I Was Wrong

283 24 69
                                    

Bakugou'nun ağzından

Saat sabah 7 civarı.

Gece gelen haber üzerine evde duramayıp gecenin 3'ünde hastaneye gelmiştim. Daha doğrusu gelmiştik. Sadece ben değildim onun için endişelenen.
Daha önce bu kadar çok korktuğumu hatırlamıyorum. Birisi için endişelendiğimi bile hatırlamıyorum ve şimdi de sadece yarım saat sürse de bana asırlar gibi gelen dakikalar sonrası onun yanındaydım... Yaklaşık 3 ya da 4 saattir.

Melek gibi uyuyor. Evet gerçek bir melek gibi. Kırmızı ve beyaz renkte olan saçları birbirine hafifçe karışmış, yanakları pembe. Düzenli nefes alışverişleri ile şimdi daha huzurlu görünüyordu. Dokunmaya kıyılamayacak kadar narin ve güzel olan birine neden bu kadar zarar verilebilirdi ki?

Hahah! 2 gün önce onu ezip geçmekten bahseden kişi de bendim.
Ama asla ona zarar vermeye gönlüm el vermezdi. Ayrıca mecaz anlamda onu geçebilmem de neredeyse... İmkansız...
Hayır.
Şansım giderek azalıyor sadece. Gücünün %100'ünü kullanmaya yaklaştığını söyledi, babası olacak o götünden ateş fışkırtabilen yanar dağ bozuntusu 2 numara. Güçlendiği için üzülmem gerekiyor sonuçta o benim rakibim... Ama aşık olmak böyle bir şey demek ki o yüzden onun güçlendiğini görmek karnımda heyecan ve mutluluk karışımı bir his yaratıyor ayrıca burukluk. Bunun nedeni onu geçmemin zorlaşması da denebilir ama daha çok bu gücün ona verdiği zararı görmem.

Ama birisi bana -örneğin At Kuyruğu- ona aşık olduğumu söylediğinde bunu kabul etmek istemiyorum.

Nedeni korkum mu?

Bu korkunun anlamı hislerimin herkes tarafından bilinmesi ve sonra da sevdiğim kişi tarafından reddedilmek ise, evet tam da bu yüzden kabul etmek istemiyorum. En azından başkalarına karşı.

Elini tutmak istiyorum. Ona her şeyin geçeceğini ve onun yanında olacağımı söylemek istiyorum ama onun bana karşı olan hislerini bilemem değil mi? Ya rahatsız olursa? Ama belki de yanına geldiğim geceden sonra bir şeyler değişmiştir.
Belki de At Kuyruğu haklıdır.

Ah, kimi kandırıyorum?

Aşk bir zayıflık.
En büyük zayflığım.

(YN-Sen öyle san BakAgoucuğum)

Kafam tamamen onunla meşgulken ufak kıpırdanmaları sonucu uyanmakta olan Meleze odaklandım tüm düşüncelerimden sıyrılıp.

Yavaşça birbirinden farklı renkte olan gözlerini aralayıp etrafa baktı. Sonra hafifçe bana döndü. Bir an da kalbim göğsümden çıkacakmışçasına atmaya başlayınca içimin mutlulukla dolduğunu anladım. Ama bir o kadar da heyecanlanmıştım. Daha fazla onun soru sorar gibi bakan yüzünü cevapsız bırakmamak için ağzımı araladım.

Ah... Tabii heyecanlıydım. Cümleleri toparlamak zor olacak gibi görünüyor.

-Oh, uyanmışsın. Uyandın. Sen... İyi misin? Ah... Hayır sadece ben değilim burada. Senin şu yakın arkadaşın At Kuyruğu, Deku, Boktan Saç falan da burada ve... Ah hayır tabii ki de tüm gece yanında değildim! Ablan... Ablan da burada ve 2 numara bozuntu- baban da. Baban demek istedim. Neyse şimdi diğerleri de gelir. Sen iyi misin?

-Bakugou... Neler oluyor?.. Neredeyim?.. Hastane?.. Mi?..

-A, tabii sen hatırlamıyor olabilirsin. Dediler. Yani söylemişlerdi... En son yaptıklarınla ilgili hiçbir şey hatırlamıyor musun?

-Üzgünüm ben-

-ÜZGÜNÜM DEME!
Yani... Üzgünüm bağırmak istemedim. Hatırlamıyor olabilirsin. Sorun değil. Evet hastanedesin. Yani olayı ben de bilmiyorum. Baban bir şeyler söyledi sadece. Kendini fazla kaptırdığını ve bu yüzden fazla çalıştığını söyledi. %100'e yaklaşmışsın.

What A Waste~ TodoBakuWhere stories live. Discover now