25. AŞKIN BELİRTİLERİ

5.3K 357 120
                                    

Keyifli okumalar.

Burnumun kaşınması ile kaşlarımı çatıp burnumu kaşıdım ve öbür tarafa döndüm. Son birkaç dakikadır yüzümün her yeri kaşınıyordu.

Bir kıkırdama sesi geldiğinde gözlerimi yavaşça açtım. Yan tarafıma döndüğümde elinde bir tüy olan ve gülmemek için zor duran bir Savaş gördüm. Anında baya desibeli bir çığlık atmaya başladım. Bir anda sırıtışı söndü ve dehşetle bana bakmaya başladı.

Hemen kendine gelip eliyle ağzımı kapattı. Kaşlarımı çatıp elini itmeye çalıştım. "Bir şaka yapalım dedik, her zamanki gibi içine ettin çaylak. Aferim sana." Dediğinde elini itip doğruldum. "Kim sana sabah sabah gel bana şaka yap dedi ya? Sayende uykumdan oldum!" Diye söylendim. Aniden üstümden atlayıp yanıma uzandı. "Gidiyoruz, hazırlan."

"Nereye?" Diye sordum. "Sen uyanana kadar konakta bir sürü olay yaşandı." Dediğinde meraklı bakışlarımı ona diktim. "Ciddi misin? Ne olmuş ki?" Diye sordum. "Dedikodu duyunca nasıl da meraklandın ama." Dedi alayla. "Tabii ki, dedikodu bu, boru değil." Bu söylediğime küçük bir kahkaha attı.

"Of hadi gülme." Dedim sitemle. Kahkahasını yavaşça durdurup, "Tamam tamam. Bak şimdi uyanır uyanmaz önce duş aldım, sonra üstümü giyin-" lafını kesip, "Kendinle alakalı olan detayları geçer misin?" Dedim. "Tamam. Avluya çıktım, tabii bizimkilerin hepsi uyanmıştı. Ege, Ömer ve Ceren'den bahsetmiyorum tabii ki de, onlar da hâlâ uyuyor çünkü. Sonra babama bu gece döneceğimizi söyledim. Herkes -Barış ve Aslı hariç- itiraz ettiler. Daha yeni gelmişim, hiç vakit geçirememişiz falan filan. Amacımın zaten bu olduğunu ve şimdi kararımı daha da erkene aldığımı söyledim, yani birazdan çıkacağız. Babamla pek konuşmuyoruz, öyle yani." Diyerek konuşmasını sonlandırdı.

"Yani birazdan İstanbul'a gitmek için yola mı çıkacağız?" Diye sordum. "Evet." Dedi. Saniyeler sonra, "Bu işe karışmak istemiyorum ama onlar senin ailen, böyle katı davranmamalısın." En azından seninkiler hayatta, keşke bunun kıymetini çok iyi bilseydin.

"Ne demek istiyorsun?" Diyerek bana döndü. Aslında beni anlamıştı ama konuyu daha da açmamı istiyordu. "Onlarla aranı bir an da kötüleştirmemelisin demek istiyorum, yani her an her şey olabilir. En basitinden örnek verecek olursam, mesela biz gittiğimizde Esra'ya, babana ya da diğerlerine bir şey olsa, ki Allah korusun tabii. Hiç vicdan azabı duymaz mıydın? Zaman varken ailenle vakit geçirmeli ve her ne olduysa arka planda tutmalısın. Ha tabii ki de sana, boş ver her şeyi unut gitsin sana yapılan kötülükleri, demiyorum. En azından bu şeyleri birazcık daha geride tutup ailenin ve vaktin kıymetini anlayabilirsin. Her şeyin sonu olduğunda en azından kendini suçlayıp hayattan soğumayacaksın. Çünkü zamanında onları böyle arkanda bırakmayıp ve gitmeyip vakit geçirdiğin için." Diyerek sustum.

Savaş'ın düşünceleri bakışları tavana dönmüştü. Böyle birkaç dakika geçti. "Biliyor musun? Haklısın. En azından kardeşlerimle hâlâ vakit geçirebilirim, onlar  bana bir şey yapmadı." Diyerek aniden ayağa kalktı. "Senin böyle konuşmalarına bayılıyorum çaylak." Dedi ve aniden yanağıma küçük bir buse bırakıp hızlıca odadan çıktı. Şaşkınlığımız diz boyu.

Şoka girmiş bir şekilde yavaşça yanağıma dokundum. O az önce beni öpmüş müydü? Her şeye rağmen bunun masum ve teşekkür dolu bir öpücük olduğunu hissetmiştim ama şu an yüzüm domatese dönmüştü. Şu an utançtan ve şaşkınlıktan bayılma ihtimalim çok yüksekti.

Tam on dakika elim yanağımda öylece durdum. En sonunda kendime gelip derin nefesler aldım. Hâlâ kalbim deli gibi atıyordu ve şu an buna lanet ediyordum, çünkü Savaş bana temas ettiğinde -özellikle dudağıyla- kalbim hep böyle oluyordu. "Neden düzgünce teşekkür etmedi ki?" Diye mırıldanıp yataktan çıktım. Banyoya girip rutin işlerimi hallettim ve çıkıp bavuluma yöneldim. Aynanın önünden geçtiğimde gözlerim yanağıma kaydı. "Lanet olsun Savaş." Diye seslice söylenip bavulun yanına çöktüm.

Dolandırıcılar Çetesi Where stories live. Discover now