Saat gecenin üçüydü. Ben yatağımda mışıl mışıl uyurken kapım hayvanca çalınmaya başladı. Söverek kapıyı açtığımda karşımda ağlamaktan gözleri şişmiş, kıpkırmızı olmuş bir Rose beklemiyordum.

"Rose?"

"Katsuki.."

"Ne oldu sana?" Dedim kızı içeri alırken. O hâlâ ağlamaya devam ediyordu.

"Özür dilerim, rahatsız etmek istemedim. Ama dayanamıyorum artık. İçime atmaktan yoruldum."

"Geç şöyle, anlat ne olduğunu." Dedim ve ikimizde yatağa oturduk. "Söyle bakalım, ne oldu?"

"Biliyorsun, benim uzun süren bir ilişkim ve  arkadaş grubum vardı. Her şey çok iyi gidiyordu. Sonra okula yeni bir kız geldi. Çok fazla dışlandığı için arkadaş olmayı teklif ettim, o da kabul etti. Böylece arkadaş grubumuza dahil oldu. İyi anlaşıyorduk fakat o güne kadar. Sevgilim, onu aldattığımı idda edip benden ayrıldı. Ama ben onu aldatmamıştım. Ben onun yıllarca peşinde koştum, arkasından ağladım, haksız olsa bile onu korudum, hep yanında oldum. Onu neden aldatayım ki? Kimden duyduğunu, bu iftirayı kimin attığını bile soramadan terk etti beni. Sadece bununlada kalmadı. Arkadaşlarımı bile benden soguttu. Kendi arkadaşlarını anlarım fakat benim arkadaşlarımı bile bana karşı doldurdu. Tamamen yalnız kaldım. Sonra tüm okulda beni rezil etti. İnsan içine bile çıkamaz oldum. Hayatımı bana cehennem etti. Sonra gruptaki yeni kızla sevgili olmuşlar. Bana sürekli resim ve videolarını atmaya başladı. Öpüştükleriz yiyiştikleri hatta seviştikleri türdendi. Üstelik bunu bana sadece o değil tüm herkes atmaya başladı. Öyle bir hale geldi ki bu durum numaramı değiştim. Ama tüm bunlar devam ediyordu. Bende dayanamadım, buraya geldim. Söyle bana Katsuki, ben bunları hakkedecek ne yaptım?"

Ağzım açık yaşadığı şeyleri dinledim. Normal bir insanın kaldırabileceğı bir şey değil.

"O orospu çocuğunu mahfedeceğim."

"Sana bunları bir şey yap diye anlatmadım. Sadece daha fazla içimde tutamıyordum. Belki anlatmak iyi gelir diye düşündüm."

"Yine de bu onu gebertmemem için geçerli bir sebeb değil."

"Katsuki!"

"Tamam be off." Biraz daha sohbet ettik. Sonra yatağımda uyuya kaldı. Bende rahatsız olmasın diye yerde yattım. Sabah kalkıp kahvaltı yaptık. Rose bu gün daha iyi gözüküyordu. Bu gün hafta sonuydu. Deku büyük ihtimal ya annesinde ya da yurttaydı. Daha dün beraber olsakta özledim.

Kacchan<3: Deku
Naber

Brokoli bırak oni: Iyi Kacchan, sen

Kacchan<3: Iyi bende
Evde sıkılıyorum
Sen evde misin?

Brokoli bırak oni: Hayır
Todorokiyle dışarı çıktık
Kaç zamandır sevgilin var beni sattın diyip zırlıyordu
Bende biraz dışarı çıkarıp gezdireyim dedim
Malûm kendisi sap

Kacchan<3: Hmm iyi yapmışsın
Bi dakka yarım varlık sap mıydı

Brokoli bırak oni: Evet
Niye ki

Kacchan<3: Şimdi sen todorokiyi alıp attığım yere gel
Bende Rose'u alıp geliyorum

Brokoli bırak oni: Ne yapmaya çalıştığını anladım
Tamam getiriyorum

Telefonumu hızlıca cebime koyup Rose'un odasına daldım. Eğer Rose kapıyı kilitlememişse içeri dalmamda sakınca yok. Ve kapı kilitli değil.

"Rose hadi kalk dışarı çıkıyoruz."

"Ne dışarısı ya? Ben gelmiyorum."

"Soran olmadı. Hadi üzerine düzgün bir şeyler giyde gel."

"Neyi varmış üzerimin? Gayette güzel."

"Pembe panterli pijamalarınla dışarı çıkamazsın."

"Yoo çıkarım ki."

"Rose, üzerine düzgün bir şey giyde gel." Kapıyı kapatıp dışarı çıktım. Beş dakika sonra o da çıktı. Bu kadar çabuk hazırlanmasına şaşırmıştım ki sadece üzerini giyip gelmiş.

"Insan bi saçını tarar."

"Ben insan değilim."

"Orasını biliyorum."

Fazla oyalamadan bulunacağımız yere geldik. Bizdan bir iki dakika sonra Dekularda geldi. Deku beni görür görmez üzerime atladı. Yanımda ki Rose'a nefretle bakıp bana gülümseyerek baktı. Bu bakışlar Rose'un umrunda değildi çünkü gözünü ayırmadan Todoroki'ye bakıyordu.

"Katsuki, bu yakışıklı da kim?" Dedi fısıldayarak.

"Sizi tanıştırayım. Bu Rose, kendisi kuzenim olur. Bu da Todoroki, sınıfımızın gereksizi." Diyip kısaca tanıştırdım. Deku dirseğiyle karnıma geçirdi.

"Ayıp deme öyle." Dedi fısıldayarak.

"Ayıpsa ayıp bana ne?" Dedim karşılık olarak. Todoroki Rose'a doğru yaklaştı. Elini tutup önünde eğildi. Sonra elinin üstüne küçük bir öpücük kondurdu.

"Kendimi taktim edeyim. Ben Shoto Todoroki. Peki ya siz güzel bayan?"

"Rose. Sadece Rose." [Sadeceler :')]

"Eee bunlar aldı başlarını gidiyor." Dedim Deku'ya doğru. Hafiften gülümsedi.

"He valla. Napsak bunları yalnız bırakıp bizde şöyle yalnız mı kalsak? Şöyle ara sokaklara doğru gitsek." Dedi çapkınca gözünü kırparken. Yapma şöyle aklımdan hiç iyi şeyler geçmiyor.

"Ara sokağa gerek yok aslında evede geçebiliriz." Dedim ona karşılık olarak bende gözümü kırparken. Yaptığım imayı anlayıp kızarmıştı. Eee Deku bey utanıcakanız benimle uğraşmayın.

Gözlerimi Deku'dan ayırıp gözleriyle birbirlerini yiyen ikiliye döndüm.

"Bizim bir işimiz varda gitmemiz gerekiyor. Siz takılın biraz." Todorokiye yaklaşıp kulağına fısıldadım. "Bana bak yarım piç, eğer onun başına bir iş gelirse senden bilirim. Ona göre." Diyip uzaklaştım. Kafasını tamam anlamında salladı. Rose'la vedalaşıp Deku'yla eve doğru gittik. Hem ev boştu...

***

Lalalalala yine bekletmek yine ben lalalalala

Tek bir şey sorcm. Rose'u sevdiniz mi?

Neyse görüşürüz

Anlayamadın (Bkdk)Where stories live. Discover now