2.7

97 19 143
                                    

Ben geldim.

Hadi bir an önce bölüme geçin.

Keyifli okumalar🌻

Multi: instagramda da var.

Köşeye sıkışmak? Her şeyi anlatmak? Çağresizlik? Mahçupluk? Stres? Bunlar ne zaman yaşanır diye oturmuş düşünüyorum şuanda. Ya bir şey yapmış ve sorguya çekilmişsindir yada daha önce yaptığın veya yaşadığın bir şeyi anlatmamışsınızdır ve sonunda patlak vermiştir.

Saat akşam sekize geliyordu. Tam dört saat olmuştu yaşadığım ve şokunu yeni yeni üzerimden attığım olay. Eve geldiğim gibi banyoya girmiş kendimi bir güzel keselemiştim. Su vücuduma her değdiğinde hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. Hem ağlıyor hemde kendimi çok sert bir şekilde keseliyordum. Kendimi her liflediğimde gözümde geçmişim canlanmış, gözümde geçmişim her canlandığında lifi vücuduma daha çok bastırmıştım. O şahısın dokunduğu yerleri adeta delip geçmek ister gibi davranmıştım vücuduma. Sanrım bir nebze de olza başarmıştım. Banyodan çıktıktan sonra vücudum o kadar çok yanmaya başlamıştı ki her yeri kızarmıştı. Gece'nin de yardımı ile krem sürmüş ve ardından ağlayarak uyuya kalmıştım. Uyku sersemliği ile gece'nin bir kere baş ucuma gelip bir şeyler mırıldandığını biliyorum ama ne söylediği hatırlamıyorum.

Bir süre sonra aşağıya indiğimde hepsinin içeride sesiz bir şekilde konuştuklarını gördüm. Yada hepsi değil. Gece elindeki çay bardağıyla karşıdaki yakın zamana kitaplık yaptırmak istediğimiz yere gözünü kırpmadan bakıyordu. Kim bilir aklından neler geçiyordu. Tek kelime etmeden merdivenlerden inip gece'nin yanındaki boş yere oturmuştum. Tam bir saat boş boş oturmuştum hiç birşey düşünmeden yada çok şey düşünerek bilmiyorum...

Tam şuanda evimizin salonunda oturmuş, karşımda yedi çift meraklı göz benim bir şeyler anlatmamı bekliyordu. Peki ben ne anlatacaktım?
Nasıl anlatacaktım? Sabahtan beri stresten salladığım bacağım bir el tarafından durdurulmuştu. Kafamı elin sahibine çevirdiğimde bunun gece olduğunu gördüm. Gözlerimin içine bakarak:

"Yeter, sallama şu bacağını." Kafamı olumlu anlamda sallayıp önüme döndüm. Hiç birinin yüzüne bakamıyordum. Yer yarılsada içine girsem keşke diyordum. Gece elini bacağımdan çektikten sonra otomatikman dizim tekrar sallanmaya başlamıştı. Halbuki sallamamam söylenmemiş miydi?

"Kumru! Kendine gel artık. O şeref yosunu, pislik yüzünden sabahtan beri tek kelime etmiyorsun. Sayende işaret dili öğrendik!" Gece'nin sesi gözlerimin dolmasına neden oldu. Karşımdaki yedi kişi sadece kaan'ın bugün karşıma çıktığını biliyordu. Daha fazla şeyde öğrenecekler gibi de duruyordu. Şimdi anlatsam, yargısız infaz yaparlar mı? Şimdi anlatmasam, sonradan ortaya çıksa neden diye sormazlar mı? Neden kendi kendime düşünürken her cümlemin sonuna soru işareti geliyor. Halbuki hepsinin tek ve net bir cevabı olması gerekmez mi? Ya evet ya da hayır.

"Kumru!" Aniden kulağımın dibinde biten ses irkilmeme neden olmuştu. Kafamı çevirdiğimde yine gece olduğunu gördüm. Ama bu sefer ayakta, elleri belinde ve kaşları çatık bir şekilde bana baktığını gördüm. Gözlerimin içine bakmaya devam ederken;

"Hadi!" Dedi. "Hadi anlat ki bitsin bu içindeki o lanet duygu neyse, çekip gitsin. Gitmese bile azalsın. Anlat, korkma, çekinme!" Sol gözümden aşağıya doğru süzülen yaş dudaklarımın tam üzerinde durmuştu. Onun ardından ise sağ gözümden bir yaş eşlik etmişti, ilk gözyaşının sonsuz yolculuğuna...

Kafamı karşımda oturanlara çevirdiğimde, hepsi merak içerisinde beni beklediklerini gördüm. 'Keşke' dedim içimden. 'Keşke tanımamış olsaydım bu kalpleri temiz insanları' gözlerimi hepsinin gözlerinde değdirmeye başladım. 'Belki de onlarda beni tanıdıklarına pişman olmuşlardır. Belki sorunları bitmeyen bir kız diye bahsediyorlardır. Aralarında. Gözlerim bir çift yeşil gözle kesiştiğinde bir damla yaş daha süzüldü gözlerimden. Benim aksime o dudaklarına bir tebessüm yerleştirmişti, adeta güç vermek ister gibi.

İMKÂNSIZIN AŞKIWhere stories live. Discover now