Yasavul'un Karısı Part 5

Start from the beginning
                                    

"Daha kim onu bile bilmezsin, sen ne istersin onu de hele?"

"Huzur isterim, sürekli haber yollayıp duran boy begleri seslerini kessin isterim. Savaştayız biz, bu adamlar farkında mı bunun?"

Çolpan bir an önce Saltuk'un yanına gitmek isterken yine bu konunun açıldığına inanamıyordu. Babası birkaç ay daha beklese, şu savaş bitene kadar Çolpan'ı rahat bıraksa, her şey kendiliğinden çözülecekti oysa.

"Bırak şimdi bu lafları, sanki savaştan önce çok kabul ediyordun." dedi adam bıkkınlıkla. "Açık konuşasın Çolpan, aklında biri mi vardır?"

Çolpan duraksadı birden. Pek çok kez bu tarz imalarda bulunmuştu Toygar Han ama ilk defa açık açık sormuştu kızına.

"Ya varsa?" diye sordu umursamaz bir havayla. Kalbi deli gibi atıyordu oysa.

Toygar Han gerildi anında. Bütün vücudu kaskatı kesilmiş, sonunda o günün geldiğini fark etmenin huzursuzluğu sarmıştı etrafını. Çolpan her ne kadar farazi konuşuyormuş, umursamıyormuş gibi davransa da, Toygar kızının ağzını yokladığının farkındaydı. Çolpan'ın yıllardır reddettiği erlerden küçük bir oba kurulurdu, tek mantıklı açıklaması da zaten sevdiği birinin olmasıydı.

"Varsa ve bunca zaman önüme getirmediysen ya o ödlektir ya da sen seçiminden utanırsın." dedi Toygar Han dayanamayıp. Her ne kadar kızı bilmese de, önüne Sabarlar'dan bir vahşi bile getirse kabul etmek zorundaydı adam. Yine de diline engel olamamıştı.

Çolpan'ın kaşları çatılmış, yüzü düşmüştü. Ne Saltuk ödlekti ne de Çolpan ondan utanırdı. Babasının kabul edeceğini bilse, ablasının toyunda getirirdi Saltuk'u karşısına ama biliyordu başına gelecekleri.

"Benim aklımda biri var, dedim babam. Onun aklı nerededir bilmem." dedi Çolpan fısıltıyla karışık.

Babasının sevdasının karşılıksız olduğunu sanması daha iyiydi, yıllardır Gökben Başı'yla gizli gizli buluştuğunu öğrenirse Saltuk'a etmediğini bırakmazdı Toygar Han.

Ya da Çolpan öyle sanıyordu.

Oysaki kadının bilmediği çok kalın ipler vardı Toygar'ın elini kolunu bağlayan. Çolpan bu dünyadaki dördüncü ayını bile dolduramadan kaderine dolanan, sadece babasının bildiği ipler... Toygar'ın kızına her baktığında korku ve acıyla dolmasına sebep olan ipler...

Toygar ilgiyle dinliyordu Çolpan'ı şimdi. Onca yıldır şüphelenirdi ama bir türlü laf alamazdı kızının ağzından. Çolpan'ı özgür bırakmak için üstelememişti hiçbir zaman ama sonunda, ilk defa, açık açık konuşurdu kızı.

"Sen deyiver hele şu herifin adını. Ben öğrenirim aklını da yüreğini de."

Çolpan yüzüne yayılan gülümsemeye engel olamadı babasının sözlerinden sonra. Belki anası Çolpan'ın doğumunda öldüğü için, belki de küçüklüğünden beri han olması için Çolpan'ı yetiştirdiğinden, ikilinin ilişkisi hiçbir zaman Tılsım'la Toygar'ınki gibi olmamıştı. Hep bir gerilim, bir mesafe vardı aralarında Çolpan'ın açıklayamadığı. Tılsım babasından bu sözleri duysa umursamazdı bile belki, ama Çolpan için önemliydi duydukları, nadirdi.

"Sağ olasın babam ama vakti değildir. Hele şu savaş bir geçsin, o zaman öğrenirim ben bilmem gereken her şeyi. Oluru varsa getiririm karşına. Yoksa da uygun gördüğün bir obayla yaparız anlaşmamızı." Son kısım yalandı, Çolpan ölse evlenmezdi başkasıyla ama babasının bunu bilmesi gerekmiyordu.

Toygar üstelemeye, yanlışlıkla kızının hayatını mahvetmeye, çekinirdi. Savaş geçsin dediğine göre Gök'e destek olarak gönderdikleri alplardan biriydi muhtemelen. Her ne kadar Kurultay'daki beglerin oğullarını tercih etse de yapabileceği bir şey yoktu. Obası için, Tılsım için ve en çok da Çolpan'ı elem dolu bir hayata sürgün etmemek için kabul edecekti kimi getirirse.

Destan - SalPanWhere stories live. Discover now