doksan sekiz'

20.2K 1.3K 271
                                    

☆yıldızlamayı unutmayalım ☆

Yorumcukları göreyim 😳

Yorumcukları göreyim 😳

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

💧

Rüzgarın yaprakların arasından süzülen hışırtılı sesi, kulaklarıma doldu. Emre kaskatı kesilmiş, sadece bana bakıyordu. Huzursuzca ellerimi kollarıma sarıp kendimi koruma ihtiyacıyla sarmalandım.

"Üzgü-"

"Anlamıyorum." dedi başını sallayarak. "Ahu neden böyle bir şey olsun? Anlamıyorum."

"Çok özür dilerim... Senin başına gelen en kötü şeyim. Asla mutlu olacağın bir kelime kurmuyorum. Hep sorunlar... Hep! Benden sadece bir şey istedin, belki de onu bile veremeyeceğim sana... Baba bile olamayacaksın."

Konuşmam bittiğinde dudaklarımın arasından bir hıçkırık fırladı ama gözyaşımın düşmesine izin vermedim. Emre sadece bir adım atıp elimi tuttu ve beni peşinden sürüklemeye başladı.

Hızına yetişemeden adımlarım birbirine girmeye başladı.

"Emre ne yapıyorsun?" diye bağırdım. "Dur, bir şey demedin..."

"Boş konuşuyorsun artık, yoruldum." Kahvaltı yapacağımız mekanın önüne geldiğimizde ahşap kapıyı ittirdi ve bir zil sesi duyuldu. "Kahvaltını yapacaksın..."

"Ne dediğimi duydun mu sen?"

"Abla bizim masaya iki kişilik serpme kahvaltı."

Kasanın arkasındaki kadın şaşkınca birleşen ellerimize baksa da elindeki bezi kenara bırakıp "Tabi..." diye söylendi.

Emre durmadı. En köşedeki masaya kadar beni sürükleyerek götürdü ve mekana arkamızı döneceğimiz bir şekilde yan yana oturduk. Beni duvar kenarına oturttu.

Yutkunup ellerimi bacaklarımın üstünde birleştirdim.

Emre bana doğru dönüp oldukça sessiz bir şekilde konuşmaya başladı.

"Hastaneye gideceğiz." dediğinde korkuyla gözlerimi ona çevirdim. "Bakma öyle, kafanda kurup kurup delirmene müsaade etmeyeceğim. Burada mideni adamakıllı dolduracaksın ve sonra da doktordan gerçekleri öğreneceğiz."

"Hastane sevmiyorum... Ayrıca bunu seninle de yapmak istemiyorum."

"Nedenmiş?"

Masanın üstüne koyduğu saat olan bileğine tutundum. Diğer eli de önüme gelen saç tutamını kulağımın arkasına ittirdi.

"Emre ya..."

"Bak umurumda değil. Yemin ediyorum, nasıl olursan ol. Benim en önemlim sensin Ahu... Hamile kalamayacak olman, benim sana olan duygularımı değiştirmez ama şu gözlerini doldurma artık, dayanamıyorum."

Birkaç genç kızın masaya kahvaltılıkları getirmeye başlamasıyla gözlerimi pencereden dışarı  çevirdim.  

Emre'ye çok haksızlık yapıyordum.

YAKININDA +18 (YARI TEXTİNG) (ASKIDA)Where stories live. Discover now