21. Bölüm Yok oluş

1.2K 64 1
                                    

Selammm bebeklerim;)

Hepinizi çokça özledim. Şu sıralar hiç müsait değilim ne yazık ki kendime bile vaktim olmuyor.


*Seni asla bırakmayacağım.*


*

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.




Neredeyiz şuan? Hayat oyununun hangi rolünü üstleniyoruz? Bizi hangi replikler, hangi sahneler bekliyor? Bundan bir saniye sonrasını biliyor muyuz? Keşke, keşke bilsek de sevdiklerimize daha sıkı sarılsak, daha çok onlara 'seni seviyorum' desek. Hayat çok kısa göründüğünden de kısa ve acımasız ansızın gelip alıyor seni buradan sevdiklerinin yanından. Oysa ki daha doyamamışsın bile onu öpmeye, koklamaya, sevmeye, sarılmaya.

"Ben geldim baba. Mügen geldi." Başımı yavaşça mezar taşına yaslayıp sarıldım mezar başlığına babama sarılırmış gibi, öptüm onun adının yazıldığı yeri, tıpkı babamı öptüğüm gibi. "O da gitti baba. Onu da aldılar benden. Yapamadım koruyamadım çocukluğumu, sahip çıkamadım hiçbir anıma." Akan burnumu çekip titreyen ellerimle küçük renkli çiçeklerin yapraklarını okşadım. "Özledim. Seni o kadar çok özledim ki bunun tarifi yok." Başımı göğe kaldırıp gözlerimi kapattım. "Bir kâbusun içindeymişim gibi boğuluyorum. Artık nefes alamıyorum, böyle her şey eksile eksile gidiyor, bitiyor sanki neden böyle oluyor bilmiyorum." İçli bir nefes çekip sesimi bir tık yükselttim. "Baba!" Uzun zamandır ilk defa bu kadar feryat edercesine seslendim ben babama, bu kadar yokluğuna gidişine kızdım. "Ben şimdi derdimi kime anlatacağım? Kimin omzunda ağlayacağım? Kime tek kelime etmeden derdimi anlatacağım? Buna alışmak çok zor biliyor musun? Bir daha olmayacağını bilmek çok zor. Keşke biraz daha kalsaydın yanımda o zaman böyle olmazdı." Akan burnumu sertçe çekip çamurlu ellerimi umursamadan toprağı sevmeye devam ettim.

Hayatımın en zor dakikalarını günlerini geçiriyordum tam bir hafta olmuştu onun bizden gidişi. Tam bir haftadır ona hasrettim. Tıpkı onun bana senelerce hasret olması gibi.

"Baba ben çok yoruldum güçsüz olup da güçlü gibi davranmaktan çok yoruldum." Telefonumun zil sesini duymamla mermerin üzerinde ki telefonuma bakıp acı bir tebessüm ettim. "Ben anlatmadım demi sana? Baba ben aşık oldum." Hafifçe gülümseyip başımı tekrar mezar taşına dayadım. "Baba tıpkı senin gibi cesur, senin gibi kendinden emin. Polis biliyor musun? Gerçi tanıyorsun onu demelerine göre küçükken Alazla evlenmek istiyormuşum. Evet baba sevdiğim adam, senin gibi bakan, senin gibi kokan adam Alaz. Baba çok güzel seviyor senin gibi kırmadan dökmeden seviyor." Akan burnumu çekip yavaşça ayağa kalktım. Öğlen iki den beri buradaydım ve artık akşam olmuştu. Titreyen bacaklarımla ayağa kalkıp telefonumu cebime koyarak çıktım mezarlıktan. Yavaş adımlarla sahile doğru ilerlerken cebimde ki mektubu sıkı sıkı tutuyordum. Sanki birazcık elimi gevşetsem o da Alaz gibi uçup gidecekti.

Ne kadar yürüdüm bilmiyorum, kaç saat geçti bilmiyorum ama yol boyu telefonum hiç susmadı. Milyonlarca insan yanıma gelip başsağlığı dileyip fotoğraf çekilmek istedi yine bir şey yapmadım, yapamadım kendimde o gücü bir türlü bulamadım. Usulca nefes verip sahil kokusunu içime çektim. Boş bir banka oturup yayıldım. Üzerimde ki kot pantolon çamur olmuştu bunu da umursamadım tıpkı hiçbir şeyi umursamadığım gibi. Elimde ki mektubu yavaşça cebimden çıkartıp büzülmüş kağıda baktım. Şuan bu kâğıt neden büzüldü diye bile ağlaya bilirdim.

Müge.

Kardelen kokulu kız. Ben geldim ama bu sefer yorgun geldim. Mecalim yok bu sefer konuşmaya. Ama bunu kendime farz kıldım sana bir borç bildim. Yazıyorum bunları çünkü bu bir veda döküyorum artık gönlümdekileri dilime. Ben seni çok sevdim. Bir kardeş, bir arkadaş, bir dost ama en çokta sevgili olarak sevdim. Yıllardır içimde tuttum bu sevgiyi. Bekledim sen beni gör diye ama olmadı. Kaderimiz bir değilmiş mevlam yazmamış seni bana ama iyi ki de yazmamış yarım kalırdık biz. Bak gidiyorum ben bir çaresi de yok bunun. Üzülme yas tutma diyemem çünkü buna hakkım yok. Ama en azından az üzül azıcık dök gözyaşı. Aramızda ki bağ öyle kuvvetli ki bunun benim ölümüm bile ayıramayacağını biliyorum sende bil bizi ölüm bile ayırmaz. Gitmek unutmak değildir bunu sen çok iyi biliyorsun aklımda gözlerin varken sen buna gitmek mi diyorsun? Deme çünkü ben gitmiyorum hep yanında bir yerlerde olacağım söz veriyorum Alaz sözü. Hatırlıyor musun seninle konuşmamızı. 'Eğer birlikte olamayacağımız bir yarın olursa, mutlaka hatırlaman gereken bir şey var. Sen göründüğünden saha cesur, daha inatçı ve daha güçlüsün.' Hatırla bunları güzelim seni benim gidişim bile yıkmasın. Ve bazen hayattır sevmek birini çok uzaktayken bile yüreğinde taşıya bilmek. Ben seni sonsuza kadar yüreğimde taşıyacağım güzel kızım. Kendine ve hatıralarımıza çok iyi bak seni seviyorum.

Alaz.

Akan burnumu derince çekip başımı gökyüzüne kaldırdım. Sıcacık gözyaşlarım boynuma doğru akarken acıyla kasıldı yüzüm. Yıllarca nasıl taşımıştı bu aşkı kalbinde? Ben nasıl görememiş nasıl fark edememiştim? Boynuma konan derin öpücükle hızla rakamı dönmemle Yankı'yı görmem bir oldu.

"Sen miydin?"

"Benden başkası bunu yapmayı aklından bile geçirmez Müge." Hissiz bir gülüş peydah oldu dudaklarımda. Belki de Alaz düşlemişti, istemişti. Sahi o nasıl dayanmıştı benim hem Cemi sevmeme hem de Yankıyla birlikte olmama.

"Ne düşünüyorsun bu kadar derin?" Yankı'nın derinden gelen sesine karşı denizi izlerken fisıldadım.

"Biz seninle olmasaydık. Yani ben başkasıyla beraber olsaydım ama sen beni sevseydin ne hissederdin?" Derin bir nefes sesi geldiğinde acıyla yüzüm kasıldı. "Bizim düşünemediğimizi o yıllarca katlanmış. Yankı, Alaz çok acı çekmiş." Gözyaşlarım tekrar akmaya başladığında omuzlarım da artık sarsılmaya başlamıştı.

"Dayanamıyorum artık bu yükler çok fazla geliyor." Saçlarımın tepesine küçük küçük öpücükler kondururken fısıldadı.

"Yorulduğun yerde dur güzelim. Birlikte sırtlanalım yüklerini, birlikte saralım yaralarını."

"Bir kış sabretmişsin de tam çiçek açacakken dolu vurmuş gibi oluyor tüm her şey. Usulca nefes verip Yankıya sıkıca sarıldım.

"Bir nokta da anlamalısın ki; bazı insanlar kalbinde kalabilir ama hayatında değil ve hiç sorun değil, ne hissettiğini unutmalısın. Çünkü ancak böyle devam edebilirsin hayata." Sakince nefes verip yorgunlukla mırıldandım.

"Nasıl buldun beni?"

"Herkes o kadar çok merak etti ki seni aradık açmadın bende konumundan buldum."

"Bundan sonra onu da kapatacağım." Huysuzca söylenmeme karşı keyifsizce gülüp başını başıma yasladı.

"Nereye gidersen git ben yine seni bulurum. Benden kurtuluşun yok Müge Ateş seni asla bırakmam."

"Senden kurtulmak isteyen de yok zaten. Sakın bırakma beni."

"Dedim ya asla!" Yavaşça gözlerimi kapatırken beline daha sıkı sarıldım. Hayat bu herkesi teker teker senden koparıyor önemli olan senin sevdiklerinle ne kadar dolu dolu vakit geçirmen unutmayın hayat çok kısa. Sevdiklerinize seni seviyorum demekten çekinmeyin. Çünkü ben çoğu şeye geç kaldım, yarım kaldım.

Bölüm sonu...

Evettt bu kısacık bölümü bile üç günde yazabildim o kadar yoğunum ki sizlere bile vakit ayıramıyorum. Üzgünüm bölümlerin bu kadar geç gelmesinden dolayı ama gerçekten elimden de bir şey gelmiyor. Tekrar kusura bakmayın.

Ben şimdilik gidiyorum buralar size emanet siz şöyle üç beş yorum yapın da keyfimiz yerine gelsin. Sjsjsjshsh









VAVEYLA MAHALLESİUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum