17~eksik..

44 2 0
                                    

2 gün geçti.. çok garip.. hayatımda hiç bu kadar uzun bir iki gün yaşamamıştım. Bitmedi. İki gün bitmedi. Düşündüğüm şey şu; bundan sonraki günler nasıl geçecek? Zira bu hiç yaşadığım bir duruma benzemiyor ve hiç bu kadar bocaladığımı hatırlamıyorum.

Uyumak istiyorum ama hiç uyanmadan günlerce.. vakit buldukça da bunu yapıyorum zaten..uykumun arasında çalan telefonumla uyandım. Gözlerimi açmadan telefonu elime alıp açtım.
"Merhaba Muhammed bey.." diyen sesi tanımayınca telefonu kulağımdan çekip baktım. Numara kayıtlı değildi.
"Buyurun" diyerek yataktan kalktım.

Geçen gün CV verdiğim işyerlerinden birisinden aradığını kabul edildiğimi falan söyledi. Yarı uyur yarı uyanık dinledim. Onaylayıp kapattım. Anlaşılan iş bulmuştum. Bu güzel haberdi. Ama canım hiç sevinmek istemiyordu. Telefonu kapatıp sehpaya koyarken halam aradı. Bırakmadan onun telefonunu açtım.
"Efendim."

Sesimdeki uykuyu farketmiş olmalıydı.
"Yine mi uyuyorsun sen? Uyan artık Muhammed, yeter.."

Boynumu ovuluyordum. Gözlerimi biraz daha açtım.
"Uyandım uyandım iyiyim."

"Tamam uyandıysan bana gel bakalım. Ebubekir de özledi seni."

"Ya hala.." diye karşı gelmeye çalıştım ama hiç dinlemedi.
"İtiraz yok. Haydi çık gel bekliyorum."

Telefonu selam verip hemen kapatınca başka bir şey de diyemedim. Sıkılarak yatağımdan kalktım. Odamdan çıkınca annemle karşılaştım. Gözlerime baktı.
"Uyanabildin mi sevgili oğlum?" Dedi imalı bir ses tonuyla..

Hafifçe gülümsedim. Cevap veremeden annem devam etti.
"Hayatının hiçbir döneminde bu kadar uyumadın oğlum sen.. hasta falan mısın?"

"İyiyim annecim. Halam çağırdı ona gideceğim şimdi. Bak uyanığım." Dedikten sonra yanağına bir öpücük kondurdup aşağıya indim. Umut aşağıda telefonla oynuyordu.

"Abicim? Nereye?"

"Halama gideceğim gelecek misin?"

Saatine baktı.
"Olmaz arkadaşlarla anlaştım." Deyince tamam deyip evden çıktım.
Araba yerine yürümeyi tercih ettim. Hava almak belki iyi gelirdi. Saçma! İyi falan gelmeyecekti. Zaten iyileşmesi gereken noktanın ne olduğunu da bilmiyordum. Başıma ne geldiğini, neden 2 gündür uyuduğumu da bilmiyordum. Bildiğim tek şey, benden bir şeyler eksilmişti.

Halama kadar hızlı hızlı neredeyse nefes bile almadan yürüdüm. Önceden düzenli spor yapardım. Belki ona başlamalıydım. Sabahları koşsam belki iyi gelecekti. Belki o eksiği o kadar hissetmezdim.

Halamlara geldiğimde kapı çalmadan açıldı. Halam kameradan görmüş olmalıydı. Eve çıkıp daire kapısında halamı gördüm. Yüzüme baktı.
"Hala şişsin Muhammed.. şu haline bak.."

"Hoşbuldum hala.." dedim muzur bir ses tonuyla..
"Hoşgeldin geç" diyerek beni içeri aldı. İçeride evin en küçüğü Esma dışarı çıkmak için hazırlanmış bekliyordu. Onun büyüğü Ebubekir ise onunla oynuyordu.
"Hayırdır?" Dedim.
"Bu güzellik nereye gidecek?"

"Ablasıyla beraber botanik parka gidecekler."

Gidip yanağından bir öpücük aldım. O sırada ablası sırma çarşafıyla yukarıdan aşağıya indi. Beni görüp, "hoşgeldin Muhammed." Dedikten sonra Esma'nın elinden tuttu.
"Hoşbuldum."dedim.

"Neyin var senin ne bu hal, aşık mısın?" Deyince cevap vermedim. Çünkü bana dediğini düşünmüyordum.
"Hu, sana diyorum Muhammed.." deyince baktım.

"Ne, ben mi aşık mıyım? Hayır tabiki.. ne alaka kim aşık?"

Sırma kahkahasını tutmaya çalışıyordu görebiliyordum. İyice canım sıkıldı.
"Neye gülüyorsun şu anda? Hem saçma sorular soruyor hemde gülüyor.." diye söylendim. Sonra da biraz fazla kızdığımı düşünüp özür dilemek istedim ama sırmanın umrunda değildi.
"Sen cidden aşık olmuşsun." Diyen sırmadan özür dilemeyi düşünürken daha da kızdım.

Sevgili dost..Donde viven las historias. Descúbrelo ahora