I.BÖLÜM: EHLEN VE SEHLEN

Start from the beginning
                                    

Annem tekrar burnunu çekti. ''Sana ulaşamamışlar. Evi aradılar ve açtım. İngilizce konuşan bir kadındı bende anlamadığım için kardeşin Bora'ya seslendim. Mısır'dan arıyorlardı. Seni oraya bekliyorlarmış. Hem de birkaç hafta içinde''

Gözyaşlarım yüzümü ıslatırken yüzüm şaşkınlıkla sevinç arası bir ifadeye bürünmüştü. ''Sen...Ciddi misin anne?'' diyebildim sadece.

Annem ile telefonda hıçkırıklara boğulmuştuk. Yıllarca ne kadar çok çabaladığımı en iyi bilen insanlardan birisiydi ve bu ağlamasının sebebi de buydu. O şirkete ne kadar çok gitmek istediğimi en iyi annem biliyordu.

''Ciddiyim yavrum. Gökçe'yi de alıp bize gelin. Teyzenler de burada''

''Tamam anne'' dedim ve telefonu kapattım. Gökçe telefonu kapattığım anda bana sımsıkı sarılmıştı. Beni sarsıyordu.

''Çok mutluyum senin adına'' dedi neşeyle. Ben ise Maher Zain, Hamza Namira gibi büyük sanatçılarla birlikte çalışacağımı düşündükçe mutluluktan haykırmak istiyordum ancak zaten bütün gözleri üzerimize çekmeyi başarmıştık. Bunu sonraya saklayabilirdim.

Önemli olan şuydu ki; şirkete kabul edilmiştim!

--

Gökçe ile evin önüne geldiğimizde hala sırıtıyorduk. Yol boyunca Mısır hakkında ve şirkette çalışacağım bölüm hakkında konuşmuştuk. Şuan yabancı bir şehre gidecek olmamın verdiği merak ve korku kısmından sadece korkuyu atmak istemiştim aklımdan.

Ailemden ayrılarak uzaklarda çalışacak olmanın verdiği stres ve üzüntü de vardı lakin ben şu an bunları düşünmek istemiyordum. Tek istediğim bir an önce oraya gidebilmekti. Eğer oraya gidersem, bunun bir rüya olmadığına inanacakmışım gibi hissediyordum.

Kapıyı Gökçe'nin tıpatıp aynısı olan kardeşi Çisem açmıştı. Bizden sekiz-dokuz yaş kadar küçüktü ve ergenliği en zirvede yaşayan kişilerdendi.

Çisem, inatçı ve çabuk sinirlenebilen bir yapıya sahipti. Onu ne zaman görsem yüzünde ki ifade asık ve sinirliydi. Karamsarlığı ve inadı yüzünden çok çabuk sinirlendiği için pek fazla mutlu olmaz ve gülümsemezdi. Ancak bu haber onu da mutlu etmişe benziyordu. Yüzünde büyük bir gülümseme ile bizi karşılamıştı.

''Hoş geldin Mısır güzeli'' dedi bana doğru. Bu sözler kıkırdamama neden oldu. Çisem de o sıra sırıtmaya devam ederek ablasına doğru döndü. ''Sen de hoş geldin ablaların en gıcığı''

Bu sözlerle Gökçe hariç ikimiz kahkahalara boğulmuştuk. Çok sürmedi ki yanımda suratını asmış bize bakan Gökçe, kolumu cimcikledi ve bu benim acıyla kolumu tutmama neden oldu.

Kaşlarını çatmış kız kardeşine bakıyordu. ''Dua et bugün mutluyum'' dedi. ''Şimdi kenarıya çekil güzel kardeşim''

Ayakkabısını çıkardı ve Çisem'in yanından geçerek içeriye girdi.

Çisem ile birbirimize bakarak Gökçe'nin ardından kıkırdıyorduk. Ancak kolumu gerçekten çok acıtmıştı!

Çok beklemeden biz de içeriye girdik ve bütün aileyi salonda oturmuş bir halde gördük.

Annem, babam, teyzem, eniştem ve biricik kardeşim Bora. Hepsi büyük bir konuşmanın içindeyken bizi fark etmeleriyle beraber susmuşlardı. Tüm bakışlar bize dönmüştü, biri hariç.

Gözlerim çekinerek ilk babama doğru döndü. Mısır'a gitmemi istemeyen tek kişiydi. Beni oraya gitmemem için engelleyen ve kurslara göndermeyen de babamdı ancak annemin yardımlarıyla bunu başarmıştım ve şimdi de imkansız gördüğü şeye kavuşmuştum.

ABAD: ÇÖL GÜNEŞİWhere stories live. Discover now