Abicilik

83 8 5
                                    

WuYiFan bana aşırı içten bir şekilde sarılmıştı. Bana sarıldığı dakika içinde bir gariplik oluştu. Kendimi suçlu gibi hissettim. Çok garip olmuştum ona karşı bir kötülük yapmış gibiydim. Beni çözdü ve arabasına bindik yaklaşık 3 saat yol gittik beni evimin önüne götüreceğini söyledi.
-Hayır
Diyerek çıkıştım yurta gitmek istiyordum. Yurda geldik arabadan indim binaya girdim. İçeri girdiğimde saat akşam 19.30 civarlarında idi tahminim yemek yemelerinden taraaftı. ve düşündüğüm gibi oldu yemek masasındalardı. İçeri girdim hepsi oturuyordu. WuYiFan beni kapının önünde bırakıp girmişti. İçeri girdiğimde hepsinin önünde tabakları vardı Tempo harici hepsi susuyordu.
-Ben size söylemiştim o kıza güvenmemeliydiniz bakın hepiniz ortada bırakıp gitti şimdi nerede? Evet cevap yok sizde görüyorsunuz.
-Ben buradayım Tempo.
Ben bunu söylediğimde tüm herkes bana bakıyordu sanki öcü görmüş çocuk gibilerdi şok olmuşlardı.
Taeyang ayağa kalktı. Dara hızla boynuma atladı.
Hepsi bana bakıyordu. Dara bana sarılır iken Taeyang Dara yı geriye çekti. Sanki bir düşmanımışım gibi bakıyorlardı. Hepsine baktım ve
-Nerdeydin, değerli oldu mu? WuYiFan nerede?
-Taeyang ne oluyor neden sinirlisin?
-Cevap ver dedi sanki beni dövecek gibiydi.
-Bende iyiyim saaol.
-Mektupda yazmışsınız ne gereği vardı ki biz o kadar değil miyiz?
-Ne mektubu?
-Hani yazmışsın ya ben WuYiFan'I seviyorum demişsin Jiyong ne?
-Ben Mektup falan yazmadım.
-O kağıt neydi?
-Bilmiyorum.
-Bir dakika sen neredeydin?
-Kaçırıldım.
Tüm hepsi bunu söyleyince şok oldu ama Tempo direk bana çıkıştı.
-Daha mantıklı yalan söyle dedi.
Ben o esnada bileğimden gelen acıyı hissettim WuYiFan bileğimi bağlrken çok sıkmış olamalıydı ki bileğimde yaslar açılmıştı bileğimi tuttum ve sıkmaya başladım ben bileğimi sıkınca derin olan kabuk bağlamış yaralar kanamaya başladı. Ama inatla bileğimi sinirimden halen sıkıyor ve elimle kapatıyordum.
-Ne yalanı ya? Neden yalan söyleyin kaçırıldım.
-Kim ?
Bunu sorunca biraz şaşırmıştım WuYiFan'I söylersem bu sefer gerçekten olay Sehuna gider sehunda WuYiFan'I öldürürdü. Beni dövmesi ve şimdi de bu.
-Bilmiyorum.
-Nasıl ya.
-Bilmiyorum bir kaç gün bir odaya kapalı kaldım sonra uyandığımda aşağıda bir arabada idim. Bn arabadan inince eve doğru yöneldim ve biri koşarak arabaya binip arabayı sürüp gitti.
-Polisi arayalım.
-Jiyong nerede?
-Bilmiyoruz.
-Polisi falan arama önce Jiyong
-Saçamalama sen kaçırıldıysan kağıdı kim yazdı?
Dara; Bu iş iyice karıştı. biri başkanı ve Sehunu çağısın.
Dara bunu söyledikten sonra Taeynag ve ben aynı anda sen sus diye bağırdık.
-Önce Jiyong.
Ben bunu söylerken elim bileğim üstünde duruyordu fakat hissettiğim acı çoğalıyordu. Taeyang benimle konuşuyordu fakat tüm dikkatim bileğimde idi. Tempo yüzüme baktı ve benim dinlemesiğimin farkına vardı ve bileğime doğru kafasını çevirdi. Bileğimden akan kanın farkına vardı ve direk bağırdı
"Taeyang sus" dedi ve bana doğru geldi elimi bileğimden çekiyor ve Boma dönüp acil ilk yardım çantasını getir diye seslendin Dara olduğu yerde zıplıyor ve bağırıyordu kafasını çevirdi ve bir şey yok sakin olun dedi. Tüm herkes başıma toplandı. Tempo bana onun elini sıkmamı söylüyordu.
-Canın acıyor mu?
-Evet.
-Bileğine ne oldu?
-Şey bağladıkları ip gibi birşey çok acıtıyordu ve elimi içinden çıkarmaya çalışırken oldu.
Ilk yardım çantasını açtı ve bileğimde kanı temizledi ve yarabantlarının kapatanayacağını anlayınca direk sargı bezini bileğime sardı olduğumuz yerde yere çökmüş bileğimin kanını durdurmaya çalışıyorduk.
Tempo resmen beni sahiplenmiş gibiydi bir abi gibi davranıyor elinden geleni yapıyordu. Bileğimi sarsılsan sonra ayağa kalktım ve salona geçip oturduk.
Oturduğumuz zaman Tempoya döndüm ve
-Neden bana iyi davranıyorsun?
-Jiyong sana çok değer verirdi ve şimdi sen onu geri dönderene kadar sana ben sahip çıkacağım bir kardeşin kardeşine yapabileceği bir şey olarak sana sahipçıkacak seni ona olduğun gibi teslim edeceğim.
-Onu nerede bulabilirim?
-Bilmiyoruz.
-Bu kağıtta ne yazıyordu?
-Senin WuYiFan'I sevdiğin ve onunla herşeyi bırakıp gittiğin.
-Peki. dedim ve ayağa kalktım.
-Nereye?
-Bilmiyorum, şu an hiçbir şey bilmiyorum.
(Buradaki sokak gezme sahnesinde Snsd T.T.S Baby steps arka plandaymış gibi düşünün.)
Dedim ve evden dışarı çıktım öncelikle sokakları gezmeye başladım , elimi cebime attım ve cebimden telefonum çıktı. Telefonumu açtım ve kalan yüzde 20 şarj ile onu aramaya başladım. Bir, iki , üç.... açan olmadı e bende sokakları gezmeye devam ettim. Bir taksi tuttum ve bu taksi ile şehrin sınırına geldim. Şehrin sınırında bir uçurum vardı ben bu uçuruma hep canım sıkıldığımda bunaldığımda e bir çözüm bulamadığımda gelirdim ve olabildiğine bağırırdım.
Arabadan indim ve uçurumun ev ucuna kadar yürüdüm kollarımı açtım ve alabildiğine bağırdım.
"YETEEEEEEER BIKTIM YETER"
Ben bağırıyordum ve bağırırken ağlamaya başladım. Gözlerimden akan göz yaşlarını durduramıyordum. Ben güçlü olan Lee Chearin şimdi bana ne olmuştu nasıl bu kadar delicesine ağlayabilirdim . Ben ayakta kalmalıydım. Ama yapamıyorum nasıl bu kadar delicesine aşık olabilirim nasıl bu kadar delicesine birinin gülüşüne hasret olabilirim. Nasıl bir insanı bu kadar kıskana bilirim. Nasıl bir insan benim için bu kadar değerli olabilir. Nasıl bu kadar peşinden koşabilecek kadar gururda aşık olabildim. Ben nasıl bir insana bu kadar değer verebildim nasıl ya nasıl bunları sesli sesli şekilde söyler ve en sonunda güçsüzde yere düşer uçurumun tam kenarındadır.

Arkasından bir ses duyar taşlardan dolayısıyla biri ona doğru yürüyordur bunun farkına varır fakat kafasını kaldırmaya korkar ve kafasını önüne eğer korkar. Ona doğru gele kişinin kim olduğunu bilmiyordur ve yanına kadar gelir bu kişi . Ve büyük bir bağırtı duyar bağırtı şudur.

Seul CaddesiWhere stories live. Discover now