KOYU♣31♣

125 2 0
                                    


MERHABA ARKADASLAR YENİ BİR BOLUM İLE KARSİNİZDAYİM. KOTU YORUMUNU SİLEN ARKADASA TESEKKUR EDİYORUM. SİZLERİ COK SEVİYORUM.

HADİN NASİL OLMUS BAKALİM BOLUM???

Gözlerimi açtığımda candan giren güneşin keskin ışığı gözümü almıştı. Kısılmış gözlerimi yana çevirdiğimde Araf'ın saçlarımı oynuyor olduğunu gördüm.

Bana gülümseyerek "Günaydın Sıçan." dedi ama sırıtmıyordu aksine gülümsüyordu.

Gülümsemesine gülümsemem ile cevap verdim. "Bugün birşeyler yapsak mı? sinemaya aksiyon filmine filan gideriz."
dedi.

Ne? Araf sinemaya gidelim mi dedi? Araf'tan beklenmeyecek bir hareket. Karizmasını çizdirip bir sosyal aktivite mi yapacak? Şaşırtıcı.

"Biz en arka köşede oturalım ki rahatça öpüşebilelim."

Az önce şaşırdım mı dedim ben? Ah! Araf'ın sinema anlayışı buydu işte.

Alayla "İnşallah arka koltuklar doludur." dedim ve kahkaha attım.

Oda alayla yukarı yumruklarını kaldırıp "O zaman yumruklar konuşur güzelim." dedi.

gözlerim irice açıldı "Olur. O zaman ben Ediz'le Yağmur'a da haber veriyim." dedim ve yataktan doğruldum.

Yataktan kalktığımda arkadan Araf'ın 'Bir rahat rahat öpüşemiycez. Biz çocuk yaparken bile onlar yanımızda olursalar şaşırmam.' diye homurdanmasını duydum.

Sinirle arkamı döndüm. Oda omuzlarını silkip "Yalan mı?" diye sordu. Aslında haklıydı. Her zaman yanımızdaydılar. Ama olsun Yağmur iyi kızdır. Ediz için aynı şeyi söyleyemem Mercan'ı milkshakeye benzeten bir insandan ne beklersin ki zaten?

Merdivenlerden yavaşca aşağı indim. Aras salonla bitişik olan mutfakta yemek hazırlıyor, Ediz salonun orta sehbasının üzerine oturmuş 'Tom ve Jerry' izliyor, Yağmur da Ediz'in telefonundaki internet paketini sömürüyordu.

Herkesin gözü beni buldu. Yağmur ve Ediz yanıma geldiler. Kolumu tutup içeri sürüklediler. Beni koltuğa oturtup Yağmur "Ne içersin?" diye sordu.

Ediz "Sırtına yastık getireyim mi?" dedi.

Yağmur hemen söze atılıp "Aç mısın?" diue sordu.

Soru sormaları karşısında afallanmıştım. Acaba onların bilipte benim bilmediğim ne vardı kanser filan mıyım ya? Tövbe!

Ediz "Hey! Ağrın filan var m.." Ediz sözünü tamamlamadan "Neyiniz var sizin? Sorununuz ne!?" diye bağırdım.

Ediz ve Yağmur birbirlerine baktılar. Yağmur "Şey sen dün hani o hayvan geli.."

Yağmur sözünü bitiremeden hıçkırarak ağlamaya başladı. Neden ağlİyorduki şimdi. Koltuktan ayaklanıp Yağmur'un yanına gidip omzunu sıvazladım "Yağmur iyi misin?" diye soru sordum.

Kızarmış gözlerini bana sabitledi "O ha-hayvanın seni ka-kaçı-kaçırmasına i-izin verdim. Be-Ben çok üz-üzgünüm." dedi titrek sesiyle.

Yalandan gülümsemeye çalışarak "Hiçte bile sen orada o durumda ne yapabilirdin ki? S-Senin bir suçun yok bunu kendine sorun haline getirme canım şuan iyiyim zaten." dedim.

Göz yaşlarını Ediz'in verdiği peçete ile silip bana baktı "O öyle düşünmüyor ama Afra!" diye tısladı.

Kim öyle düşünmüyordu ki? Ve ayrıca Yağmur o durumda ne yapabilirdi? "Neden bahsediyorsun?" diye sordum.

Yağmur burnunu çektikten sonra "Araf." dedi.

Kaşlarım çatılmaya başlamıştı. "Ne olmuş Araf'a."

"Bu olayda beni suçlu görüyor. Çok ağır laflar etti Afra. Kaldıramıyorum. Ben senden çok özür dilerim. En yakın arkadaşımsın. Nasıl kaçırılmanı iste.."

Araf Yağmur'un sözünü kesip bağırmaya başladı "Sen hala defolup gitmedin mi sürtük?"

Aras mutfaktan çıkıp "Düzgün konuş lan kızla." dediğinde Araf abisi Arası sertçe ittirip Yağmura yaklaştı ve kolundan tutup kapıya ittirdi.

Araf'ın kolundan tutup "Naptığını sanıyorsun?" diye bağırdım.

Araf benide ittirip yerde hıçkırarak ağlayan Yağmur'a Yaklaşıp dirseğinden tuttu ve havaya kaldırdı. Yağmur'un yüzünü yüzüne yaklaştırdı sinirle "Siktirip git. Hemen!" sonlara doğru sesini yükselttiği için ben bile yerimden sıçramıştım.

Bağırarak "Araf saçmalamayı kes!" diye çıkıştım.

Araf, Yağmur'a bakarken eliyle beni işaret edip "Senin yüzünden bu kızın başına bir şey gelseydi seni burda sikerdim." diye tısladı.

Yağmur'un ağlaması alevlenmeye başlamıştı. Aras Arafın yüzüne sertçe yumruğunu indirip "Sen şu kıza sürtük demesini bilirsin!" dedi ve bir yumruk daha vurdu. "Ama sende bir kıza bağıracak seviyede şerefsizlik var." diye devam ettirip ileriye doğru ittirdi.


Yerde yırtınarak ağlayan Yağmur'un yanına giderek ona sıkıca sarıldım "Senin bir suçun yok."

titrek sesiyle "B-ben Özür di-dilerim." dedi.

elimi omzuna koyup "Gidelim burdan." dedim ve ayaklandım. Yağmur'un da kalkmasına yardım edip "Sen kapıda bekle geliceğim ben." dedim.

Telaşla "Afra o çok sinirl.." lafını kesip "Geleceğim ben." dedim. Kafası ile onaylayıp dışarı çıktı.

Araf'ın yanına yaklaştım sinirle "Ne yapmaya çalışıyorsun?" diye tısladım.

Omuzlarını silkip "Onun yüzünden başına birşey gelebilirdi!" diye hırladı.

Alayla "Sen bana herkesten daha fazla zarar veriyorsun." dedim.

Başıyla onayladı "Evet!" dedi. Affalamıştım bana zarar verdiğini kabul mu ediyordu?


Şaşırmışcasına "Nasıl?" diye sordum.


Başıyla onaylayıp "Evet! Sana sadece ben zarar verebilirim. Sana sadece ben dokunabilirim. Sana sadece ben sıçan derim. Sana sadece ben bağırabilir , Seni sadece ben öpebilirim. Nokta!" dedi.

Alayla başımı onaylamazca sağa sola salladım. "Ben senin malın değilim." diye bağırdım. "Değilim!"


Araf en otoriter sesini kullanıp "Sen benimsin!" diye tısladı.

İsterik bir kahkaha atıp "Senin değilim. Hatta bundan sonra sakın beni arama!" diye tıslayıp kapıya yöneldim.


Arkamdan Sertçe bağırarak "Çok mu meraklıyım sana ve o sürtük arkadaşına kaç tane kızım var benim." diye tısladı.

Aras alayla "Adam değilsin." diye tıslayıp yanıma geldi. Anahtarını aldıktan sonra dışarı çıktık.

BURDA BİTİRMEMİN SEBEBİ DİGER BOLUMDE ARAS AFRA YAGMUR EDİZ BİR OLUP ARAFA KARSİ CİKACAKLAR.

ARAFİN BARİSMA İCİN CİRPİNİSLARİ KOMİK OLUCAK.


BU KADAR İPUCU YETER OPULDUNUZ.

KOYUWhere stories live. Discover now