|8|

51 5 0
                                    

"Uyku Vakti, Bu Bir Kabus"

"bizi kurtaramam, atlantis'im"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"bizi kurtaramam, atlantis'im"

seafret // atlantis

Bahar rüzgarları damlara tutturulmuş çanları titreştirerek sıyrılıp giderken ahşap kolonların arasından, topraktan çanak çömlek yaparak eğlenen çocukların cıvıltıları bu tatlı melodiye neşe katmakla meşguldü. Çalışmaktan yüzlerine ölümün izleri çökmüş genç kadınlar o sıralar pek coşkulu akan ırmağın kenarında çamaşırlarını yıkıyorlardı. Gece soğuğunun ardından açan ılık güneş çiçeklerin gerinerek uyanmasına sebep olmuştu. Evin erkekleri işlerine ara verip hanımlarının hazırladıkları sofranın başına geçmiş, ihtiyarlar ağır adımlarla kahvehanedeki diğer dostlarının yanını almıştı. Başkent güzel havanın da rehavetiyle sıradan ve hatta keyifli sayılabilecek bir gün geçiriyordu. Lakin aynısı, o an sarayda bulunan dehşet dolu yürekler için söylenemezdi. Sımsıkı örtülmüş koca koca sur kapılarının arasındaki o ufacık boşluklardan taşlı yolların arasına kan ve kıyamet sızıyordu sanki. Dışarıdaki hiçkimse bir şey bilmiyordu lakin saraya giriş yasağı olduğunu duyanlar bunun pek de hayra alamet olmadığının farkındaydı.

"Hizayı bozmayın!"

Belinde birleştirdiği elinde, meşe odunundan yapılmış ince bir çubuğu baldırına vura vura dolaşan baş kalfa, genç yamakların gergin fısıldaşmalarını yarıp geçtiğinde vakit neredeyse aynıydı. Güneş yakmıyor, rüzgar az ilerideki meyve bahçesinden hoş kokular taşıyarak kapısı aralık odanın içine doluyordu. Burası sarayın yatılı hizmetkarlar için ayrılmış en arka binalarından biriydi. Bir yanında çiftlik, diğer yanında hanedan için özenle yetiştirilen meyve bahçeleri uzanıyordu.

"Size soruları yalnız bir kez soracağım." diye mırıldandı buz gibi ve itaatkar bir sesle. "Ve siz de dürüstçe cevap vereceksiniz." Elindeki ince çubuğun cüssesinin aksine vücutta ne derin yaralar açabildiğini oradaki yamakların hepsi çok iyi biliyordu. Kalfayla göz göze gelip başlarını belaya sokma düşüncesinden bile çekinerek bakışlarını ayaklarına diktiler.

"Dün gece anma yemeği için terasta görevli olanlar kimlerdi?"

Beş genç kız anında bir adım öne çıktılar ancak bakışlarını asla kadına çevirmediler. Baş kalfa hep kısık ve şüpheli bakıyormuş gibi görünmesine neden olacak kadar çekik olan gözlerini teker teker kızların üzerinde gezdirdi ve elindeki çubuğuyla sağ yanına doğru bir işaret yaptı. Zaten korkudan omuzları titreyen kızlar onun elini kaldırmasıyla ürkerek gözlerini yumdular ancak bekledikleri darbe vücutlarına inmeyince kısık bir nefes verip denileni yaptılar. Baş kalfanın gözleri geride kalanlarda birer birer dolaştı. Tepeden topladığı siyah saçları iradesi kadar sıkı bağlanmıştı. Ne düşündüğünü ve ne yapmakta olduğunu asla ele vermeyen bir ifadeyle gözlerini yumup açtı usulca.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 13, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

l o t u sWhere stories live. Discover now