2.4~

80 21 114
                                    

Ben geldim.

Hadi öcelikle bölüme geçin sonra sondaki yaz iyi okumayı ihmal etmeyin !

Keyifli okumalar 💫💫

Her gidilmek istenen bir yer, ama her yerin bir yolu, her yolun bir zorluğu, her zorluğun bir imkânsızlığı, her imkânsızlığın bir çaresi, her çarenin bir zor olanı vardır.

Sanırım benimki zor olandı...

Bir keresinde ben daha yedi yada sekiz yaşlarındayken Tarçın adımda bir köpeğim vardı. Hatta o kadar çok türlüydü ki ona sarılarak uyuduğumu bile hatırlıyorum. Rengide bir o kadar güzeldi, zaten adıda burdan gelmiyor muydu? Tarçın. Birgün babam ben ve abimi dışarıya çıkaracağını söylediğinde tarçının da gelmesini istemiştim. Babam ilk başta bu fikrimi kabul etmemişti. Aslında haksızca sayılmazdı. Gerçekten çok hareketli bir köpekti. Asla yerinde durmaz sürekli oyun oynamak isterdi. Babamda ona zarar gelebileceğinden korktuğu için izin vermemişti ya zaten. Ama ben babamın benim ağlamama dayanamayacağını bildiğim için ağlayarak onuda ikna etmiştim.

Dışarıda gezerken birden gördüğü kediye atılınca nasıl olduğunu anlamadığımız bir şekilde babamın elinde tuttuğu tasması kopmuştu. Şansa bak ki trafiğin az, hatta yok bile denilebilecek kadar bir yerde Tarçına araba çarpmıştı. Ne oldu? Nasıl oldu? Ne zaman oldu? Anlamadığım bir zaman dilimde kendimi veterinerde bulmuştum. Doktorların ancak bir mucize olması gerekiyor dedikleri mucize olmuştu sonradan. Hayata tutunmuştu benim tarçınım. Tek bir farkla artık yürüyemiyordu. Imkânsizmış artık yürümesi. Öyle demişti doktorlar. Bir ihtimal vardı yürüyebilmesi için ameliyat olması gerekiyordu, oldu da zeten ama hiç bir işe yaramamıştı o ameliyat. Haftalar, aylar geçmişti herkes kesmişti umudunu artık benim tarçınımdan. Tek bir kişi hariç. Nasıl vazgeçebilirdim tek dostum, tek sırdaşım olan şeyden. Siz vazgeçermiydiniz herşeyinizden?

Yıllar geçmeye başlamıştı. Tarçın hala bizimle ve yürüyemiyordu. Altıya gidiyordum babamın işleri yüzünden şehir değiştirmek zorunda kalmıştık. İlk başta bu duruma hiç alışamamıştım. Birgün sınıfa yeni gelen erkek bir öğrenci vardı. Adı UZAY! Evet uzayla ortaokuldan beri tanışıyorduk. İlk başta pek konuşmasakta sonradan aramız iyi olmuştu. Hatta o kadar iyi olmuştu ki. Âdeta aileden biriydi artık oda. Annem ve babam kendi oğullarıymış gibi, abim ise kendi öz kardeşiymiş gibi seviyorlardı onu. Birgün tarçınla tanıştırmıştım onu sonra oyun oynamaya tarçına kendi çapımızda değişik egzersizler yaptırmaya başlamıştık. Ailem ile ailesi çok yakın arkadaş olmuşlardı hemen hemen hergün okul çıkışlarında bize gelir bir bir buçuk saat kadar tarçınla oynardık. Yine birgün okuldan eve gelirken bahçede havlama sesi duyduk. Sonra ise bize doğru titreyerek gelen bir köpek. Size yemin ederim orada oturup kucağımda tarçınla saatlerce uzaya sarılı bir şekilde ağladığımı hatırlıyorum.

O an ne hissettim? Gram bilmiyorum. Hüzün, mutluluk, heyecan, korku ve daha fazlası sonu gelmeyen duygu değişimleri. Uzayda tıpkı benim gibi çok sevinmişti bu duruma. Nasıl sevinmesin ki. Oda çok alışmıştı benim tarçınıma. Ah çok pardon benim değil bizim tarçınımıza. Öyle dememi istemişti kendisi, artık onunda köpeğimiş öyle demişti beyefendi.

Yani demem o ki çaresizliğe kapılmamayı tarçınımla öğrendim ben mucizelere inandım uzay' ım ile.

"Kumru!" Arkamdan adımın seslenilmesiyle seslenen kişiye baktım. Emirdi.

"Efendim emir?" Yanıma yüzündeki tebessümle yaklaşmaya başlarken olduğum yerde gelmesini bekledim. Birde ben mi gidecektim.

Emir sınıftan pek samimi olmasamda arada selamlaştığım kişiler arasındaydı. Aslında iyi bir insandı da yeri geldiğinde eğlenmeyi biliyordu. Sadece bir tık tuhaf da denilebilir bazen rahatsız edici hareketleri olduğunda yanına yaklaşmazdım bile. Yanıma geldiğinde

İMKÂNSIZIN AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin