Seo Jung Hoo, Gitme! / Chapter:17

2.9K 278 54
                                    


♧ ♧ ♧

İnsanlar azarlanırken bir anda halı desenleri, kitaplıkta ki ansiklopedilerin nasıl sıralandığı, TV ünitesine dizilmiş kaç tane DVD olduğu gibi gereksiz şeyleri neden düşünürler gerçekten merak ediyorum. Onların aksine ben oldukça rahat bir şekilde ayaklarımı önümde ki sehpaya uzatmış bir şekilde sakin kalmaya özen göstererek azarımı yemeye devam ediyordum.

" Vazoyu kırmayı nasıl başardın? "

" Elimden düştü dedim ya sana! "

Yifan, yaklaşık yarım saat sonra olan yemek için hazırlanmış bir şekilde oturduğum koltuğun tepesinde dikiliyordu ve oldukça sinirli görünüyordu. Eli boş gitmek istememesini anlayamıyordum. İlla bir hediye almak gerekiyormuydu ki?

" Şuan 20000 Won'un bana çöpte olduğunu söylüyorsunuz. "

" Bir bakıma, evet. " Bu sefer kendi kendime mırıldandım.

Tabi Baekhyun'un da beni bırakıp arkadaşlarıyla buluşmaya gittiği için bir ceza alması gerekiyordu. Fakat o benim aksime başı eğik bir şekilde suçlu sanki oymuş gibi oturuyordu. Açıkçası onunla ne kadar uğraşmayı sevsem de bunda bir suçu yoktu. Sonuçta eve tek başıma gidebileceğimi bile sormuştu bana. Ve vazoyu düşürüp kıran daha sonrasın da yolun ortasında unutan da bendim zaten.

Baekhyun'un bunda bir suçu olmadığını Yifan'a söylemek istesem de bir türlü konuşmama izin vermiyordu. 20000 Won'un onun için çokta önemli bir para olduğunu sanmıyordum üstelik. Hem eşinin Hongdae'de ki barını işletiyor hem de Kim Ji Hoon'a şirkette yardım ediyordu.

" Hatanın en büyüğü bu işe sizi veren bende olmalı, değil mi? "

Bu atarlı, trip atan ev kadını hallerine daha fazla dayanamayarak sıkkın bir nefes verdim. Hava zaten yeterince sıcaktı ve Yifan'ın bu kadar üstüme gelmesine katlanabilecek gibi değildim.

" Baekhyun'un bir suçu yok. Onu bırakıp kaçan da, vazoyu kırıp çöpe atanda benim. "

Baekhhyun onu korumama karşın şaşkın bir şekilde bana döndüğün de bir süreliğine onu neden önemsediğimi düşündüm. Bir neden bulamadım.

Luhan ve Sehun, yemeğe gitmek için hazırlanmış şekilde merdivenlerden inerken oturduğum yerden kalktım. Onların daha ne olduğundan haberleri olmadığı için sessizce köşeden izlemeye başladılar.

" Konuşmamız bitmedi, hemen otur. "

Yifan tek çıkış yolumu kapattığı için pek dert etmeyerek, önce Baekhyun'un üzerinden daha sonra da koltuğun üzerinden atlayıp ondan kurtulmaya çalıştım.

" Ahn Miryo! "

Fakat Yifan pes etmeyi gerçekten bilmeyen herifin teki olduğu için aniden koluma asılıp beni yeniden Baekhyun'un yanına oturtmaya çalıştı. Canımı acıtmamıştı ama içimde oluşmaya başlayan öfkenin farkına varıyordum. Birine patlamak istemediğim için kaçmaya çalışıyordum sadece.

Birkaç saat önce yeterince şey yaşamış ve fazlasıyla tükenmiştim. Kendimi bir şeyler hatırlamaya çalışmakla yorduğum için başım ağrımaya devam ediyordu. Uzun bir yol geldiğim için de yorgundum. Birde oturmuş Yifan'ın patronluk taslamalarıyla uğraşamazdım.

" Cezalı olduğunu bildiğin halde neden üstüne yeni şeyler eklemeye çalışıyorsun? Cidden ne yapmaya çalışıyordun? "

" Asıl sen ne yapmaya çalışıyorsun? Kendini abim ya da babam falan mı sanıyorsun? "

Başka bir şey söylemek istemeyerek ayaklarımı yeniden ortada bulunan sehpaya uzattım. Dudaklarımı birbirine bastırırken sakin kalmak için kendimi yeterince zorluyordum. Bu kadar öfkelenmesini gerektirecek bir durum yoktu bizim açımızdan. Sanırım yine karısıyla ilgili birkaç problem yaşamıştı ve acısını bizim üzerimizden çıkarıyordu. En iyi açıklaması buydu.

She is a Rainbow. / OMS / (✓)Where stories live. Discover now