~5~

36.3K 1.8K 754
                                    

Telefonumun çalma sesiyle gözü kapalı şekilde telefonuma ulaşmaya çalıştım. Bu saate hangi dingil arıyor olabilirdi ki?

"Alo?"

Cızırtılı sese karşı kulağımı telefondan uzaklaştırdım.

"Yarim?"

Gelen tok erkek sesiyle gözlerim fal taşı gibi açıldı. Oha lan kim bu?

Yatakta doğrulmaya çalıştım. Ama geriye düştüm. Sonra zar zor kalktım ve telefonu iyice kulağıma yaklaştırdım. O ses neydi lan!

Arizona kertenkelesi gibi hareketler yaptığıma göre artık konuşmam gerekiyordu. Arayan kişiyi görünce şaşırmadan edemedim. Bunun sesi böyle mi be?

"Sapık?"

"Ya bak olmuyor ama böyle cidden. Telefonlar dinleniyor. Tutuklatmak mı niyetin beni?"

Sesi çok güzel lan!

Tövbe estağfirullah. İslama dön Mehir!

Of errrrrrkek yağğğğlara başlamadan kendimi kontrol etmem gerekiyordu. Ya daha yeni uyandım ama. Üzerimde zaten bir mallık var.

"Yok. Niye aradın? Saat kaç hem oğlum? Manyak mısın sen?"

Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp saate baktım. Gözlerime inanamadım.

"Allahım okula geç kaldım."

Telefonu yatağa fırlatıp hemen giyinmeye başladım. Saçımı yaptım. Geri odama döndüğümde hızla çantamı da alıp telefonuma uzandım. Elime alır almaz "Sonunda be kızım. Telefonun başında çaresiz bekliyordum" sesini duyunca şaşırdım.

Bu salak telefonu kapatmamış mıydı?

"Kapat artık şu telefonu!"

"Kapatacağım benim nazlı yarim de o güzel sesine doyamıyorum."

Söylediği şeyler hafifçe tebessüm etmemi sağladı.

Noluyor lan!

"Kapat şu telefonu başlarım senin doymana da sana da." Telefonu bir saniye bile beklemeden yüzüne kapattım. Hak etmişti ama.

Aşağı inip anneme sarıldım. Mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. Ama bu güzelim yiyeceklerden angut kardeşim faydalanacaktı sadece. Of bıktım artık liseye gitmekten. Her gün sekizde okula mı gidilir?

Bizim paşa tabii ortaokul. Yat yavrum yat.

"Sultanım ben çıkıyorum. Geç kaldım."

"Bende yeni uyandım. Yoksa uyandırırdım seni kuzum."

O sıra da mutfağa çirkin mi çirkin bir tane ama bin taneye bedel küçük ama yeri geldiğinde beni bile devirebilen, bu çocuk kesin üvey böyle bir aileden bu kadar suratsız bir çocuk çıkamaz dedirten kardeşim girdi.

Kardeşim kahverenginde saçları ve babamdan aldığı yeşil gözleriyle aslında yakışıklıydı. Fakat yeni ergenliğe girmiş olmanın verdiği zararla sivilcelenmiş ve besili tosun gibi kilo almıştı. Evde şişme top gibi geziyordu. Göbeği adeta yarım dünyaydı. Sivilcelerinden bahsetmiyorum bile. Dünyayı ele geçirebilecek bir mutasyon canavarı gibiydi. Sanki birazdan selam diyecek ve tek saniye düşünmeden beni yiyecekti.

Ve buna rağmen sevgilisi vardı. Tamam dış görünüş önemli değil. Tabii bu yalanda neyse. Ama kendi kardeşim diye demiyorum aşırı kültürsüzdür ya. Mango dersiniz, dans türü der. Öyle bir şekildi benim kardeşim. Tamamen zıt ve birbirimizden nefret eden bir ilişkimiz vardı.

Ben mi? Ben sapların sultanı, hiç sevgili yapmamış, küçük kardeşi bile ondan önce sevgili yapmış ve her fırsatta yüzüne vurmaktan çekinmemiş, muhtemelen de kardeşi ondan önce bu evden evlenip gidecek ve sonsuza kadar bir başına belki kedileriyle yaşayacak o kişiyim. Merhaba. Hayatıma ve yalnızlığıma hoş geldiniz. Dikkat bolca saplık içerir.

Bir Küçük Market Meselesi (Texting)Where stories live. Discover now