Chapter:33

1.7K 205 24
                                    

Chapter:33

Multimedia: Ahn Miryo...
Not: Geç geldiğinin farkındayım ama sizde biliyorsunuz, bu sıralar oy verme oranları acayip düştü. Yazma hevesim yok ne yazık ki..

♧♧♧

Ondan sonraki zamanlar bir çeşit kabus gibiydi, Seo Jung Hoo için. Miryo'yu red ettikten sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etmesi oldukça zor olmuştu fakat bunun aksine Ahn Miryo sanki ondan hoşlandığını söylememiş gibi davranıyor, yanında yine har zaman ki gibi hareket ediyordu. Gülüyor, espiri yapıyor hatta onunla dalga bile geçiyordu.

Nasıl bu şekilde devam ettiğine bir anlam veremeyen Seo Jung Hoo'nun düşünmesi gereken oldukça önemli başka şeylerde vardı.

Mesela; Dava ettikleri şirketin başkanından aldıkları tehditler. Yenilir yutulur şeyler değildi elbette. Fakat Ahn Taehyun işinde o kadar iyiydi ki yeni bir dava açmaya hazırlanıyordu. Ta ki işin içine Ahn Kahi girip herşeyi mahvedene dek.

Seo Junghoo, Miryo'dan biraz uzaklaşmak için kafa dinlemeye gittiği Seul’de, otelden çıkan Ahn Kahi ve Başkan Kim Ji Hoon'u birlikte görmeyi asla beklemiyordu. Özellikle sarmaş dolaş bir şekilde arabaya binerlerken.

Junghoo resimlerini çekip, babasının en yakın arkadaşı ve kendisinin de bir amca olarak gördüğü Ahn Taehyun'a atmayı düşünse de önünden hızla uzaklaşan araba yüzünden yapamamıştı. Gerçi yapmış olsa, Taehyun'u ne yönde etkileyeceğini bilmiyordu. Belki bunun yüzünden açacağı davayı uzun bir süre erteleyebilirdi. Ve böylelikle Seo Jung Hoo zarar görebilirdi.

Buna kim ne derse desin, bencillik belki. Sadece kendini düşünen Seo Jung Hoo, sadece kendini değil bununla birlikte Miryo'yu ve Ahn Taehyun'un yapacağı bir yanlışı da düşünüyordu aslında. Onların hayatını da mahvetmek istemiyordu açıkçası.

Fakat yaptığı aptallığı davanın fesh edilmesiyle anlamış oldu.

Ahn Kahi, kocasının ofisinden bulup aldığı tüm delilleri birer birer Kim Ji Hoon'a götürüp ortadan kaldırılmasına yardımcı oluyordu. Ahn Taehyun'un bunu anlaması pekte güç olmadı.

Neye üzüleceğini bile bilemeyen adam kocaman bir ikilemde kalmıştı. Yeni bulduğu tüm deliller ortadan kalkmış bununla birlikte bir daha dava açma fırsatı kalmamıştı elinde. Ve buna ek olarak karısının, düşmanıyla birlikte onu aldattığını öğreniyordu.

Hiçbir şeyden haberi olmayan Miryo'ya belli etmemek için o kadar çabalamıştı ki Seo Jung Hoo bile buna inanamamıştı. Tam bir hafta boyunca aynı evde birşey olmamış gibi yaşamaya devam etmiş ama sonunda dayanamamıştı.

" Sana bu işlere bulaşmamanı söyledim! Hepimizi öldüreceksin! "

Ahn Kahi'nin, kocasından yediği sert tokatla birlikte yüksek sesli bağırışı kapının hemen arkasından kulaklarına doldu Seo Jung Hoo'nun. Ardından bir tokat sesi ve acıyla çıkan bir çığlık daha.

Elbette bunları sessizce dinleyen tek kişi o değildi. Miryo, son bir haftadır kuzuların Sessizliği filmini andıran evden böyle bir kıyamet bekliyordu açıkçası. Üzerinde ki kıyafetlere aldırmadan, babasının ikinci kattaki bulunan ofisine doğru tırmanmamaya çalıştı borulara tutunarak.

" Kızımı da alıp gideceğim. Duydun mu!? Burada tek başına ölüp gideceksin. Miryo'yu da alıp gideceğim buradan. "

Annesinin sesi kulaklarına daha net bir şekilde ulaşıyordu attığı her bir adımla. Sesini ilk defa bu kadar korku ve acı çekerken duyuyordu. Onun için endişelenip kendini yukarı çekmeye çalıştı. İçeriyi görmesi lazımdı. Ayakları boşlukta sallanırken, ve gücünü kaybetmişken bu epey zor oluyordu. Elleriyse sürekli kayıp duruyor, bedeninin ağırlığı her geçen saniye daha da artıyordu.

She is a Rainbow. / OMS / (✓)Where stories live. Discover now