Üzgünüm baba, bu sefer ki gözyaşım mutluluk gözyaşı olmadığı için kısa sürmedi...

Birdenbire kaan'ın ellerini ağzımın üzerinde hissederken çırpınmaya başlamıştım. "Şşş.. sessiz ol bebeğim." Diyerek elindeki yeni fark ettiğim çakıyı gözlerimin önünde sallayıp; "korkma sana zarar vemem. Ama eğer ki dediklerimi yapmazsan bil ki kendinken bile daha çok değer verdiğin herkesin canı yanar. Bu kişi abin de olabilir, kardeşten öte sevdiğin Uzay'da. Hatta belki de kuzenin Gece ya da tayfadan başka bir üye. Ya da dur.. daha kendine bile itiraf edemediğin hissinin sahibi Uraz." Sabahtan beri kendimden de çok değer verdiğim kişilerin isimleri ile birlikte gözyaşlarım hızlanırken, son isim ile ne olduğunu bilmeden duraksamıştım.

Hayır.. Hayır! Yapamazdı. Hiç kimseye zarar vermemeliydi. Bir hışımla elini ısırıp az biraz uzaklaşmasını sağladığımda, o da hissettiği acı ile elinde ki çakıyı yere düşürmüştü. Refleks ile çakıyı elime alıp onun üzerine doğru yürümeye başladığımda korkuyla geri çekilip "yapma Kumru." Demişti. Onu dinlemeyip üzerine yürüdüğümde

"Sen yapamazsın Kumru! Senin yufka gibi yüreğin var.. sen kötü biri değilsin." Haklıydı, ben kötü biri değildim. Tâki konu sevdiklerimin canı oluncaya dek. Kaan'a hiçbir şey söylemeden üzerine yürümeye devam ettim. Ben yürudüm o yerde sürünerek geri gitti. Ben geldim. O gitti. Tâki ayağım yerdeki taş ile birleşip Kaan'ın üzerine düşene kadar.

Elime gelen sıcak sıvı ile korkuyla gözlerim açılmıştı. Ben sadece korkutmak isterken bir insanın canına kast ediyordum. Kaan, gözleri yarım yamalak açık bir şekilde bana bakarken ağzından tek bir cümle firar etmişti.

"Sen katilsin Kumru!"

"Hayır! Ben katil değilim!"

"Sen katilsin."

"Hayır, değilim!"

"Katilsin."

"Hayır!" Derken geri geri gitmeye başlamıştım. Bir duvarın kenarında oturup ellerimi kulaklarıma koyup kafamın içindeki sesi yok saymaya çalısıyordum.

"Katilsin."

"Hayır! Hayır!" Bir yandan sallanıp bir yandan sayıklıyordum.

İMKÂNSIZIN AŞKITempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang