Adımdan Bir Harf Attım, Görmedin.

138 16 5
                                    

Şarkı, rehber-sorgu.

"Baekhyun, nereye?"

Merakla kolumdan tutan chanyeol karşı gülümsedim. Yavaş adımlarla kütüphaneden ayrılmadan önce seslendim. " sana mesaj atarım!"

Hızlı adımlarla fakülteden ayrılıp eve adımlamaya başladım. Uykum vardı birazcık, annem hep buna enerji düşüklüğü derdi ama değildi. Sadece uykulu biriydim. Elimde çantayla kaldırımın kenarından ilerlemeye devam ettim bir süre, evim çok uzak değildi. Hem yürümek kalori yakmaktı.  2 saat yürüsem bile şikayet etmezdim ben.

Kulaklığımı çıkartmış, bu sıralar çok dinlediğim o şarkılardan birini açmıştım. Güzel sanatlar okumasaydım konservatuvar okumak  isterdim sanırım, aslında istemezdim. Sosyoloji gibi bir şey de yakışırdı bana. Ama şuan memnundum bölümümden, zaten tek memnun olduğum şey buydu hayatıma dair.

Eve girdiğimde anneme kısa bir selam verip odama ilerledim. Odam pek büyük değildi, duvarlarda posterler ve çizimlerim vardı. Bir duvarı kaplayan kitaplık ve plak. Klişe bir odaydı, sevdiğim şeyleri herkes seviyordu. Pek önemli sayılacak bir insan değildim zaten, ekstra hiç bir özelliğim yoktu. Yüzüm canlı değildi, ölü gibiydi. Göz altlarım da dahildi yüzüme. Fondötenle kapatıyordum genelde. Annem bunu da açlıktan olduğunu söylerdi. Fakat hayır, az uyuyordum o yüzdendir. Bedenim çok çirkindi, biraz daha incelsem çok iyi olacaktım.

Bazen çok düşünürdüm, kendimi yatağıma atıp tavana bakardım. Şuan yaptığım gibi. Hayatım, ellerimden kayıp gideli çok olmuştu. Kendimi bir şeylere zorlayarak büyümüş ve şuan ki kişiliğime bürünmüştüm. Daha çocukken babamın vefat etmesi ve zor bir döneme girmemiz, yemek yemeyi bırakmamla aynı zamandı. Dalga geçilen bir çocuktum ve bunu takmazdım, babam vardı çünkü. O bana güç verirdi her daim. Ondan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. 67 kilodan buralara düşmüştüm ve hâlâ mükemmel değildim. Çirkindim işte. Hiçbir boka yaramayan çirkinin tekiydim ben.

Başta annemde umursamamıştı bu durumu. Kilo kaybı her insanda olur, nikotin yüzünden diye düşündüğünü söylemişti. Kendimi aç bıraktığımda bayıldığım bir gün öğrenmişti gerçeği. Çoktan ideal kilomun altına inmiştim. 54tüm o zaman, çok şişkoymuşum şimdi düşününce. Tıpkı bir yağ tulumu.

Kapımın tıklatılmasıyla başımı iki yana sallayıp doğruldum yavaşca. Gözüm kararmıştı, fakat bu tamamen benim uykusuz olmamdan kaynaklıydı. 1 yıldır uykusuzdum ben. Annem elinde bir tepsi ile ve gülücükleriyle odama girmişti yine. O yemeyeceğimi asla kendine belli etmiyor, her daim umutla dolup taşıyordu. Diyetisyenim protein ağırlıklı yüksek kalorili besinler yazmıştı listeye, hayatta yiyemezdim ben bunları. Çaktırmak istemeyerek gülümsedim ve teşekkür ettim. Tepsiyle baş başa kaldığımda kalkıp tabağa baktım. Pirinç lapası, ve soslu tavuk vardı. Yiyemezdim, yanında ki ilaçları da yutamazdım. İştahımı açamazdım.

İlaçları tuvalete atıp sifonu çektim ve yemekle bakışmaya başladım. Odamda ki çöpe döküp üstüne kağıt attım birkaç tane. Akşam parka çıktığımda çaktırmadan dışarıda ki çöpe atabilirdim. Çantamın içinde olan sigara paketimi almış, odaya göre büyük sayılabilecek balkonuma geçmiştim. Her zaman orda olan çakmak ile ucunu yaktım ve kısa bir an ortalığın turuncu ateş ile aydınlanmasını izledim. İçime derin bir nefes çektiğimde rahatlamayla gözlerim kapandı. Hava hafif ediyordu, tüylerimi diken diken edecek bir havaydı ama güzeldi. Sigaram bittiğinde küllüğe bastırdım ve odama geri girdim.

İnce bir hırka alıp kulaklığımı boynuma takıp paketimi cebime attım. Anneme dışarı çıktığımı belirten bir seslenmenin ardından hızlıca ayrıldım evden. Kulaklığımı takıp radiohead - no suprises'ın melodisi kulağıma dolarken gülümsedim. Huzur buydu sanırım, resimden sonra. Parka Yaklaştığımda kapşonumu çektim ve boş olan salıncaklardan birine oturdum. Chanyeol yoktu, belki gelirdi. Geldiğinde kendimi daha rahat hissediyordum, sanırım ilk defa ruhuma dokunan biri olduğu içindi bu. Beni anlayan pek kişi olmamıştı. Beni ben anlıyordum bir tek, birde kulaklık ve kalemler. Aklıma sehunun dedikleri birden bire dolarken gözlerimi devirmeden duramadım, salak çocuk.

Yanımda hissettiğim hareketlilik ile gözlerim yana kaydı. Park chanyeol, yine yanımdaydı. Gülümseyerek kulaklığımı boynuma indirdim. Yine siyahlar içindeydi, başında şapka vardı artı olarak. Bir de elinde sigara.
"selam." sesimi kontrol altında çıktığına şükretmiştim, titrememişti.

"üşümüyor musun?"

Başımı salladım, sıcacıktı içim. Altımda her zaman ki şortum bile bu sefer iyi geliyordu. Sadece biraz boldu, bir ara anneme terziye vermesi için vermeliydim. Elinde sigara olmayan elini yanağıma bastırdı. Yüzünde memnun bir gülümseme ile elini çekti.
"neredeyse her akşam burdasın, sanırım sende?"
Dediğim ile başını salladı.

"sen sarıyorsun diyelim."

Şaşkınlıkla bakakaldım. Tanışalı 1-2 hafta olmuştu, neydi bu hız? Sehunun dedikleri tekrardan aklıma dolarken söze başlamıştı.

"bugün için, özür dilerim. Sehun biraz kaba bir heriftir, ne dedi bilmiyorum ama çok takılma baekhyun'um."

Baekhyun'um....
Bu adam gerçektende her insanın isteyebileceği türden biriydi. Bana baksa çok mutlu olurdum eminim, Ama bakmazdı. Benim gibi çirkin birine bakmazdı. Kim baksın ki zaten?

Tam ağzımı açtığım an telefonu çaldı, arayanı göremesemde ekranda beliren kalbi görmüştüm. Belki sevgilisiydi, belkide annesi ya da ablası? Bence sevgilisiydi. Geleceğini söylerken mutsuzluğumu gizlemeye çalışarak önüme döndüm. Telefonu kapattığında ayağa kalktı ve elinde ki sigarayı yere atıp ayağıyla ezdi.

"ben kaçıyorum, iyi geceler sana."

Bir şey dememe bakmadan gitmişti. Tavırı biraz... Garipti? Ya Sehunun dedikleri doğruysa ve anladım diye böyle davranıyorsa? Belki saçmalıyordum, Ama bu adam fazlaca aklımı karıştırıyorum. Parktan çıkana kadar gözlerimle onu takip ettim. Gözden kaybolduğu an ayaklandım ve kulaklığımı geri takıp yürümeye başladım eve doğru. Neden gitmişti? Gerçekten önemli bir telefon mu almıştı? Almıştıysa da arayan kimdi?

Eve vardığımda üstümde ki hırkayı çıkartıp telefondan 4 saat sonraya alarmımı kurdum, kendimi yatağa attım fakat uyuyabileceğimi sanmıyordum.

Eating disorder : chanbaek Where stories live. Discover now