Bakın bugün tatlı gününde.

'O soruyu bildin diye olmasın?'

İç ses, yeter da!

Vallaha ucuz atlatmıştım. Başka bir soru sorsa hayatta cevaplayamazdım. Ki bu sorunun cevabını bile nereden aklımda kaldığını bilmiyordum. 'Ben sana demiştim.' Hoca bakışlarını sınıfa çevirdiğinde;

"Arkadaşlar! Sizden çok bir şey istemiyorum. Sadece ezber yapmanızı istiyorum. Evet diğer hocalarınız konuları anlayarak öğrenmenizden yana olabilirler ama benim dersimi anlamak istiyorsanız ki istemeseniz bu bölümde boşuna duruyorsunuz. Ezber yapmak zorundasınız! Bakın isterseniz demiyorum, zorundasınız diyorum. İleride kimileriniz cerrah, kimileriniz çocuk doktoru, kimileriniz çocuk cerrahı, kimileriniz belki de kadın doğum uzmanı olacaksınız. Evet bilmediğiniz bir konuyu hiçbir şekilde, hiçbir kimsenin üzerine uygulayamazsınız. Ama şöyle bir durum daha var ki ben 30 yıllık öğretmenlik hayatımda hep bu taktiği uygulamışımdır. Hatta sizinle yaşadığım en basit ama en etkili bir olayı paylaşmak isterim." Dediğinde tüm sınıfın onu can kulağı ile dinlediğini anlayınca büyük bir heyecanla devam etti konuşmasına;

"Çok sevdiğim bir 3. Sınıf öğrencim vardı. Oda bu taktiğimi her zaman saçma bulduğunu söylerdi. Hatta bir gün yanıma gelip; ' Necat hocam ben sizin dediğiniz gibi bu konuları ezberliyorum ama anlamadığım bir konuyu bir hastanın üzerinde nasıl uygulayabilirim ki?' Diye haklı olarak sormuştu. Ben de ona orada bir teklifte bulunmuştum. Birkaç öğretmen arkadaşlarla maketlerden yardım almış ve tüm konuları anlayarak kafasına oturtmuş bir öğrenci ile beraber ona acil bir hasta tatbikati yapmıştık. Aslında iki öğrencininde kafasındaki tüm soru işaretlerini kaldıran bir uygulama olmuştu. O an tek bir şey söyledi. 'Hocam ne yapacağım?' O anki şaşkınlıkla eli ayağı birbirine dolandı, tir tir titremeye başladı asla o günü unutmam. Ona verdiğim tek cevap ise 'yarım saat içerisinde bu hastaya gereken müdahaleyi yap' demiştim. Ve inanır mısınız? O öğrencim, her şeyi anlayarak kafasına oturtan öğrenciden yaklaşık 15 dakika önce bitirmişti işini. Şu anki konumu ise baş hekimlik." Ben şaşkınlıkla hocayı dinlerken birden bire tüm sınıf alkışlamaya başlamıştı. Ondan sonrada dersi somlandırmıştı zaten.

Yanımdaki hareketlilik ile kafamı çevirdiğimde alaz'ın bana şaşkınca baktığını gördüm. 'Dersi dinlemeyeceğim' deyip en arka sıralara giden alaz ne zaman yanıma geldi be?!

"Alfa mısın kızım sen?" Anlamaz gözlerle ona bakmaya devam ederken "ne alaka len?!" Demiştim. "Bu soruyu nasıl hatırladın, kimse cevap veremezken?" Dediğinde dudaklarımı büzüp; "Vallaha ben de bilmiyorum ki bir anda çıktı ağzımdan." Dediğimde gülmüştü. "Hem sen uyumuyor muydun?" Diye sorduğum da "senin adını duyunca kalktım. Harbi he bu senin adını nereden biliyor?" Diye sorduğunda omzumu silkip " Vallaha bende bilmiyorum ki." Demiştim. Kendisi bize tüm konuları ezberlettiği gibi hiçbir öğrencinin adını ezberleme gereğinde bulunmazdı. Ben önümdeki defteri karalamaya devam ederken o da kafasını gömüp uyumaya kaldığı yerden devam etmişti.

○○○

Uraz'dan

İnsan, kendine bazı duyguları yasaklarken o duygulara doğru sürüklenebilir mi?

İnsan, birileri yüzünden hayata karşı kendini soyutlarken, birileri sayesinde tekrar gün yüzüne çıkmayı düşünebilir mi?

İnsan güven duygusunu bir kere kaybettiğinde istemeden de olsa birine güvenebilir mi?

Kaybetme duygusu mesela?

İMKÂNSIZIN AŞKIМесто, где живут истории. Откройте их для себя