Taeyeon dünya-arabasını kullanmaya başladığında Jessica gözlerini kapatıp Sooyoung'dan olmayan tarafa döndü...
Taeyeon'u mu seviyordu!?
Koskoca Komutan Buz hayatında ilk defa birisi için bir şeyler yapmıştı -burada adını söylemekten bahsediyorum- ama o kişi... Onu reddetmişti!
Yani teknik olarak...
Yani... Öyle bir şeyler işte.
"Geldik! Yoona burada ki bir arabanın üzerine düşmüştü. Elimde olan fotoğraflara göre... Güzel bir dış görünüşü var."
"Onun mu? Bizim arabamızın yanında çok çirkin kalıyor."
"Hayır. Araba çirkin. Ben... Yoona'nın pembe alarmını parlatan kişiden bahsediyordum."
"YOONA'NIN PEMBE ALARMI MI VAR!?!?!?!??!"
"Tiffany beni öldürecek."
"Ahh... CSY210- Sooyoung. Sooyoung, herkesin pembe alarmı vardır."
"Yoona'nın ve senin yok gibiydi."
"Benim bile var Sooyoung."
"PEMBE ALARMIN PARLADI MI!?" Taeyeon ve Sooyoung aynı anda bağırıp yerlerinden kalktıklarında bunun bir dünya-arabasını olduğunu ve ayağa kalkacak kadar yer olmadığını unutmuşlardı.
"Ah... Evet."
"Pa-parlıyor. Yok-yoksa sen de mi Taeyeon'u seviyorsun!?"
CSY210... Gerçekten aptalsın.
"Hayır. Yani... Şey. Evet- Kesinlikle hayır... Ama... Ben. Şey... Ah... Ben. KENDİME AŞIĞIM!"
"Ne?"
"Evet. Etrafımda kimse yokken bile parlıyor."
"Saçmalama Komutan." Taeyeon bunun imkânsız olduğunu biliyordu. Yani... İmkânsızdı işte.
"Taeyeon'u sevmiyorsan... Kendini sevmiyorsan... Sen... Komutan... Beni mi seviyorsun?"
CSY210 için bir alkış istiyorum.
Jessica Jung ya da-neden bu kadar çok ismi var ki- her neyse yutkunarak Sooyoung'a baktı.
Başını oynatırken Sooyoung bir mutluluk çığlığı attı.
"Kim Taeyeon'u kim sever ki!?" Sooyoung kollarını Jessica'ya sardığında Jessica şaşkınca somurtan cüceye baktı. Kim Taeyeon'u seven çok kişi vardı bir kere! "Ben de seni seviyorum Komutan!"
En azından... Onlar mutluydu.
