1.BÖLÜM -Efdal KUTLAY-

En başından başla
                                    

Babam bizi terk ettiğinden beri, annem pek sevmezdi insanları. İki tarafa hak vermem acımı arttırıyordu belki de ilk başlarda. Daha sonra fark ettim ki, babam annemi değil, annem babamı silmişti hayatından. Daha ben on yaşındayken olmuştu her şey. On iki yaşımdan sonra da alışmıştım artık, annemin her gece başka bir adamla birlikte olmasına.

Düzenli bir ilişkiye başlamıştı on dört yaşıma geldiğimde. Adam otuzlu yaşlarının ortasındaydı. Annemle aralarında taş çatlasa iki yaş vardı. Hep tiksinircesine bakardı bana. Neden olduğunu anlayamadığım bir ifade olurdu hep yüzünde bana bakarken. Bir gün annemle tartışmasını duyduğumda anlamıştım nedenini. Beni yanlarında istemiyordu. Annemle yeni bir başlangıç yapmak istediğini söyleyip, tercih yapmasını istemişti annemin.

İlk başlarda basit sinir krizleriyle başlayan durumum gün geçtikçe ağırlaştı. Annemin o adamı seçmesi yaşamamın anlamsız olduğunun en büyük kanıtıydı. On beş yaşımda, özel yurda göndermişti beni. Huzursuzluk çıkarıp dikkat çekeceğimi düşündüğümden belki de, orada da sorunlar yaşadım. On yedi yaşıma bastığım gün kovmuşlardı yurttan da.

Daha sonrası da malum, hastaneye yatışımla son bulmuştu tüm hayatım. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdığımda bakış alanımı bulanıklaştıran damlalar da düşmüştü. Kafamı dizlerime yasladığımda hâlâ ağlıyordum. Bir süre sonra kesilen göz yaşlarımla birlikte gözlerimde kapanmıştı. Uykunun en masum tonuydum belki de o an.

Gözlerimi açtığımda havanın yavaş yavaş aydınlandığını gördüm. Hâlâ mermer zeminde oturuyordum. Sırtım ve bacaklarım bu pozisyonda oturmaktan tutulmuş, hareket ettikçe yüzümü buruşturan bir ağrı oluşturuyordu bedenimde. Sokakta da insanlar çoğalmıştı gün aydınlanmaya başlayınca. Kimisi işine gidiyordu, kimisi de okuluna...

Hiçbir zaman okulunu sevememiş bir insan olarak özenmiyordum onlara. Okulda samimiyetsiz insanlar topluluğuna katlanmak istemiyordum bir de, aile yaşantımın yanı sıra. Genelde sorunlu bir çocukluk geçirdiğimden olsa gerek, anlaşamazdım orada da kimseyle. Beni merak eden bir veya iki kişi varsa, vardır anca. Daha fazlasını umut bile etmiyordum.

İnsanları inceleme hobime devam ettim usulca. Küçük çocukların bulunduğu arkadaş toplulukları hızla caddede ilerlerken, arka tarafta üç küçük oğlan dikkatimi çekmişti. Sırtlarında boylarından büyük çantalarıyla, şakalaşarak ilerliyorlardı aheste aheste. Onları dışarıdan gören birisi bile okula gitme isteğiyle dolabilirdi bu neşeli hallerinin karşısında.

Arkadan gelen arabayla arkadaşını tutup çeken küçük kahraman hareketlerinden anlayabildiğim kadarıyla arkadaşının omzundan tutup "İyi misin?" diye sormuştu, daha sonra da sıkıca sarıldılar. Hissetti belki de, arkadaşını kaybetme korkusunu. Onları izlerken gözlerimin dolduğunu hissetmiştim istemsizce.

Ağlamak istemediğimden olsa gerek, uzaklaşan çocukları takip etmedi bakışlarım. O sırada da ambulans sesi duyulmuştu sokağın başında. Ambulansın kulak patlatan sesini duyan etraftaki kişiler sokak ortasından, kaldırım köşelerine ilerlemişti. Kimisi ağır adımlarla, belli etmeden, kimisi de hızlı hızlı uzaklaşmıştı ambulansın etrafından.

Biliyorlardı çünkü, içinden çıkacak olan hasta 'Deli' sıfatını taşıyordu. Kısa bir süre önce ambulanstan inen bir hasta kontrolünü kaybedip etraftakilere saldırdığından korkuyorlardı, kendilerine saldırılmasından. Fakat öyle bir şey gerçekleşmeyecekti, çünkü hasta uyutulmuştu. Aynı beni buraya getirirken yaptıkları gibi, onu da uyutmuşlardı.

Pencerenin önünde bacaklarımı toplayıp uzun ve ince parmaklarımı hastanenin biraz tozlu olan camına dayadım. Meraklı bakışlarımı ambulansın önünde gezdirdim hızlıca. O sırada da etraftaki çalışanlar çekildiğinden, yüzünü de rahat bir şekilde görebilmiştim.

Kahverengi saçları vardı, beyaz tenliydi. Yüzü çok solgun duruyordu, uyutulmuş olmasına rağmen yüzünde hoşnutsuz bir ifade vardı. Yüz hatları belirgindi, oldukça dikkat çekici bir görüntüsü vardı.

Uzun zamandır sokağı incelememe rağmen, ilk defa bu kadar genç bir hasta getirildiğini görüyordum. Az hasta gelirdi zaten bu hastaneye, gelenlerde orta yaşlı veya daha ileri yaşlarda kişiler olurdu.

Ambulans görevlilerinin yanlarına yaklaşan hastane çalışanlarına seslendiğini duyunca hızla camı araladım. Camlar korkuluklarla çevrili olduğundan, kolları sökme gereği duymamıştı hastane yetkilileri. Hafifçe araladığım camdan müthiş bir soğuk vücuduma temas ederken ürperdim aniden. Fakat sonra asıl amacımı hatırlayıp, tekrar kulağımı aşağıdakilerin seslerini duyabilmek için aralık olan cama yasladım.

"Hastanın adı Efdal Kutlay. Yirmi bir yaşında, psikolojik travma sonrası aşırı derece anksiyete sorunu."

Ambulans görevlisi durumu kısa ve öz açıkladıktan sonra camı kapattım tekrar. Yeterince soğumuştu zaten oda.

Hasta fazla uzatılmadan içeri sokulduğunda kafamı kurcalayan sorulara daha yenileri de eklenmişti. Psikolojik travma sonrası aşırı anksiyete durumu demişti görevli adam. Lisenin ilk iki senesinde gördüğüm psikoloji dersinden hatırladığım kadarıyla anksiyete, kaygı, korku, gerilim, sıkıntı haliydi. Peki isminin Efdal olduğunu öğrendiğim çocuk, yirmi bir yaşında olmasına rağmen çocuk demem saçma olsa da, ne yaşamıştı da hastaneye yatırılacak kadar anksiyete sorunu yaşıyordu?

Merak ediyordum.

Merakımın ilk defa hayatımda yeni başlangıçlara yol açacağını tahmin edememiştim o zamanlar. Belki de ilk defa bu kadar işe yarar olmuştu kabaran merak duygum. O gün o kapıdan ilk kez çıkmam gerekiyordu, çıktım. Pişman mıyım? Belki. Ama en azından O'nu tanıdım. Ah, bana kendimi güçlü hissettiren, güçsüz adamım. Durumumu düzeltirken kötüleştirmeyi de başaran birisi girmişti artık hayatıma. O zamanlar hissedememiştim, hislerimi unuttuğumdan.

İsmini defalarca yazdığım adam.

Seni, yazmayı unutana kadar yazacağım, isminden bıkana kadar.

Veya sen bana tekrar gelene kadar.

Bak yine yazıyorum;

Efdal KUTLAY.

++++

Merhaba, yeni bir hikayeyle daha karşınızdayım. Lütfen ilk bölüme şans verin. Kurguma güveniyorum açıkçası, sizde bu kurguyu yazarken yanımda olursanız ne mutlu bana :) Her türlü eleştiriye açığım, olumlu olumsuz bütün yorumlarınızı bana bildirmeniz tek ricam. İyi okumalar efenim.

*Hikayede geçen hastane tamamen iç dünyama aittir, bu nedenle belirli bir şehirde de geçmiyor hikayem. İstediğiniz şehir olarak düşünebilirsiniz.

*Multimedya da Efdal KUTLAY vardır, bakmanızı tavsiye ederim.

AKVA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin