Yasavul'un Karısı Part 9

Start from the beginning
                                    

Babası hala tarih vermemişti ama adamın halinden anlamıştı kızı, itiraz etmeyecekti.

Saltuk sevdiğinin cilveli haline, Yasavul deyişine yenilmiş, hayran hayran yüzüne bakardı şimdi.

"Ne yapayım, gayrı dayanamam özlemine." dedi mest olmuş bir gülümseme yerleşirken yüzüne. Eli önce kadının saçındaki boncuğa, sonra da ceylan gözünün kenarına uzandı hasretle. Parmağı perisinin yanağından aşağı kayarken derin bir nefes verip kapadı gözlerini Çolpan.

"Az kaldı sevgilim." dedi adama sarılmadan önce.

Bir süre sıkı sıkı sarılıp yaktıkları ateşi, birbirlerinin nefeslerini dinlediler sessizce. Yorucu bir gün olmuştu, Saltuk'un eli Çolpan'ın saçlarında gezerken kadının gözleri kapanmaya başlamıştı bile. Doyamamıştı ama içine dolan huzura Çolpan. Geri çekilip itti adamın büktüğü dizlerini. Başını sevgilisinin uyluğuna yaslayıp döndü adamdan tarafa.

"Hadi bana çocukluğunu anlat yine." dedi hevesle. "Eski günlerdeki gibi."

Saltuk sevdiğinin heyecanına gülmeden edemedi, gözleri parlıyordu kadının ay ışığında. Savaştan önce çok gece geçirmişlerdi tıpkı böyle. Gerçi, o zamanlar hava daha ılık olurdu ama bu gece gidecek başka yerleri yoktu, idare edeceklerdi.

"Hımm... Ne anlatsam acaba?" dedi kendi kendine, elleri uzanırken perisinin ipek saçlarına.

Çolpan yüzünde tatlı bir gülümsemeyle Saltuk'u, Saltuk da düşünceli bir ifadeyle gökteki yıldızları izledi bir süre. Sonunda aklına gelen anıyla gülmeye başladı adam aniden.

"Ne?" dedi Çolpan merakla. Saltuk'un çocukluğunu dinlemek çok hoşuna giderdi. Kendi çocukluğundan çok farklı, çok eğlenceliydi adamınki. Bir de Çolpan aslında buna çekildiğini fark edemese de anne sevgisiyle doluydu o deli gibi merak ettiği anıları. Çolpan'ın hiç tatmadığı için eksikliğini duyduğunu fark edemediği ama bebekliğinden beri ihtiyaç duyduğu o şefkatti dinlemeye doyamadığı.

"Işık yoktu daha. Misafir gelecekti bir gün. Anam da Erkeç Kapama yapmıştı yemeğe. Zaten bilirsin anamın ne kadar güzel yemek yaptığını ama Erkeç Kapamasını yemedin daha, değil mi?"

Gözleri buluşunca iki yana salladı başını Çolpan. Pek çok akşam Asral Hatun'un hazırladığı aşlardan yemişti aslında ama Kapamasını tatmamıştı daha.

"Söyleyeyim de bir dahaki gelişine yapsın, anamın en iyi yaptığı aş budur. Neyse, anam yemeği pişirip- Hani şu evin arkasındaki avlu var ya? Heh oraya koymuştu soğusun diye. Biz de Sarp'la ön avluda oyun oynardık o sırada. Sarp-"

"Komşunun oğlu." diye böldü Çolpan adamın açıklamasına gerek kalmadan.

Başını salladı Saltuk gülümserken. Kim bilir kaç bahar önce anlatmıştı Sarp'ı Çolpan'a ama sevdiği unutmazdı hiçbir dediğini. Daha önce hiç kimse böyle dikkatli dinlememişti Saltuk'u, kadının gözlerinde gördüğü samimi ilgi okşardı ruhunu.

"Heh, o. O zamanlar küçüğüz tabii, yemek kokularını duyunca dayanamadık ama anam misafire hazırladığı aşa dokunmamıza izin vermezdi. Gidip azıcık yiyecektik kimseye görünmeden. Tam avlunun kapısına varmıştık ki Ayçıl gördü bizi, ben de yiyeceğim, diye mızmızlanmaya başladı. Sussun diye onu da aldık yanımıza."

Saltuk'un saçlarında gezinmeyen elini aldı ellerinin arasına Çolpan. Bir yandan adamın parmaklarıyla oynarken diğer yandan da anılara dalan gözlerini izliyordu mutlulukla.

"Neyse epey bir yedik, artık fark edilmemesi çok zordu aslında ama hiç ellememişiz gibi kapağını kapatıp kaçmaktı niyetimiz. Ayçıl sakarı son anda çömleği devirmeseydi başarırdık belki de ama devrilince her yere saçıldı yemek. Anamın gazabından korkup kaçtık hemen oradan. Hiçbir şey olmamış gibi ön avluya gidip oyun oynamaya başladık yeniden. Göz önünde olursak bizden şüphelenmezler diye düşünmüştük. Akşama kadar kimse fark etmemiş aşın devrildiğini. Üstüne bir de etin kokusuna akbabalar üşüşmüş, iyice mahvetmişler avluyu. Anam misafir sofradayken aşı almaya gidince başından aşağı kaynar sular dökülmüş tabii. O gece misafiri kuru pilavla ağırlayıp göndermek zorunda kaldı anamlar, biz de hiçbir şeyden haberimiz yokmuş gibi masum masum pilav kaşıkladık Ayçıl'la."

Destan - SalPanWhere stories live. Discover now