7:"UZLAŞMA"

277 18 8
                                    


Oturduğu sandalye, uzun koridorun en sonundaydı. Bir kalabalığın ortasına bırakılmış ve sabahtan beri, ona ne olacağıyla alakalı bir muhattap bulamamıştı.

Neresi olduğunu bilmediği bir gazinonun, üst katı. Yandaki yemekhanede çatal kaşık sesleri duyuluyor ve biraz önce yemesi için gelen teklifi reddederek, şuan bu seslere maruz kalıyordu.

Yemekhanenin dışında ve sırtı koridora yaslı şekilde, neden beklediğini asla bilmezken öylece duruyor. Biraz önce onlarca kaçış planı aramış ama bulunduğu yerin güvenliği sebebi ile, hiçbirini burada hayata geçirmeyeceğini anlamıştı. Her yerde ona odaklanan gözler vardı.

Kafasını çevirdi ve hemen yanındaki pencereye bakındı. Biraz önce buradan da atlama ihtimalini düşünmüştü ama üçüncü katın, atlamak için bayağı yüksek olduğunun farkındaydı.

Başının hemen yukarısında asılı saatten, sabahın erken saatleri olduğu anlaşılıyor. Yüzündeki kurumuş yaralar ve ellerindeki izler, bir o kadar acımasız. Adeta bedenindeki tüm gücün tükenmesi için hırpalanmış.

Gözleri hep bir arayıştaydı. Tam çaprazındaki odada, onu buraya getiren iki adamın yükselen konuşmaları duyuluyordu.

Ayağa kalktı ve bu sebepsiz bekleyişlerinin amacını aradı. O seneti imzalamaya zorlanırken, aslında her şeyin farkındaydı. Yine de farklı bir şeyler duymak istiyordu.

Mutfağa girişi ile kadınların bakışlarının hedefi oldu. Sorduğu soru ise, kolay terslenecek bir soruydu. "Ben neden bekliyorum?"

"Neden bize soruyorsun?"dedi tam karşısındaki irice kadın. Çenesi ile çaprazdaki odayı işaret etti. "Git oraya sor."

"Senet imzaladım."dedi durgun bir ifadeyle. "İsteyerek değil ama zorlandım. Buraya zorla geldim. Şimdi ne olacak?"

"Ne kadar imzaladın?"

"Bilmiyorum."

Kadın çorbasını kaşıklamaya kaldığı yerden devam etti. Bir cevap vermeyince, Şafak ikinci kez sordu. "Şimdi ne olacak?"

"Neden bize soruyorsun, bir şey bilmiyoruz."

"Biliyorsunuz."dediğinde diğer kadınlarda anlık yemeyi durdurdu. "Buraya gelen ilk kadın ben değilim, muhtemelen. Buraya zorlanarak geldim dediğimde neden sustunuz? Elimden herşey alındı ve yardıma ihtiyacım var. Ne olacağını da bilmiyorum üstelik."

İçlerinden bir tanesi yemekten kafasını kaldırdı ve acımasız bir sesle konuştu. "Sana ne olacağını söyleyeyim, senet imzaladıysan borçlusun demektir. Öyle lafını ettiğin gibi de masumsan, borcunu ödeyip çıkarsın. Borcunu bitirdikten sonra kimse seni zorla tutmaz. Yardım istiyorsun ama seni bulaştıranları tanımayız, aranızda ne geçti bilmiyoruz. Bu yüzden başkalarını bulaştırmaya kalkma."

"O halde bana telefonunu verir misin, polisi arayacağım."

Gülümsedi ve yemeğini yemeye devam etti. Bu açık bir cevaptı.

"Peki veren olur mu?"diye sordu bu kez, hepsine bakarak.

Cevap yok. Açık bir sessizlikte herkes, o yokmuş gibi yemeğine devam etti. Cevabını bu şekilde aldığında, yemekhaneden çıktı.

Telefona ihtiyacı vardı. Onu bu kasvetli yerden çıkaracak biri lazımdı. Karşı odadan yükselen sesleri duyunca, biraz yaklaştı ve kulağını dayadı.

"Bu kızı hiçbir gazinoda yüze satamazsın. Hiçbir mekan almaz, o yüzden inatlaşmayı bırakın. Ben bugün sana yüz bin vereyim, sorun değil ama bu kadını burada çalıştırmaya kalksam ve ikinci gün kaçsa ne yapacağım? Nerede arayacağım? Yıllarca borcu için burada çalışmaya razı mı?"

BEYAZLAR SÖNSÜNWhere stories live. Discover now