2:"KAYIP"

878 30 1
                                    

Ankara / Kızılay

Ankara'nın en işlek caddelerinden birinde, koşar adımlarla ilerleyen genç kadının saçları epey dağınıktı. Koluna girdiği, kızıl saçlı kadın ise kendisinden bir hayli kambur ve sancılı duruyordu. Hastaneye yetişmeye çalışırken tüm gücünü, tüketmiş sayılırdı. Her an yere yığılmaya hazırdı.

"Çok az kaldı, lütfen biraz daha dayan."

Cadde kalabalığında dahi bakışları üzerine, adeta mıknatıs gibi çekmekten kurtulamamıştı. Aynı bakışlar altında, kaçar gibi yürümeye devam ediyordu.

Kızıl saçı yüzüne gölge olmuşken, tutunduğu kadının yüzüne bakmadan sordu. "Kan arkama geçmiş mi, bakar mısın?"

Etrafta süzen bir göz olmadığına emin olduktan sonra süzer gibi baktı. "Hayır geçmemiş, Berna. Çok az kaldı. Koluma tutunmayı bırakma."

Kapalı hava, geceyi saatler sonra üstlenecek ve aynı saatlerde ikiye katlayan bir kalabalık görülecek.
Bu kargaşa kalabalıktan sıyrılmak için iki kadın, var gücüyle son adımlarını attılar.

Metreler kala acil kapısındaki görevli, bir şeylerin ters gittiğini anlamış gibi hızla tekerlekli sandalye getirdi. Yüzündeki boş ifadeyle, kaşlarını çatarak sordu. "Neyiniz var?"

Derin, Berna'nın sandalyeye oturmasını bekledikten sonra kırmızılaşmış koluna baktı. Tüm acısı ve sancısını anlamıştı. "Kanaması var. İlk defa böyle oluyor. Ne olduğunu anlayamadık,  o da bilmiyor."

Doktor sandalyeyi hızla acil girişine doğru yürüttüğünde, elinde çantalarla hızlı adımlarla takip ediyordu. Uzunca hastane koridorunun sonunda, sedyelerle dolu odanın perdesini çekti. Kızıl saçlı kadını sedyeye yatırmak için, tüm gücüyle çabaladı.

Yanına herhangi bir yardımcı yoktu. Buna rağmen sol koluna yaptığı iğne ile serumu dakikalar içinde bağladı.

"Hemen geleceğim."diyerek ayrıldı.

Hızlı adımlarla perdeyi çekip ayrıldığında, perdenin diğer tarafında kalmışlardı. Kızıl saçlı kadın uzandığı yatakta tüm acısına rağmen, minnettar gözlerle karşısındaki kadına bakıyordu. Onda gördükleri ise endişe ve meraktan öteye gidemiyordu.

"Gazinoya..."

"Çok acın var mı?"diyerek araya girdiğinde, kızıl saçlı kadın devam etti. "Beni dinle, Derin."

"Acın var mı?"

"Bu gece o sahneye çıkamazsam, herşeyi mahvetmiş olurum."

Kızıl saçlı kadın, adeta seçtiği kelimelerle, arasına sessizlik örüyordu. Derin'in tekrar araya girmek için aldığı nefesi koluna tutunarak kesti. "Beni anla lütfen..."

"Şuan senden önemli bir şey yok."

"Benim için hiçbir şey bu geceden önemli değil."

"Bugün istesen de hastaneden çıkamazsın, doktorlar izin vermez. O halde ne diye hâlâ Gazinoyu düşünüyorsun?"

"Benim için önemini kimse bilmiyor. Bu gecenin tekrarı olmaz. Senden tek bir isteğim var."dedi etrafa bakınarak. "Benim yerime çıkmanı istiyorum."

Anlamsız şekilde ifadesi çatıldı. "Ne?"

"Duydun, tek bir gece. Derin, tek bir gece ve bu iyiliği bana yapmak zorundasın." Acı içinde karnını tuttu ama acıları bugün son bulacağından habersizdi.

BEYAZLAR SÖNSÜNWhere stories live. Discover now