7.Bölüm "Duyguların Esiri" (Düzenlendi.)

7.7K 433 102
                                    


Okunmaya göre verilen oy gerçekten çok az. Benim de emek verdiğimi göz önünde bulundurun. Bir yıldıza basmak bu kadar zor olmamalı. Sizin oylarınız ve yorumlarınız, benim yazma isteğimi de bir o kadar arttırıyor. O yüzden oylarınızı ve desteklerinizi esirgemeyin.

İyi okumalar..

[Turuncu Gökyüzü - Saçlarına düşmüş yıldızlar]

Seray'a hiçbir şey demeden kendimi eve atmış ve anneme görünmeden odama girip kapıyı kilitlemeyi başarabilmiştim. Zihnimin bana oynadığı bir tür oyun gibiydi bu yaşadıklarım. Neresinden tutarsam tutayım bir türlü kavrayamadığım düşüncelerim omzuma yüklenilen en ağır şeylerden biriydi. Çok şey düşünürdüm çoğu zaman. Küçük bir durumu bile gözümde büyütür, onu düşünce denizimde acımasızca boğardım.

Oysa şuan ne düşüneceğimi bilemeyen bir yabancı gibi hissediyordum kendimi. Öyle yabancılaşmıştım ki benliğime, yaşadığım tüm bu duygu karmaşıklığı bana kim olduğumu unutturmuştu. Ben böyle biri değildim. Duygularımın beni hapsetmesine izin vermez, hep bir çıkış yolu bulurdum. Şimdi ise hapsedilmiş gibiydim. Duygularımın esiri olmuş, günden güne çürür olmuştum.

Oturduğum yatak beni içine çekerken ellerim saçlarımı buldu. Parmaklarım acımasızca her bir tutamını kökünden koparmak istercesine çekerken, bunun canımı yakmasını bekledim. Ama aksine rahatlatıyordu.

Ilgaz'ın o son bakışı düşerken gözlerimin önüne, derin bir nefes aldım. Kendini tam anlamıyla açıklayamamanın verdiği huzursuzluk tüm yüzüne yansımıştı o an. Durduramamıştım kendimi. Düşüncelerimin beni ele geçirmesine izin vermiş, Ilgaz'a konuşma hakkı tanımamıştım. Sessiz kalmıştım çünkü kırgınlığımı anlasın istemiştim.

Gözlerimi kapattım. Kendimi geriye doğru bıraktım. Sırtım yatağı bulurken tüm bu düşüncelerden uzaklaşmak için uyumak istedim. Saatler önce bedenime sinen yorgunluk sonunda kendisini gösterirken uyuyakalmam pek zor olmadı. Sevdiğim adamın göğsünde uyuma isteği içimde bir yerlerdeyken, yalnız olduğumu hatırlattım kendime. Yalnızdım, şuan beni sahiplenecek olan tek şey üzerinde uyuduğum bu yataktı. Çok geçmeden ise uykunun beni saran kollarına bıraktım kendimi.

.....

Daldığım uykunun arasında belli belirsiz ayakta duran zihnimin parçalarıyla üstümün örtüldüğünü, saçlarımın arasında dolaşan parmakları hissettim. Parmaklar tanıdık ama bir o kadar da yabancıyken, bedenimi sakinleştiren bu etkinin sahibini görmek için gözlerimi açmaya çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü göz kapaklarım birbirine yapışmış gibiydi adeta.

"Anne, sen misin?" dedim mırıltıyla. Ama sonrasında zihnim bana kapının kilitli olduğunu ve akşam beni uyandırmak için gelen annemi kapıdan geri gönderdiğimi hatırlattı. Bu ihtimal aklımdan elenirken, babamın da olmayacağını bas bas bağıran benliğim içimde ayaklanan endişeyi bastıramadı. Gözlerimi açmalı ve hala saçlarımda gezen parmakların sahibine bakmalıydım.

Korkuyordum çünkü odada yalnız değildim. Korkuyordum çünkü yanımda biri vardı. Tamamen ayıldığımı hissederken korkudan nefesimi tuttuğumu yeni yeni fark ediyordum. Derin bir nefes çektim içime. Burnumun direğini sızlatan tanıdık kokuyla bedenim titredi. Rüzgar onun kokusunu mu getirmişti bana diye sormak istedim kendime. Hayır ya da gezegenin her tarafını Ilgaz'ın kokusu sarmış olmalıydı.

Onun şuan yanı başımda durduğuna inanamıyor, inanmak istemiyordum. Bu imkansızdı, onun benim odamda olması.

"Ilgaz" diye fısıldadım. Sesim odanın içerisinde yankılanırken, cevap alamadım. Üstelik saçımın diplerinde hissettiğim dokunuşlar da kesilmişti bir anda. Hayal mı gerçek mi anlayamadığım bir olayın içindeydim. Yakarışım saniyeler geçmesine rağmen cevapsız kaldığında, açılmak için direnen göz kapaklarım tekrardan sıkıca kapandı. Acıyı kaskatı kesilmiş derimin her bir ücrasında hissedebiliyordum.

HAZAN VAKTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin