8.Bölüm "Gelecek için atılan adımlar" (Düzenlendi.)

7K 358 51
                                    

Okunma sayısına göre verilen oy ve yorum gerçekten çok az. Ben de emek veriyor, emeğimin karşılığını ufacık da olsun almak istiyorum. Bir tuşa basmak inanın zor değil.

Hadi parmaklar yıldızlara.

Şimdiden iyi okumalar...

[Seksendört-Anlayamazsın]

Günler haftaları peşinden sürüklerken, geçen bu zamanda elbette ki hayatımızda değişen şeyler olmuştu. Zaman hiç şüphesiz bizi de etkilemiş, bir çok şeyi de değiştirmişti. O günün üzerinden tamı tamına üç hafta geçmişti. Tüm sorunları ve içimize dert olan konuları o zamanda bırakmış kendimize yepyeni bir sayfa açmıştık.

Ilgaz ile olan ilişkim çok güzel gidiyordu. Yaşanılan son olaydan sonra daha fazla üzerime düşmüş, aklıma kötü düşüncelerin yer etmesine izin vermemişti. Benimle bir babanın bebeğiyle ilgilendiği gibi ilgileniyordu. Böyle güzel sevilmek dile getirmesem de hoşuma gidiyordu açıkçası. Sevdiğim adamla olan bu ilişkide sessiz kalmayı tercih ediyordum çoğu zaman. Dile getirilen çoğu şeyin kısa zamanda bozulduğuna inananlardandım.

Herkese susuyorsam, Ilgaz'a da bir o kadar konuşuyordum. Aramıza mesafenin girmesine izin vermiyordum. Korkularım devam ediyordu ama bunu hiçbir zaman belli etmemeye çalışıyordum. Bu korkuların gün yüzüne çıkması şüphesiz aramızda aşılamayan sorunları ortaya çıkarıyordu.

Yine de her şeye rağmen mutluydum. Mükemmel bir adama ve ilişkiye sahiptim. Ilgaz, dualarımın cevabının vücut bulmuş haliydi. Ettiğim duaların kabulünü yaşıyor, sonuna kadar hissediyordum. Ve ben Allah'a dualarımı kabul ettiği için her gece teşekkür ediyordum.

Parmaklarımın arasında çekiştirdiğim pipetle oynamayı bırakıp gözlerimi kendi aralarında konuşan arkadaşlarımda gezdirdim. Şansımız ya hepimizin ders saatleri ve okul çıkış saatleri uyuşuyordu. Bu yüzden sözleşmiş, okul çıkışı bir kafede buluşmuştuk.

Ela başını Eda'nın omzuna yaslamış uykusuz, baygın bakışlarını konuşan Seray'ın üzerine dikmişti. Eda da pürdikkat Seray'ı dinliyor aynı zamanda önündeki tatlıdan ufak çatallar alıyordu. Ahu ise sessizdi. Arada telefonuna diktiği bakışları çoğunlukla etrafta geziniyordu. Onun bu sessizliğine alışıktık. O neşesi, Mirza abi gittiği zaman kaybolmuştu bana göre.

Hatırlıyordum da, etrafında deli gibi pervane olduğunu. Renkli renkli kıyafetlerle kendisini Mirza abiye göstermeye çalıştığını. Üzerine giydiği koyu renk kıyafetlere baktım. O renkli kız gitmişti, Mirza abi gittiğinden beri.

Seray hararetli bir şekilde eğitim hayatının ne denli zor olduğundan bahsediyor, farkında olmadan ellerini bir o yana bir bu yana savuruyordu. İyi veya kötü bir şeyler anlatırken dışarı yansıttığı heyecanı, çocuksu yanını hala diri tuttuğunun kanıtıydı.

Benim gibi çocukluğunu kaybetmemiş olmasına seviniyordum içten içe.

"Sakin ol şampiyon, hala birinci olman için geç değil." dedi, Ela. Gözlerini açık tutmakta zorlanıyordu konuşurken. Dersler onu bir hayli yoruyor olmalıydı.

Eda "Güzelim sen niye bu birinci olma meselesini bu kadar kafaya taktın ki?" diye sordu. Benim sormak için ağzımda biriken sözcükler onun ağzından fırlarken, bakışlarım cevap vermesini beklediğim Seray'a kaydı.

"Çünkü bölüm birincisi olmak şu an istediğim en çok şey. Bana rakip olan kıza acayip sinir oluyorum. Ne yani onun birinci olmasını mı izleyeyim?" dedi, hırsla Seray. Bu birincilik muhabbetini fena halde kafasına taktığı belliydi. Onu hiç bu kadar hırslı görmemiştim.

HAZAN VAKTİKde žijí příběhy. Začni objevovat