10~çare..

54 7 4
                                    

İş yerinde, sabah geldiğim gibi yerime oturmadan acarın olduğu bölüme gittim. O da yeni gelmiş eşyalarını koyuyordu. Beni görünce şaşırdı.
"Hayırdır?" Dedi gülerek.
"Sabah sabah beni rüyanda mı gördün?"

Hiç espri ile cevap verecek havamda değildim. Gece evine gidip konuşmamak için kendimi zor tutmuştum. İçimde hiç geçmeyen bir sıkıntı vardı.
"Biraz dışarı çıkalım mı?" Dedim.
İçeride birileri bardı. Deva ile ilgili başkalarının yanında konuşmak istemiyordum.

Oda ciddileşti.
"Ne oldu?"

"Gel dışarda konuşalım." Deyip çıktım. İş yerinin bahçesine çıktık. Banklar vardı. Acar gidip birisine oturdu. Ben stresten oturamadım.
"Otursana oğlum ne oldu?" Dedi.

"Sizi öğrenmişler. Devanın ailesi mektupları öğrenmiş."

Hiç şaşırmadı. Panik de olmadı. Sanırım bu onun için normal bir şeydi.

"Eee?" Dedi rahatlıkla..
"Öğrensinler. Yanlış bir şey yapmadık ki."

"Onlar öyle düşünmüyorlar."dedim.
"Çok zor durumda kalmış kız.."

Hala gözlerime anlamadan bakıyordu. Sanki onunla boşa konuşuyormuşum gibi hissediyordum.
"Tamam da ne yapmışız ki? Telefonla bile konuşmadık. Zaten benim sana anlatmaya fırsatım da olmadı ama devanın karşısına çıktım ve bana karşı çok da güzel davranmadı. O mektupları yazan o değilmiş gibiydi."

Mektupları yazan oydu ama yazdığı kişi acar değildi. Bendim.. o yüzden acara duvar gibi duruyordu. Ama şimdi olay öyle bir yere gelmişti ki, elini taşın altına koyması gereken acardı. Bunu yaparsa, deva için devanın ailesiyle mücadele ederse, belki o da onu sevecekti. Belki ısınacak, güvenecekti.

"Şu anda ailesi öyle düşünmüyor.." diye başlamıştım ki, Acar sözümü kesti.
"Ne olacak evlendirecekler mi bizi?" Dedi gülerek..

Hala işin ciddiyetinde değildi. Zaten gergindim o böyle davrandıkça daha çok geriliyordum.
"Ciddi bir şey söylüyorum" diye çıkıştım.
"Sizi evlendirecekler mi bilmem ama sen kendini tanıtmazsan, devanın yanında durmazsan, devayı başka bir adamla evlendirecekler."

Yüzüme ifadesiz bakmaya devam etti. Anlamamış gibiydi. Artık idrak etmesi gerekiyordu ama hala boş bakıyordu.
"Anlamadım, ne demek evlendirecekler?"

"Baya bildiğin evlendirecekler. Git o kızın yanında dur. Ailesinin karşısına çık. Bu onun meselesi olduğu kadar senin de meselen.."

Şaşkın ve ne yapacağını bilemez bir eda ile ayağa kalktı. Başı dönmüş gibi gözlerini kırptı.
"Nasıl yani? Karşılarına çıkayım benimle mi evlendirsinler?"

Bu ne saçma soruydu. Evlendirmeyebilirlerdi. Ama evlendirseler ne olacaktı? Yaptığı işin arkasında durmayacak mıydı?

"Ne bileyim? Belki evlendirmezler. Ama sen yanında durursan başkası ile de evlendirmezler."

"Kendimi ateşe atayım yani!" Dedi kaşlarını kaldırarak..

Bir kaç adım atıp, Kendimi tutamayıp ellerimi kaldırarak konuşmaya başladım.
"Ne demek kendimi ateşe mi atayım? O kız mı yansın? Tek başına mı yaptı bu işi? Gerekirse atacaksın!"

"Muhammed sakin ol!" Diyerek o da yükseldi. İkimiz  de iyice geriliyorduk. Biraz daha uzlaşamazsak işin kavgaya gideceğini anlamıştım. O devam etti.
"Benim evlenecek durumum yok! Babam yeni iyileşti. Ayrıca kaç yaşındayız daha! Ne evlenmesi!"

Derdimi anlatamadığım için derinden ofladım. Bir kaç adım atıp geri döndüm. Ellerimi kullanarak hararetle cevap verdim.
"Anlatamıyorum galiba oğlum!" Dedim.
"Sen bu topa girmezsen, sizin yaşadığınız bu olay yüzünden, kızı evlendirecekler. Bak tekrar söylüyorum. Evlendirecekler.. istemediği birisiyle.. elini taşın altına koymak zorundasın!"

Sevgili dost..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin