30. FİNAL: KALP SÜRPRİZLERİ

9K 633 550
                                    

Daha fazla bekleyemedim maalesef. Uzatmayıp bölümü sizlere bırakıyorum...

"Lan hadi giyindin mi? Yeter." Aniden kapının gürültüyle açılıp Ege'nin konuşarak içeri girmesiyle -tek o değildi, herkesin girdiğini fark etmiştim- kendimi hızlıca geri çektim. Saniyelerdir Savaş'ı öpüyordum! Ve kendiside bu durumdan memnun kalmış gibi bana karşılık veriyordu. Kısacası, öpüşüyorduk. Tutkuyla, zevkle ve en önemlisi, aşkla.

"Siktir, çok yanlış bir anda geldik..." Barış'ın sesini duymamla utançla arkama döndüm. Yanaklarım kızarmaya başladığı için ellerimle yüzümü kapatmıştım. "Çıkın dışarı lan, harbiden zamanınızın içine sıçayım." Savaş'ın sitemli sesini duyduğumda ellerimi indirip onlara döndüm. Kimsenin gözlerine bakmadan, "Ben dışardayım." Diyerek koşar adımlarla Ömer ile Ege'nin arasından geçip dışarıya çıktım. Hızlıca koridorun sonundaki tuvalete girdim. Avuçlarımı lavabonun mermerine dayayıp aynadan kendime baktım. Tanrım... Ne yapmıştım ben az önce?

Onu öpmüştüm.

Kendi, bilerek isteğimle.

İlk değildi fakat bu sefer ikimizinde duyguları farklıydı. Kaçtığımız adamlar yoktu, eski sevgilim Murat yoktu, birbirimize soracağımız hesaplar ve havuz yoktu. Sadece biz ve duygularımız vardı. İkimizde sorgulamamayı seçip birbirimizi öpmüştük. Savaş bana aşık olmuştu, peki ya ben?

Ben ona karşı ne hissediyordum? Bu saatten sonra bu sorunun cevabını ertelemekten kaçamazdım. Artık her şeyi netleştirmem gerekiyordu. Aynadan baktığım sırada yavaşça başımı dikleştirdim. Bu geceye kadar kendime süre tanıyacaktım. Gece yarısına kadar vaktim vardı, Savaş'ın duygularından emin olmam ve kendimi netleştirmem içindi. Bu gece yarısı hayatım hakkında birtakım kararlara varmam gerekiyordu.

Kalbime yön vereceğim önemli birtakım kararlar...

Yüzümü yıkayarak bileğimdeki saç tokasıyla saçlarımı topladım. Aynadan kabaca kendime baktım. Normalde kendimi kimseyle kıyaslamazdım fakat oldukça basit özelliklere sahiptim. Herkes gibi bir sürü kusurum vardı, onun gibi -dışardan bakılınca- mükemmel bir adam neden beni seçmişti? Sürekli yanında olduğum için miydi? Bunu başkaları da yapabilirdi. Başkaları da onunla basit sebepler için tartışabilirdi. Başkaları benden daha kusursuzdu, neden bana kendini açmıştı? Dışardan basit görünen ama bana çok yük olan hayatımdan mı etkilenmişti? Savaş Demirhan aklımı çok karıştırıyordu. Bu gece vereceğim karardan sonra ailemin yanına uğrayacaktım, en çok merak ettiğim şeyse kalbimle mi gitmiş olacaktım yoksa onu geride bırakan ve hayal dünyasından çıkan Talya olarak mı?

Tuvaletten çıkıp odaya doğru yürüdüm. Tam içeriye girecekken durup konuşmalara istemsizce kulak misafiri oldum. "Gençler bu gece içmeye gidiyoruz, tüm içkiler benden. Yani Savaş Demirhan'ın aşık olduğunu görmüşüz kolay mı bu?" Barış'ın eğlenen sesini duyduğumda birkaç gülme sesi geldi. "Ya zaten Taliya'dan iyisini mi bulacaktın Savaşko'm? Bak ne güzel, artık inkâr etmene de gerek kalmadı, kendi ağzınla itiraf ettin. Biz birazcık anın için sıçmış olabiliriz ama olur böyle şeyler." Dedi Ege.

"Kızı utandırdınız amına koyayım. Neyse bakın burada söylediklerim burada kalacak, dışardan kimsenin ağzından duymayacağım." Savaş'ın sesini duyduğumda alt dudağımı ısırdım. "Sakin ol patron, aşık olduğunu bizden başka kimse bilmeyecek. Bu arada akşam içmek için sabırsızlanıyorum, kahkaha atmam gereken birtakım konular var da..." Dedi Ömer. Son cümlesindeki imayı ya da anlamı anlamamıştım.

"Her ne kadar burada konuşulmayacak konular olsa da Talya Amerika'ya gitmeyecek miydi? Ayrıca onun hislerini biliyor musun Savaş? Sevgi tek taraflı olamaz." Dedi Ceren. Bu cümlelerin ardından kimse konuşmadı. Fakat birkaç dakika sonra, "Biliyorum. Ama üstüne gitmem istemiyorum, eğer bana karşı o da boş değilse elbet kader bizi yan yana getirir." Diyerek Ceren'i cevapladı Savaş. "Ya aşkın tek taraflı olursa?" Bu soru Aslı'dan gelmişti. Aslı'nın Savaş'a olan bir sözünü hatırlamıştım.

Dolandırıcılar Çetesi Where stories live. Discover now