18

1K 87 20
                                    

Gelmiyordu. Hava aydınlanmaya başlamıştı. Saatlerdir açık olan gözlerim ağırlaşmıştı ama kapatsamda dinlenmiyorlardı. Tahtaların gıcırtısını duyduğumda gözlerimi merdivenlere çevirdim. Siyahların adamı hafif ışığı arkasına almış geliyordu.

Gözleri kızarmıştı saçları dağılmıştı. Yaklaşıp yatağın diğer ucuna oturduğunda kokusuna yeni bir koku daha eklendiğini fark ettim.

Bu aylar önce aşına olduğum bir kokuydu. Vodka kokusuydu. Kafasını daha fazla taşımadan kendini sırt üstü yatağa bıraktı. "Ulu" diye boğuk sesiyle seslendi.

Bir şey demeden ona baktım. Kafasını çevirip bana baktıktan sonra geri çevirdi. "Kaçamıyorum. Kaçmak istiyorum ama kaçamıyorum. Sen çok küçüksün ve ilgi çekicisin. Hissettirdiklerin benim için çok değişik şeyler. Bana kaçmayı öğret"

Dedikleriyle gözlerim dolarken yaşlar akmasın diye gözlerimi açıp kafamı başka yerlere çevirdim. Onun dediklerine verebilecek tek bir cevabım vardı. Kısık sesimle "seni istiyorum"diye mırıldandım. İstediğim bir şeyi elde etmiştim ama çok garip bir şekilde başarmıştım. Kendimi bencil biri gibi hissediyordum. Dudaklarım büzülürken "özür dilerim"dedim.

"Ulu" gözlerimi ona çevirdim. Bana bakıyordu. Masmavi gözleri ile bana bakıyordu. "Unutalım, lütfen unutalım küçüğüm" dedikleriyle karnımın içine bir his çökerken garip hissettim. Tarif edemeyeceğim kadar kötüydü. Kendimi içimden teselli edip o hissin biraz geçmesini sağladım.

Bana bakan mavi gözlere bakıp kafamı salladım. "Tamam"dedim. Unutmak istiyorsa unutmalıydım.

Yazıyor. Naptınız​ bakalım. Ben sınavdan çıktım ve ait olduğum yere Ulu'nun çocuksu anlatısına geldim. Uzun zamandan beri yazmadığıma baştan okuyup geldim. Ve tekrar Çetin'e aşık oldum. Çok uzatmak istemiyorum ama buraya bir şey yazmayı çok özlemişim. İyi okumalar. Cok kısa sürede daha uzun bölümde görüşmek dileğiyle

BALIKÇI /GAY/Where stories live. Discover now