Cehennemin Semtleri.

4 1 2
                                    

Selen Söğüt'ün günlüğünden;

O arabaya bindik. Altı can, altı yürek, altı beyin olarak.

Kimler mi? Ben tabiki. Takıntılı olduğum platoniğim Arda, onun canı gibi sevdiği ve benim Arda'ya karşı sevgimden bile fazla kıskandığım Zeynep, Arda'nın sonradan gelen kardeşi Şevval, Arda'nın en yakın arkadaşları Kaan ve Ecrin.

Arda hepsini severdi. Korurdu, güvenirdi, inanırdı, sayardı, affederdi.

Beni hiçbir zaman sevmezdi. Korumazdı, güvenmezdi, inanmazdı, saymazdı, affetmezdi.

Biz o arabaya altı kişi bindik.

O araba bizi cehennemin dibine götürdü.

Artık her birimiz, o cehennemin birer semtiydik.

Neler olacak bilmiyorum. Acı çekmeye devam edecek miyim? Bilmiyorum. Onlar acı çekmeye devam edecek mi?
Bu cehenneme altı kişi girdik, yine altı kişi çıkabilecek miyiz? Bilmiyorum.

Ama şunu biliyorum.

Ölmek istemiyorum. Öldürülmek istemiyorum. Burası çok soğuk, titriyorum.

Yarınım yokmuş gibi titriyorum.

Artık soğuktan yanmaya başladım.

Umarım ölmem.

Bugün burada ilk günümüz.

Ve ben donuyorum.

Ecrin yanıyor.

Zeynep mahvoluyor.

Şevval bitiyor.

Kaan kahroluyor.

Arda çöküyor.

Ama şunu anlıyorum. Biz ölemiyoruz.

Biz, hepimiz tanrının üvey evlatlarıyız.

Ölmemize izin verilmiyor, süründürüyorlar ama öldürmüyorlar.

Bu defteri bize tüm bunları yapanlar verdi. Sadece bana bu günlüğü vermişler. Normalde günlük yazmayı sevmem. Pekte beceremem. Fakat bu defteri diğer beş can, beş yürek, beş beyin için, sadece onlar için dolduracağım.

Sizin için cezalılar.

Hepsi sizin için...

Ve Arda... Bu günlüğün ilk sayfasını en çok onun adıyla yazdım ve son sayfasını da en çok onun adıyla yazacağım.

Bu defterin bin doksan beş sayfası var ve bayağı kalın. Neden bu şekilde olduğunu bilmiyorum fakat o adam bana bu defteri hergün az çok doldurmak gerektiğini ve her gün için bir sayfa yazmamı istedi.

Ardından defterin tam yeteceğini ekledi.

Korkuyorum.

Bin doksan beş gün demek, üç yıl demek ve ben korkuyorum.

CEZALILAR! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin