraz konuşmak ve bu durumu sindirmek ikimiz içinde şart diye düşünüyordum.
Kollarımı, bedenime sardığım havluyu desteklemesi için göğsümde birleştirdim. Bakışlarım aşağıda akmakta olan trafiğe kaydığında aklıma ilk gelen şeyi mırıldandım.
"Bayan Solien," dedim, sakin bir tınıyla. "Benimle konuşup, hamile olduğumu ve bu durumu sonlandırmak zorunda kaldıklarını söylemişti. Böyle bir şeyle karşılaşmayı elbette beklemiyordum. Fakat böyle bir şeyi duymak bile ne hissetmem gerektiği karmaşasısını yaşamama yetmişti. Ama sanırım o an canımı yakan şey onu kaybetmem değildi. Sonunun bu şekilde olmamasını isterdim ama biliyorum bazen bazı şeyler elimizde olmuyor. Sadece o an.. O an her şey olup bittikten sonra yani varlığından bile haberim olmayan.." kelimelerim birbirine karışırken devam etmekte zorlanmıştım. Derin bir soluğu göğüs kafesime yolladığımda göz kapaklarımı kenetleyerek dudaklarımı araladım.