Dostlar Gecesi - Mücahit

169 12 3
                                    

Sigaranın külünü boşaltıyor ve o anları, durgun bir ifadeyle anlatıyor.

''Etraf, kan gölüne dönmüştü. Kimse ama hiç kimse, onun yaşayacağına ihtimal vermedi. İçeridekilerin, neyi beklediğini bilmiyorum. Belki ambulansı beklediler, belki de gerçekten öldüğünü düşündüler. Eğer beş dakika daha geç kalsaydım, onu kurtaracak kimse kalmayacaktı."

Bu sözleri durgun bir ifade ile anlattı, Mücahit. Neden o gece mekanda olmadığı ile alakalı bir detay vermese de, tüm yaşananların tahmin edilemeyecek bir ihtimal olduğunu söyledi. Nitekim mekana o gece dönüşü, istisnai bir şekilde erken oluyor. Garip bir şekilde yerde kanlar içinde yatan kadına, kimse müdahalede bulunmuyor.

''Kucağımda çok sayıkladı. Onu uyanık tutmak için, yol boyu konuştum ama o hep, başka şeyler anlatıyordu. Asla anlamadığım şeyler. Anlayamayacağım..  Yol boyunca, kanaması durmadı. Kızılay'a yakın bir hastanede, anlaşmalı doktorumuz var ama saat itibariyle hastaneden çıkmış. Ben arayınca, tekrar geldi. Şafak'ı sedyede gördüğünde, o da yaşayacağını düşünmedi. 'Elimden geleni yapacağım ama çok kan kaybetmiş.' deyip durdu. Beni sürekli, ölümüne ikna etmeye çalışıyordu.''

''O gece herkes, boşuna çabaladığınızı düşünüyordu. Buna o doktorda dahil.''dedim, not defterimden gözlerimi almadan. Söyledikleri ile önümdeki küçük defteri kısa sürede doldurmak üzereydim.

''Acile, bir yığın insan topladım. Kan vermek için saatlerce beklediler. O an aklımda, öleceğine dair hiçbir inanç yok. Mezarını görsem, inanmam. Henüz çok erken diyorum, böyle değil. Böyle her şeyi yarıda bırakarak gidemezsin.''

''Doktorun bir saate yakın, acilde nabzı tutmak için uğraştığı doğru mu?''

''Normal bir hastanede, o kadar uğraşmazlar. Doktor aceleyle yanımdan geçerken, 'Masada kalacak.'dedi. Elinden geleni yapmasının tek yolu var. ''Onu yaşat.'' Dedim. ''Onu yaşat ki, seni yaşatayım.''

Masasından geriledi ve sandalyesine sırtını yasladı. Yanımızdan öylece geçen hizmetli kadın, ikinci kez mekanı havalandırmaya çalıştı. Yalnız mekanın pencereleri olmadığı için, kapıları aralıklı bırakıp ceryan yapmasını sağlayarak havalandırmaya çalışıyordu. Önümdeki ikram tabağını ise, tazelemek için aldı. Odağım, Mücahit'ten bir an olsun ayrılmadı.

''O gece hastanedeydim. Sabaha karşı ameliyattan çıktı. 2 gün de yoğun bakımda kaldı. Müşaade odasına geçene kadar, hastanedeydim ama durumu biraz iyileşince, mekana döndüm. Olayın nasıl olduğunu herkesten duyuyordum  ama ben, Sibel'i dinlemek istiyordum. Bir süre telefonlarımı açmadı. Güler ile konuştuğumda, o geceden beri eve gelmediğini söyledi. Hastaneye de hiç gelmemişti. Nerede olduğunu bilmiyorduk. Kayıp mıydı? Yoksa o karmaşanın içinde korkup, saklanacak bir yer mi aradı, bilemiyorsun.''

''Merak etmediniz mi?''diye sordum, merakla.

''Etmedim.''dediğinde çok rahattı. ''Doğrusu umurumda olmadı, yaptığı büyük bir hata. Sen kalkıp, müşterinden hamile kalırsan, üstelik aldırmayıp, mekanı  birbirine kattıktan sonra da ortalıktan toz olursan, nerede ne halt yediğin umurumda olmaz.''

''Tüm bu olanları, hamile bir kadına yıkmak ne kadar doğru?''diye sordum ama Mücahit'in, beni hayatın gerçek tarafına çekecek sözleri vardı.

''Mağdur edebiyatı yapmaya gerek yok, buradaki kadınların hepsi bilir, bu heriflerin sakat olduğunu. Dışarıda görüşüp, gönül bağı kurulacak adamlar değil bunlar. Çoğu evlidir zaten. Masada bol keseden atarlar ama istediğini alınca, ortalıktan toz olurlar.'' Dedi, arası açık not defterime gözünü iliştirdiğini fark ettim. ''Çok net bir şey söyleyim, burada bir kadına istemediği bir şeyi kimse yaptıramaz. Sibel eğer çocuğu aldırmıyorsa, istediği bir beraberliktir bu.''

''Yine de tüm bu olanların, sebebi olduğunu söyleyemeyiz.''

''Her ortamın bir raconu var. Biz bu kadınları, müşterilerin altına yatsın diye işe almıyoruz. Dışarda ne b*k yediğiyle ilgilenmem ama benim mekanımda, bunun kavgasını yapamaz. Nasıl dışarıda bu pisliğe bulaştıysa, gidip dışarıda bunun kavgasını yapacak. Mekanda olmaz."

"Peki sonrasında hiç haber aldınız mı kendisinden?"

"Almadım."

"Ne kadar süre boyunca haber almadınız?"

"Uzun..Uzunca bir zaman."
*

BEYAZLAR SÖNSÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin