9

1.3K 126 215
                                    

"SEN ONA AŞIKSIN, SEN ONA AŞIKSIN! TEK BİR SÖZ SÖYLEME."

"DENKI! KES ŞUNU!"

"SEN ONA AŞIKSIN, SEN ON-" Kafasına attığım kalemle sesini kesmişti. Günlerdir bağırarak bu şarkıyı söylüyordu. Dayanamıyordum artık.

"Sana sus dedim değil mi?!"

"Ama sen ona-"

"Eğer tek bir söz daha söylersen gebertirim seni."

"Kacchan? Ne oluyor burda?" Sınıfın kapısında duran Deku'ya baktım. Anlamsız gözlerle bize bakıyordu. Denki sadece benim duyabileceğim bir şekilde konuştu.

"Eniştem gelmiş." Kafasına bir tane yapıştırdım.

"Bir şey olduğu yok. Denki boş boş konuşup beni sinir ediyor o kadar."

"Eniş- ay kankacım ben bu senin koca- yani biricik kankana diyorum ki sen ona aşıksın ama kabul etmiyor."

"Ne? Kacchan birine mi aşık?"

"Kimseye aşık falan değilim. Denki bir yerlerinden uyduruyor."

"Hayır bir yerimde-"

"Denki sus artık!" diye sözünü kestim. Bir kaç kişi daha gelmeye başladığında yerimize geçtik. Denki sırıtarak bana bakıyordu Deku ise suratını asmıştı.

Gün sona erdiğinde bir çoğu odasına çekilmişti. Bense ortak alanda oturuyordum. Saat geç olmuştu ama uyumak istemiyordum. Bir nedeni yoktu sadece uykum gelmiyordu.

Boş boş yeri izlerken Deku'nun yanıma geldiğini fark etmemiştim.

"Kacchan, ne yapıyorsun burda?"

"Uyku tutmadı. Odama gitmekte istemedim." dediğimde yanıma oturdu. "Sen neden uyanıksın?"

"Uyuyamadım. Kafamın içindekiler uyutmadı."

"Ne diyor kafanın içindekiler?"

"O kadar çok konuşuyorlar ki takip edemiyorum. Beni boşver de sen nasılsın? Nasıl gidiyor saplık?"

"Hiç iyi gitmiyor ya. Çok can sıkıcı." dedim dalgaya vurarak. Gülüşüme karşılık o da güldü. "Bir şey sorcam. Hiç sevgilin oldu mu senin?"

"Hayır, olmadı."

"Neden?"

"Gözüm onun dışında kimseyi görmediği için."

"Ne zamandan beri seviyorsun ki?"

"Çocukluğumdan beri."

"Ve o bunu hiç farketmedi mi?"

"Yüzüme bakmıyordu ki farketsin."

"Bu kadar aptal mıydı ki seni göremedi?" dediğimde gülmeye başladı. "Ne gülüyorsun?"

"Hiiiç sadece aklıma komik bir şey geldi." Bende onun gibi başımı arkaya yaslayıp ona baktım. O zaten bana bakıyordu. Bir süre birbirimize baktık. Ne o gözünü kaçırıyordu ne ben. Ama farkettiğim bir şey vardı. Bakışlarında bir tuhaflık vardı. Çok yoğun bakıyordu. Sonunda dayanamayıp gözlerimi kaçırdım.

"Madem uyuyamıyoruz bir şeyler yapalım bari."

"İyi de ne yapabiliriz ki. Hemde gece gece?"

"Bilmem." diyip tekrar ona döndüm. Dönmemle aramızda ki mesafenin ne kadar az olduğunu fark ettim. Gözlerim önce dudaklarına kaydı sonrada gözlerine. Onunda gözleri önce dudaklarıma sonra da gözlerimin üzerindeydi. Bakışlarında ki aynı yoğunluk dursada anlam veremediğim başka duygularda vardı. Sanki gözleriyle bana bir şeyler anlatmak istiyormuşta ben anlamıyormuşum gibi.

Bu sefer gözlerini ilk o kaçırdı. Kısa bir süre tavanı izledikten sonra gözlerini kapattı.

"Biliyor musun?" dedi. "Ona bu kadar yakın olup dokunamamak, hissedememek, öpememek, sarılamamak çok can sıkıcı. Elimi uzatıp elini tutmak, yanında olmak, beraber eğlenmek, beraber gülmek ve onunla yapabileceğim her şeyi istiyorum. Onunla yaşamak onunla ölmek istiyorum ama o bunun farkında bile değil."

"Hiç farkında olmasını sağlamaya çalıştın mı?" Bakışlarını tavandan çekip bana döndü. Yüzünde şaşkın bi ifade vardı.

"Ha?"

"Yani, ona yakın olduğunu söylüyorsun. Hatta elini uzatsan elini tutabileceğini. O zaman neden ona elini uzatmıyorsun ki?" Derin bi iç çekip tekrar tavana baktı.

"Elimi itmesinden korkuyorum. Beni istememesinden korkuyorum."

"Neden itsin ki?"

"Sen, nefret ettiğin kişinin sana aşık olduğunu söylerse naparsın? Onu kabul eder misin yoksa iter misin?" Sorusuyla afalladım. Bunu hiç düşünmemiştim.

"Bilmiyorum."

"O benden bunca zamandır nefret etti. Yüzüme bile bakmadı. Şimdi bana karşı ne hissediyor bilmiyorum bile. Beni seviyor mu yoksa sadece hayatındaki figuran mıyım? Bunu bile bilmezken ona nasıl elimi uzatabilirim ki?"

"Bazen cesur olmak lazım. Sen onun seni itmesinden korkuyorsun ama seni itip itmeyeceğini bile bilmiyorsun. Sadece dene."

"Korkuyorum."

"Korkma. Sadece yap. İlerde yapamadığın için pişman olma, en azından yaptım de. Hem onun senden haberi bile olmadan başkasıyla mutlu olmasını istemezsin değil mi?"

"Çok fena gaza getiriyorsun. Şimdi gidip dudaklarına yapışacağım."

"Git yapış o zaman."

"Bak yapışırım. Göt gibi kalırsın sonra."

"Git yapış lan. Götün yiyorsa yapışırsın."

"İyi. Sen kaşındın." Omuzlarımdan tutup beni koltuğa sırt üstü yatırdı. Ben daha ne olacağını bile anlamadan üzerime çıktı. Bir iki saniye gözlerini gözlerime dikti. Sonra bakışlarını dudaklarıma indirdi. İstemsizce bakışlarım dudaklarına kaydı. Dudakları dudaklarıma kayınca ikimizde gözlerimizi kapattık. İlk başta dudakları sadece baskı yapıyordu. Sonra dudakları hareketlendi. Hiç düşünmeden karşılık verdim. Neden karşılık verdim? Bilmiyorum. Sadece canım öyle istemişti. Ne kadar süredir öpüşüyorduk biz?

Dudaklarımız ayrıldığında ilk gözlerime baktı. Ne tepki vereceğimi ölçüyor gibiydi. Ben ise şu an düşünemiyordum bile. Aklım durmuştu. Aklımı durdurmuştu.

Bir süre daha yüzüme baktıktan sonra üzerimden kalktı. Bir şey diyecek gibi oldu sonra vazgeçti. Koşarak odasına gitti. Ben ise mal gibi kalmıştım. Göt olursun demişti. Göt olmuştum.

***

Şimdi siz tatil oldu yazar kesin bölüm atar fln dediniz. Nah atarım. (Yazarınızı tuhaf fantezileri var çaktırmayın.)

Nys bi güzellik yaptım sonraki bölümde olacak şeyi bu bölümde yaptım. Hadi gene iyisiniz.

But I crumble completely when you cry

Anlayamadın (Bkdk)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें