Kurtuluş huzursuzca dolanıyor, ara sıra ofisinin kapısını kilitleyip kilitlemediğini kontrol ediyordu. Koltukta arkasını yaslanmış, saçlarıyla oynayan misafirine dönüp "Sizin bundan haberiniz var mıydı?" diye sordu.

"Tahmin bile edemezdim." dedi Bayan Alkan. "Katya Hanım beni şaşırttı. Belki başından beri Hakan Vult'a odaklanmak yerine Katya Doğdu'yu da değerlendirmeliydik, pardon, Katya Saran. Bu değişime alışmak zaman alacak."

"Şimdi ne olacak?" dedi seyrek, kır saçlı adam. Umutsuzlukla bedenini makam koltuğuna bıraktı.

"Hiçbir şey! 1917'nin Ekim ayında değiliz ya! Saran'ın uzun bir zamana ihtiyacı var, günlük hayatımıza tek etkisi, meclisteki yokluğu olacak. Biz asıl, ara seçime odaklanmalıyız."

"Ah, doğru ya! Bir de o var." dedi Kurtuluş.

Mecliste yalnızca dört parti olmasının sebebi, Sındırlı döneminde konulmuş yüksek barajdı. %10 oy almayan parti meclise giremezdi. Ekin Başak Partisi'nin yaratacağı boşluğu küçük partilerden birisi doldurabilirdi.

"Bizim asıl hedefimiz meclisi üç partiden ibaret bırakmak olmalı."

"Niçin?" dedi Kurtuluş. Bu, ona da mantıklı gelse de müttefikinin sebebini duymak istemişti.

"Makam hırsıyla dolmuş 'yabancı' bir partinin neler yapacağını tahmin edemezsiniz. Tahmin edilemezlik bizim silahımızdır, bize karşı kullanılan bir silah değil."

Kır saçlı adam düşünceli bir şekilde "Babanızın yerini Larende'ye bırakması hepimizi şaşırttı," dedi.

"Evet, o da bunu istemişti, meclisteki dinamiğinizin bozulmasını. Bu dinamik bizim istediğimiz yönde, kontrol edebileceğimiz şekilde bozulmalı. Şu an üç partili durumu korumalıyız."

"Ne yapacağız?"

"Yaz henüz kendini kanıtlayabilmiş bir lider değil." dedi Bayan. "Seçmenler ona güvenmiyor. Parti içerisinde onu istemeyenler çok. Aldığı oyların birçoğunu kaybedebilir. Parti içi muhalefeti ben hallederim. Halk için de sizden yardım isteyeceğim."

"Aslında Yaz Hanım'ın gitmesini istiyorum." dedi adam, düşünceli bir şekilde. "Bahri Bey geri gelmeli."

Kadın, bir artı birin üç etmeyeceğinden bahseder gibi "Böyle bir şey olmayacak." dedi.

"Yaz Hanım başkan olduğu her an tehlikede. Daha dün gencecik kardeşini nasıl zehirlediklerini gördük! Yetenekli bir genç kadın ama sizin kuklanız. Diğer güç odakları onu istemiyor."

"Bir acemi ustalaşana dek ustasını taklit eder." dedi kadın.

"Ailenizin Yaz Hanım'ı bir tilmiz olarak değil, bir piyon olarak yetiştirdiğine eminim."

"Neden böyle düşündüğünüzü tahmin edebiliyorum," dedi Bayan içini çekerek. "Ne var ki Alkan ailesi tek kişiden oluşmuyor. "Ona 'Kış Güneşi' dememizin bir sebebi var."

8. yüzyılın son yıllarında Avarlar dağılma aşamasına gelmişti. İç savaş sonucu başa gelen Teodor Kağan, Hristiyanlığı kabul ederek Frankların himayesine girmek istese de Frankların Avar topraklarına saldırmasına engel olamamıştı. Transilvanya'daki merkezin de Franklarca ele geçirilmesiyle Avarların bağımsızlığı bitirilmiş, servetleri yağmalanır olmuştu. Düşmanları Bulgarlar da durumdan istifade etmişti.

Avarlar direnmiş, 797 ve 802 arasında üç kez ayaklanmış, soylularının büyük kısmını bu direnişlerde yitirmişti, 830 yılında Bulgarların hükümdarı Krum Han'a karşı topraklarını kaybetmişlerdi; birçoğu asimile olmuş, yalnızca pek azı çocuklarının kulağına aslında kim olduklarını fısıldayabilmişlerdi. Yeniden devlet olacakları 1947 yılına kadar önemsiz bir azınlık olarak varlıklarını sürdürmüşlerdi.

Avarya OyunlarıWhere stories live. Discover now