on altı

1.9K 224 632
                                    

diğer bölümün hızlı gelmesini istiyorsanız, bir sürü yorum atın bebişler. çünkü diğer bölüm>>>> spoimi de verdim

Ellerimi klimanın önüne doğru uzatıp ısınmaya çalışırken Taehyung büyük bir sakinlikle arabayı kullanıyordu. O da çok üşüyor olmalıydı ama belli etmiyordu.

"Klimayı son derecesine getirmemi ister misin?" Kafamı salladığımda klimanın derecesini artırmıştı. 

"Sessizsin. Restoranda bağırırken veya yüzüme tokatı atarken hiç böyle değildin." Kafasını birkaç saniye yoldan ayırıp bana döndürdü ve gülümsedi. Aklıma ona vurduğum andaki şaşkınlığı geldiğinde kıkırdadım. 

"İyi yapıştırdım ama." Kafasını eğip güldüğünde başını iki yana salladı. Bu görüntünün bile beni etkilediğini anladığım an hemen önüme döndüm. Kesinlikle kafayı yemiş olmalıydım.

"Öyle oldu biraz. Elinin bu kadar ağır olduğunu tahmin edemezdim. Seninle bunu geliştirelim biz. Boks yapabiliriz, ne dersin?" 

"Olur."  Kendimi geliştirmek istiyordum, bir gün ailemin karşısına geçtiğimde o eski Jennie'nin olmadığını göstermek istiyordum onlara.

"Güzel." diye mırıldandı. Daha fazla konuşacağını düşünmüştüm ama sonrasında bir daha konuşmadı. Ben de irdelemeyip sustum onun gibi. Arada bana bakıp bir süre baktıktan sonra önüne dönüyordu.

"İki gün sonra gitmemiz gereken bir yer var," 10-15 dakika geçtikten sonra konuştuğunda mayışan bedenimi dik bir hale getirerek dediklerine dikkat kesildim.

"Bunu görev gibi de düşünebilirsin, tabii çok daha tehlikeli bir görev." Onaylayan bir mırıltı çıkardığımda gözlerini saniyelik olarak bana çevirip tekrar önünde döndü.

"Peki benim bu görevde yapmam gereken üstüme düşen görev ne?" 

"Hiçbir şey. Etrafı gözleyeceksin." Şaşkınlıkla ona hızlıca döndüm. Onlar orada tehlikeye girerken ben sadece orada etrafı mı gözleyecektim? 

"Neden, benim sizden farklı ne özelliğim var ki?"

"Güçsüzsün Jane. Hem fiziksel hem kişisel olarak. Orada göreceğin görüntüleri kalbin kaldırmaz. O kadar kavga gürültü içinde yapamazsın sen. En azından şimdilik." 

"Benim hakkımda karar vermemen hakkında kaç defa konuşmam gerekiyor Taehyung? Belki kaldırabilirim. Ayrıca bana hiçbir şey öğretmedin ki. Şimdi geldin burada 'yok sen yapamazsın' diyorsun!"

"Bağırma Jane."

"Ne bağırma? Şurada seninle gayet güzel bir gün geçirdik. Geldin içine sıçtın!" Kavga çıkarmak istemiyordum ama elimde değildi. Bana hiçbir şey öğretmiyordu sonra da gelip kalbin kaldırmaz diyerek beni olayın tamamen dışına atıyordu. 

"Sana bağırmamanı söyledim Jane." O kadar sakin konuşuyordu ki bu bile beni çileden çıkaracak hale getiriyordu. Ben sinirliyken karşımdaki ne kadar sakin olursa daha çok sinirleniyordum. O da benim gibi bağırıp çağırmalıydı.

"Papağan gibi aynı şeyleri şakıyıp durma. Anlaşmamızı bile unutuyorsun sen. Hani intikam alacaktım ben?! Bir bok yaptığın yok, beni oyalayıp duruyorsun!"

"Sana bağırmamanı söylemiştim!" Sesini yükselterek arabayı durdurduğunda emniyet kemerine rağmen öne doğru savrulacakken Taehyung kolumdan tutarak buna engel oldu.

"Kırıcı konuşuyorsun," Az önceki sesine rağmen sesini yumuşattığında gözlerimi gözlerine çevirdim. 

"Sadece senin iyiliğini düşünüyorum Jennie. Ben verdiğim sözün arkasındayım, intikamını alacağız. Sana yemin ediyorum." Elimi tuttuğunda birleşen ellerimize baktım. Güzel gözüküyordu. Birbirilerine tezatlardı ama güzellerdi işte. Sikeyim, onu gerçekten beğeniyordum yoksa ellerimiz hakkında bu kadar düşünmem saçmaydı.

forgotten keyWhere stories live. Discover now