24. FOTOĞRAF MAKİNESİ

5K 370 114
                                    

Keyifli okumalar.

"Savaş lütfen! Ya alt tarafı fotoğrafımı çekeceksin!" Diye sitem etmeye devam ettim, son birkaç dakikadır yaptığım gibi.

"Hiç uğraşamam çaylak. Hem fotoğraf çekip ne yapacaksın? Kapat telefonu gezip anın tadını çıkar işte." Dedi huysuz ihtiyarlar gibi. Mezopotamya harabeleri'ne geleli yarım saat  olmuştu. Bu sürede buranın her yerini gezmiştik, Savaş sanki turistmişim gibi davranıp bir sürü bilgi veriyordu bu yer hakkında. Bu çok hoşuma gitsede bir türlü fotoğrafımı çekmiyordu. Son birkaç dakikadır bunun için uğraşıyordum.

"Neden selfie yapmıyorsun?" Diye sordu gıcık bir tavırla. "Ya hayır, ondan bol bol çektim. Bana boydan lazım." Dediğimde ofladı ve en sonunda durup, "Ver." Dedi. Zaferle gülümseyip telefonu uzattım. Ağzının içinden bir şeyler mırıldanıp telefonumu aldı. Hemen çekileceğim yerin önüne gidip, "Düzgün çek, ayrıca tek bir tane değil, verdiğim her pozu çek." Dedim. "Emredersin." Diye seslendi bana doğru.

Onu umursamayıp art arda bir sürü poz verdim. En az on tane çektiğine emin olduğumda, "Yeter." Diyerek yanına gittim. Telefonu bana uzattı. Heyecanla alıp fotoğraflara bakmaya başladım. Fakat hiçbiri istediğim gibi olmamıştı. "Ya çok kötü çekmişsin!" Diyerek ofladığım sırada, "Kameran kötü." Cevabını aldım.

Bir kez daha oflayarak taşların birinin üzerine oturdum. Savaş başımda dikilmeye başladı, bu halimin onu eğlendirdiğini biliyordum. "Merhaba," bir adamın sesini duyduğumda başımı kaldırdım.

Bir kadın ve adam vardı, "Rahatsız etmemişsek eşimle fotoğraflarımızı çeker misiniz?" Dedi adam elindeki telefonu göstererek. "Tabii ki," dedi Savaş adamı terslemeyerek. Adam gülümseyip telefonu uzattı. Ardından kadınla beraber bir yere geçip poz verdiler. "Eminim çok berbat çekiyordur." Diye mırıldandığım sırada geri geldiler. Savaş telefonu uzattı, kadın ve adam telefondan fotoğraflara bakarken, "Çok güzel çekmişsiniz. Teşekkür ederiz. Bu arada eşinizle çekebilirim isterseniz."  Dediğinde benden bahsettiğini anladım. Tam ağzımı açıp böyle bir şey olmadığını söyleyecektim ki, "Olur gerçekten." Diyerek kendi telefonunu çıkarıp uzattı. Şaşkınca ona bakıyordum.

Adam telefonu alıp geri çekildi. "Kalk gel şuraya," diyerek fotoğraf çekileceği bir yere geçti. Hemen kalkıp yanına gittim. "Ne yapıyorsun sen?" Diye kaşlarımı çatıp sorduğum sırada beni kendine çekip tek koluyla sarıldı. Dudaklarım aralanırken, "Birazdan açıklayacağım, şu an sadece karı kocaymışız gibi davranıp poz ver." Dedi. Yine bir iş olduğunu anladığımda adama dönüp gülümsedim. Geri çekilip bu sefer Savaş'ın koluna girdim ve kocaman gülümseyip tek ayağımı kaldırdım. Boşta olan elimi kaldırıp barış işareti yaptım. "Her fotoğrafta şunu yapmak zorunda mısın?" Dedi dişlerinin arasından. Ama o da gülümsüyordu. "Her fotoğrafta değil." Diye cevap verip pozu değiştirdim.

Birkaç tane yan yana ve yakın göründüğümüz fotoğraflar çekindik. "Son olarak gel buraya." Dediğinde ona döndüm. Bir anda ellerini yanaklarıma koydu ve bana doğru eğilip dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Yine beni öpüyordu! Yine tuhaf hissetmiştim, heyecandan ve kalp ritmimin maraton koşusundan kalp krizi geçirebilirdim.

Saniyeler sonra geri çekildi. Şaşkınca ona bakarken adam yanımıza geldi, "Çok güzeldiniz, o halde iyi eğlenceler ikinize." Diyerek telefonu verdi ve yanımızdan ayrıldılar. Onlar gider gitmez, "Niye böyle bir şey yaptın?!" Diye kolundan tutup sorduğumda fotoğraflara baktıktan sonra kapattı ve cebine koydu telefonu. "Bu adamı tanıyorum, babamın tanıdıklarından biri. Muhtemelen beni de tanıyor ve birazdan babama gidip her şeyi anlatacak. Bu da yaptığımız anlaşmamızın devam etmesini sağlayacak." Dedi.

"Beni yine öpmen şart mıydı? Bak bu dört oldu!" Diye sitem ettiğim sırada, "İyi işte, beşincinin sonu yatakta biter." Dediğinde durdum ve arkama dönüp yürümeye başladım. "Yeter cidden, tüm eğlencemi batırdın. Gidiyorum ben." Dedim neredeyse ağlamaklı ve bol sitemli bir sesle.

Dolandırıcılar Çetesi Kde žijí příběhy. Začni objevovat