I.BÖLÜM: EHLEN VE SEHLEN

50.4K 1.2K 97
                                    

Medya: Asya Yüksel

''Buradan direk eve mi geçeceksin''

Soruyla birlikte yanımda ki Gökçe'ye doğru döndüm. Saat çok geç olmamasına rağmen annem hepimizi eve bekliyordu. Gitmek zorundaydım.

Kafamı evet anlamında salladım. ''Annem bekliyor''

Yürümeye devam ederken, arkamızda kalan kurs binası git gide bizden uzaklaşıyordu.

''Biliyor musun kuzen, bu kadar çabanın sonunda eğer olur da kabul edilmezsen en çok ben üzülürüm'' dedi Gökçe. Yüzünde buruk bir tebessüm vardı. Gökçe teyzemin ortanca çocuğuydu ve aralarında benim en iyi anlaştığım kişiydi. Belki yaşıt olmamızdan kaynaklıydı, bilmiyorum. Ancak o benim kuzenim olması dışında da en iyi arkadaşımdı.

Gökçe ile annelerimiz birbirine çok benziyordu aslında. Ama biz birbirimize hiç ama hiç benzemiyorduk. O esmer iken ben kumraldım. O kara gözlü iken ben yeşil gözlüydüm. Zaten teyzem, Gökçe'nin baba tarafına daha çok benzediğinden bahsederdi her zaman. Ayrıca Gökçe'nin küçük kız kardeşi Çisem'in de bize pek benzediği söylenemezdi.

Yan yana yürümeye devam ediyorduk. ''Biliyorum'' dedim gözlerim giderek yaklaşan otobüs durağındayken. Bu düşünce beni üzüyordu. Yıllarca o şirkete girebilmek için ne emekler vermiştim, Allah bilir. Ancak şirkete başvuralı neredeyse bir sene olacaktı ve ben hala bir cevap alamamıştım. Ne olumlu, ne de olumsuz. Bu beni ümitsizliğe kaptırsa da bir yandan da 'Ne de olsa olumsuz bir şey de duymadın Asya' diyordum kendimi teselli edercesine.

Gökçe'nin telefonu çaldığında durağa neredeyse varmıştık.

Otobüsler arka arkaya dizilmiş, yolcuların binmesini bekliyordu. Bizim otobüs, daha gelmemişti.

Gökçe telefonu çantasından çıkardı ve ekrana bir göz atıp hemen açtı.

''Efendim Teyze'' diye konuştu ve ben direk olarak ona doğru döndürdüm başımı. Gökçe'de bana bakıyordu. Annem onu aramıştı. Tabi ya, telefonumu kursta sessize almıştım ve geri açmayı unutmuştum.

Kendime kızarak çantamdan hızla telefonumu çıkararak ekranını açtım.

15 cevapsız arama!

''Evet yanımda, birazdan otobüse bineceğiz''

Ekranı açarak arayan kişilere baktım.

5 tanesi bilmediğim bir numaraya aitti.

Kaşlarım çatıldığında numaraya baktım dikkatle ve bir tuhaflık olduğunu fark ettim. Numara yurt dışına aitti. Nereye ait olduğuna baktığımda ise donupkalmıştım.

''Ne!''

Gökçe'nin çığlığı ile irkilere kafamı telefondan kaldırdım. Duraktaki insanlar bile ses yüzünden arkalarını dönerek bize bakmışlardı. Ben, şaşkın bir şekilde sevinçle bana bakan Gökçe'ye bakıyordum. Annem her ne dediyse bu onu çok mutlu etmişti. Acaba gördüğüm şey doğru muydu? Gerçekten beni Mısır'dan mı aramışlardı?

''Tamam tamam'' dedi ve telefonu bana uzattı. Ellerim heyecanla titrerken, gözlerim merakla Gökçe'nin üzerine kenetlenmişti.

''Efendim anne''

Annem benim sesimi duyduğu an da burnunu çekti ve neşeyle konuştu.

''Asya'm, şirkete kabul edilmişsin.'' dediğinde sesinden ağladığı belli oluyordu. Ancak ben söylenenleri tam anlamıyla algılayamamıştım.

''Nasıl yani anne?'' dediğimde Gökçe sevinçten dans ediyordu. Normalde bu haline gülmem gerekirken ben telaşla tırnaklarımı yemekle meşguldüm.

ABAD: ÇÖL GÜNEŞİWhere stories live. Discover now