49.

817 54 24
                                    

Neşet Ertaş - Evvelim Sen Oldun Ahirim Sensin

Biz geldik, pamuk gibi bir bölümle geldik.

20K olmak üzereyiz bu arada. Kocaman olduk!

Ayrıca iki gün önce, 31 Mart tarihinde güzel oğlum, Yiğit Karayel doğdu. Geçte olsa, doğum günün kutlu olsun kızımın yaralarını saran adam, iyi ki doğdun ✨

🌼

Çocukken hasta olduğumda babam diğer günlere nazaran daha fazla sinirlenirdi. Halsiz olduğum için bana bir şey diyemez ve bu nedenle öfkelenirdi. Tek başıma iyileşmeye çalışırdım. Hasta olduğum vakit anneme muhtaç olduğumu hissederdim. Küçük de olsam bir annenin varlığının ne kadar iyi hissettirdiğini bilmek isterdim.

Anne şefkatini hiç bilmeyen yüreğim, fazlasıyla sızlardı.

Kaç gündür, kaç saattir uyuduğumu bilmiyordum ve gözlerimi açtığımda ilk hissettiğim duygu, ihtiyaçtı.

Benim anneme ihtiyacım vardı, elini tutmaya ihtiyacım vardı, ona sarılıp hıçkırarak ağlamaya bile ihtiyacım vardı.

Yanımda oturan ve bana kocaman gülümseyerek bakan Gülce ile Nil'e baktım. Gözlerimi açtığımda buradalardı ve gözlerim yalnızca bir kişiyi aramıştı. Tam o sırada Gülce'nin elindeki telefonuma gelen mesajlar dikkatimi çektiğinde alıp mesajlara baktım.

Sevgilim.

Yüreği güzel adam.

Terleyen ellerimi üzerimdeki pikeye sildim ve kocaman bir tebessümle gözlerimi kapıya diktim.

Mesajıma görüldü atan Yiğit'in hemen çıktığını varsayıyordum ve birkaç dakikaya kadar içeriye girmesi gerekiyordu. 

Aradan birkaç dakika geçti, kalbim heyecanla kasıldı ve kapıyı tıklattı. Göğsüme düşen mutlulukla beraber derince yutkundum ve gözlerimi açılan kapıya diktim.

***
Yazar'dan...

Telefon yalnızca bir alet değil miydi? Nasıl bir adama can verebilirdi? Yiğit, sevdiği kadını, Papatya'sını öyle özlemişti ki kaburgalarında tarif edilemez bir ağrı var oluyordu. Kimi zaman yutkunmasını dahi engelliyor, kimi zaman yüreğinde kor bir yangın bahşediyordu bu ağrı.

Hasreti öyle büyüktü ki kendisine bile ağır geliyordu. Öyle ya, bencilce uyansın istiyordu. Her şeye rağmen nefesini hissetmek istiyordu.

Aldığı mesaja bir cevap dahi veremeden apar topar sevgilisinin yattığı hastaneye gitmişti. Hastaneye gelmişti gelmesine de bir türlü girmeye cesaret edemiyordu.

Hayal görüyor olmaktan, gerçek olmamasından ve Papatya'nın uyanmamış olmasından korkuyordu.

Yiğit Karayel, yalnızca söz konusu Papatya olduğunda korkuyordu.

Gülüşüne ölürdüm be kadın,
Ağıtlarını hangi avucuna sakladın?

Korkularını zihninde bir kutuya koydu ve kapattı. Zira biraz daha uyanmamış olma ihtimalini zihninde tartarsa delirecekti.

Oysa ki Yiğit Papatya için zaten delirmişti.

Aklındaki tüm düşünceleri sildi ve iki parmağını hafifçe kırarak kapıyı tıklattı.

Kalbinin sesi dışarıdan duyulabilecek kadar şiddetliydi. Bu mümkün olabilir miydi? Aylar sonra Papatya'yı görecek miydi?

Elini kapının koluna attı ve titrek bir nefes alarak kolu aşağıya eğdi. Bedeni içeriye süzüldüğünde gözleri ilk olarak haftalardır çaresizce oturup sevgilisine masal okuduğu sandalyeye kaydı.

Yol | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin