Sabah Deku'dan erken kalkıp ikimiz için kahvaltı hazırladım. Annemle babam hâlâ gelmemişlerdi. İşlerinden dolayı eve gelmemelerine alışıktım. Tuhaf olan Rose da ortalıkta yoktu.

"Kacchan, günaydın." dedi Deku yarı uykulu haliyle. Saçları dağınık, gözleri yarı açıktı. Esnerken bir eliyle gözünü ovuyordu. Sabah sabah uykulu haliyle bile çok tatlı. Bir melekle sevgili oldumda benim mi haberim yok?

"Günaydın." diyip dudaklarına küçük bie öpücük kondurdum. "Sen masaya otur ben geliyorum şimdi." Kafasını tamam anlamında sallayıp iki adım ileride ki masaya oturdu. Eksikleri masaya koyduktan sonra bende masaya oturdum. Kahvaltının başından beri Deku her hareket edince yüzünü buruşturuyordu.

"Bir yerin mi acıyor?"

"Hm hm." dedi. Uykusu henüz açılmamıştı, söylediğimi anladığını bile sanmıyorum.

"Sen uykunu aldın mı?"

"Aldım."

"Pek öyle görünmüyor. İstersen yat dinlen."

"Yok iyiyim ben, hem birikmiş ödevler var. Onları yapmam lazım."

"Sen yat dinlen, ben yaparım senin yerine." Deku başını kaldırıp bana baktı.

"İyide sen ödev yapmaktan nefret edersin."

"Senin için yapcaz bir şeyler." dediğimde gülümseyip tabağına indirdi bakışlarını. Kahvaltı yapmaya devam ederken kapı çaldı. Kapıyı açtığımda savaştan çıkmış gibi olan ikili kesinlikle beklediğim şey değildi.

"Olum noldu lan size?"

"Hiç sorma ve al şu manyak kuzenini yanımdan."

"Ben mi manyağım? En azından ben karakolu yakmaya çalışmadım." Kapının önünde atışan çifte mal mal baktım. Ne karakolu? Ne yakması?

"Geçin içeriye." Içeri geçip kahvaltıya oturdular. Birbirlerine nefret dolu bakışlarla bakıyorlardı. En son bunlar birbirlerinden hoşlanmamışlar mıydı? Noldu şimdi?

"Anlatın bakalım, ne oldu?"

"Ben anlatim-"

"Ben anlatayım, senin bu manyak ötesi kuzenin bizi gözaltına aldırdı."

"Sözümü niye kesiyorsun? Ayrıca ben hiçbir şey yapmadım."

"Hiçbir şey yapmadın mı? Adama kafa atıp kavga çıkartanda bendim zaten."

Pinpon maçı seyreder gibi onları izliyorduk. Bir Rose'a bir Todoroki'ye çeviriyorduk başımızı. Deku'nun en sonunda başı dönmüş olacak ki başını sallayıp konuşmaya daldı.

"Ya düzgün anlatsanıza. İlk Rose anlatsın sonra sen." diyip ikisinide susturdu.

"Şimdi şöyle oldu, biz bir parkta çok güzel bir şekilde vakit geçiriyorduk ki bir adam gördüm. Bana bakıp sürekli göz kırpıyordu. Bende dayanamadım adama kafa attım. Yani bana iş atıyor sandım."

"Aslında adamın kuş sesine tiki varmış. Duyduğu zaman gözlerini kırpıyormuş." diye devam etti söze Todoroki.

"Ya ben ne bileyim adamın tiki olduğunu. Hem tiki varsa niye dışarı çıkıyor.l? Hemde kuşların bol olduğu bölgeye niye gidiyorsun ne adam diye sormazlar mı insana?"

"Sormadan etmeden dalarsan tabii bilmezsin!"

"Ya Allah aşkına sapık adam hiç der mi ben sapığım sana iş atıyorum diye?"

"Eee sonra ne oldu?" Diye sordum. Gayet eğlenceli geçmiş anlaşılan buluşmaları.

"Sonra artık Rose adama nasıl kafa atmışsa adamın burnu kırılmış, şikayet etti bizi. Şansımıza karakolda 50 metre uzağımızdaydı. Bizi gözaltına aldıktan sonra babamı aramışlar. Babam geldi adam tam ikna olurken Rose adamın bir sözüne sinirlenip adama tekrar kafa attı!"

Anlayamadın (Bkdk)Where stories live. Discover now